bir şey son şansındır, zaman azdır ve yapmak zorundasındır ancak yapmaya halin yoktur, hayal kurmayacak kadar realistsindir ve oturup kara kara düşünmeyecek kadar da gamsız.
işte bu da bir neden olarak sunulabilir.
Kendinize emek vermek yerine, doğuştan gelen bedava hususiyetlerle hayatta ilerlemeye çalışırsanız eğer, ileride beklenti ve kazanç orantısızlığınız artar, bunun sonucunda da mutsuz olursunuz.
çünkü insanlar aç gözlü. bu açlık sadece sahip olamadıkları şeylere de değil, ellerinde zaten olan bir şeyin bile hep daha fazlasını istiyorlar. okumuyorlar, yazmıyorlar, çizmiyorlar. düşünmüyorlar. ama yine de varlar.
varlıkları varlık gibi değil, yoklukları fark edilmiyor. tüm boşluklar zahmetsizce dolduruluyor. kimse dinlemiyor, anlatmıyor, konuşmaktan aciz herkes. herkes hata yapıyor. ama herkes aynı hatayı neden üçüncü dördüncü beşinci kez yapıyor? neden bilerek kırıyorlar birbirlerini? neden intikam, öç, gurur gibi kavramlar hayatlarımızın baş rolünde?
insanlar sebze yemiyor bir kere büyük eksik. her şeyimiz yanlış. ya yanlış biliyoruz ya yalan söylüyoruz ama her şey eğreti. bütünleşemiyoruz. insanlıktan binlerce kilometre uzakta vahşi doğada kaybolmuşuz gibi hırçın, saldırgan ve benciliz. umarım hepimizden büyük bir canlı gelip bizi ham yapar.
Neden mutlu olamıyoruz. Mutlu olamayan insanları tek bi katagoride yargılayamayız sanırım. Şöyle ki kimisi insanların ölümünden bıkmış usanmış, endişeleri olduğu için mutlu değil. Kimisi gözünden sakındığı çocuğunu ikinci sınıfa kadar büyütmüş, gözden sakınılan çocuğa okulda görevlinin tacizde bulunulduğu öğrenilmiş. E haliyle mutlu değil. Kimisi bilmem kaçıncı "sevgilisiyle" küs, mutlu olamıyor. Kimisi annesini,babasını, kardeşini kaybetti. Mutlu olamıyor. Kimisinin doğasında uzun süre bir şeylerin yolunda gitmesi yok mesela. Adam tam bir yerden tutunuyor diğer taraftan çöküyor, kalkıyor tekrar düşüyor... Demem o ki, biz mutlu olamıyor değiliz; biz mutluluğun ne olduğunu tam olarak bilmediğimiz için mutlu olamadığımızı düşünüyoruz. Belki mutluyuz. Ama kavramın tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz bu yüzden de mutlu olamıyorum diyoruz. Biraz paradoks biraz ütopya yani.