--spoiler--
ilgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiç fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Bende bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlardan uzak olmak istiyordum. Gidecek yerim yoktu ama. intihar? Tanrım, çaba gerektiriyordu. Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi.
--spoiler--
düşününce, evet haklı bir serzeniş. mutsuzluk malum, son derece olağan ve genel bir durum. bırakıyorsun kendini içine, bir süre sonra karanlığına da alışıyor gözlerin; umuttu, kaygıydı kalmıyor hiçbir şey, mis. oysa mutluluk istisna anlardan ibaret. emek istiyor, sabır istiyor, dahası kendi elinde değil insanın. kısacık ömür, ölüp gideceksin ve hayatında mutlu olup olmadığın sorun-sorunun olmayacak muhremelen toprağın altında. ne gerek var bütün bunlara. olmuyor böyle hiç.
nedir bu pesimizm anlamış değilim. tamam melankoliyi ben de cok severim. hatta bu konuda hiç tevazu göstermeyeceğim melankolinin piriyim. yazdıklarımı bilen bilir.
ama bu yazılanları gördükçe benim bile canım sıkılıyor. bu kadarı cidden fazla. melankolide bile insan, mutsuz anlarından ötürü mutludur.
gelgelelim insanlar artık işi abartılar. bu iş melankoliden mazoşizm e döndü. ne alaka? çok alaka arkadaşım. hayatında bin kere mutsuz oldun, mutsuzluktan usandın diye; mutluluğa, güzelliğe ulaşma sevkini, arzunu yarı yolda bırakır, mutluluk emellerini terkedersen cidden mutsuz olursun arkadaşım...
ha bu kadar acı cekmiş olmama rağmen bu kadar optimist olmama ben de şaşırmıyor değilim açıkcası. ama pesimist takıldığım, hayattan ümidimi kestiğim günler aklıma gelince kendime okkalı bir küfür basıyorum. o kadar...
not: ulan harbi dertli olanlarınıza yine eyvallah da bir sevgiliniz olsa, cebinizde de biraz para olsa görürüm ben o zaman bu halleri. yeller eser o zaman bu başlıkta...
sanki, uzaktan yaklaşan ölüm ve kortejinde taşıdığı yanılgılarımla sensizliği hissettirmeye başlıyor sen kokan rüzgarlar. aksi seslere bile tıkamaya çalıştığım anda kulaklarımı, bu yangı ve bir yanılgı masalı duyar gibiyim. hiç-bir-şeyine söylenen sözlerin ironik, karartılı sesleri gibi birazda...
sen olabilmek gibi yaşamaktan ibaret şu sıralarda yaşantım. yanına yaklaşabilmek için biraz da. hani aynı mekanın yolcularıymışız gibi. avunabilecek kadar bile gücüm olmadığına göre artık ölebilirim. merhaba... *
çaresizlik yakarışıdır bu. elinde mutsuzluktan başka bir şeyi olmayan bünyenin kendini teselli etmesidir. mutsuz olmanın iyi yönlerini bulma çabasıdır.
olmayacak olmasina imkani olmayan
bir düsü bekleyecegine insan,
olacaklara bakmalidir.
cunku ergec bu pembe dusler biter
ve kasvetli hakikat hukum surecektir.
mutluluk bir ulkeyse
fethedemedim ne
yapayim?
elimde kala kala
zayiatlarin huznu kaldi....
belki umutsuz yasanacak
gunlerimin
o tatli rahatligi kaldi...
bir an evvel
kazasiz belasiz gebersem,
ne isterim baska tanri'dan.
mutsuz edeni bol olan insanin feryadidir efendim.. bir insani yillar boyunca birak gecmisi , gecmisinin de hayaletleri kovalarsa.. mutsuzluguna sevgilim diye sarilmalidir.. mutsuzluk var iken mutululuk niye.. saril agbi sevgiline ohh o nasil yakan bir sicaktir.