wilhelm schmidin iletisim yayinlarindan cikan yeni kitabi. kitap: insanlik tarihinin kitabinda mutluluk bolumu pek ince, geri kalan bolum pek kapsamlidir diye baslayarak mutlulugu anlik olaylara dayandirirken mutsuzun yaninda olmayi tercih etmistir. mutluluk cok defa mutlu tesadufun eseridir diyen yazar mutsuzun kiskancligini minumuma indirgerken gunumuz toplumunun mutluluk emperyalisti tavirlarina bol bol gonderme yapmistir. siddetle tavsiye edilir cunku mutlu olmak asla amac haline getirilmemelidir.
huzuru mutsuz olmakta buluyorsanız sağa sola gülücükler saçmaya gerek duymadan içinize kapanırsınız. mutlu olmak artık çekici gelmiyordur. mutluluğu dışarıya dağıtmadan içinizde kendinizle paylaşıyorsunuzdur sadece. mutsuzluğun huzurudur bu da.
az önce telefonuma bir mesaj geldi.
"sen beni özledin ondan canın sıkkındır * "
mesaj bu kadar. şimdi az önceden daha da mutsuzum. çünkü ben onu artık sevmediğimi fark ettim. 4 sene geçmiş ve ben bunu yeni fark ediyorum. o kadar zor ki her şey şu an. söyleyemiyorum belli bile edemiyorum. üzülmesini istemediğim için eskisi gibi olmaya öyle davranmaya çalışıyorum. beraber kurduğumuz hayalleri yıkmaya kıyamıyorum. sarılıyorum sıkıca korkudan. üzülmesinden canını yakmaktan onu paramparça etmekten koruyorum. ve bu korkuyla ona daha da sarılıyorum. birkaç ay içinde aileler tanışıp söz kesmek yada nişan bile olabilecekken ben korkuyorum. onu bırakmaktan korkuyorum. kalan ömrüm boyunca mutsuz yaşamaktan korkuyorum. bir sabah kahvaltısında çocuklarla karımla otururken aslında evlenmem gereken kadının başkası olduğunu düşünmekten korkuyorum. daha da yaşlanıp çocuklar evlenince hala başka bir evi başka bir aileyi hayal etmekten korkuyorum.
cagin hastaligi. herseyimiz var, evler kocaman, dolaplar kiyafet dolu, kredi kartina kuvvet en sahane tatillerdeyiz ama mutsuzuz. (Yazar burda genel konusmus yoksa bu sayilanlar kendisinde pek yok)
düşünceler, planlar, hayaller. gerçekleşmedikçe mutsuz eder insanı. mutsuz ettikçe daha da imkansızlaştırır. hayat enerjinizi alır, sizi boşluğa sürükler.
hayatımızdaki kıymetleri gerçekçi bir sıraya koyamama durumudur. büyüktür-küçüktür sıralamasını yanlış yapmaktır. ilk sırada inanç olmalıdır mesela. ilk sırayı hangi başka şeye verirsek başımıza bela olur mesela.
mutluluğun bir illuzyon olduğu, aslolanın mutsuzluk, sıkıntı, üzüntü, bunalım, çöküntü olduğu gerçeğini keşfetmiş insanların bir daha asla çıkamayacakları ruh durumu.
mutluluk sahtedir, aldatıcıdır.
hayatın fonunda acı vardır.
ara sıra bu aldatmacaya, illüzyona kapılmak daha da kötüleştirir durumu.
çünkü eninde sonunda dönülecek olan kürkçü dükkanı olan mutsuzluğunuza geri döndüğünüzde daha savunmasız, daha korunmasız olursunuz, daha çok üşür, daha çok tökezler, daha çok düşer, daha çok kalkamazsınız.
çok kolaydır. insan istediği an istediği durumda mutsuz veya mutlu olabilir. aklıma birden polyana ve koltuk değnekleri hikayesi geldi. insan herzaman mutlu olmanın yolunu bulabilecek kapasitedir lakin mutsuz olmak daha kolay gelir.basiti seviyoruz malesef.