aşkı kabullenmek, onu tüm saflığıyla yaşamaktır.
zaten mululuk nedir ki?..
aşık olmanın insana getireceği bi mutluluk varsa, bu mutluluk değil, çok daha farklı ve yüce bir duygudur.
hüzün vardır.hüzün ise yağmurdur.yağmur ise pek güzeldir.
aşk ruhu besler, böylesine..
*---mutsuz---*---mutsuzluktan sıkılıyor ve bu yüzden mutlu olmayı ümid etmeye başlıyor---*---karşısına kendisini mutlu edebileceğine inandığı biri çıkıyor---*---aşık oluyor---*---mutluluğa ulaşıyor ya da çabalamaktan sıkılıyor---*---ayrılıyor---*---mutsuz---*---mutsuzluktan sıkılıyor ve bu yüzden mutlu olmayı ümid etmeye başlıyor---*---karşısına kendisini mutlu edebileceğine inandığı biri çıkıyor---*---aşık oluyor---*---mutluluğa ulaşıyor ya da çabalamaktan sıkılıyor---*---ayrılıyor---*---mutsuz---*---mutsuzluktan sıkılıyor ve bu yüzden mutlu olmayı ümid etmeye başlıyor---*---karşısına kendisini mutlu edebileceğine inandığı biri çıkıyor---*---aşık oluyor---*---mutluluğa ulaşıyor ya da çabalamaktan sıkılıyor---*---ayrılıyor---*---mutsuz---*---mutsuzluktan sıkılıyor ve bu yüzden mutlu olmayı ümid etmeye başlıyor---*---karşısına kendisini mutlu edebileceğine inandığı biri çıkıyor---*---aşık oluyor---*---mutluluğa ulaşıyor ya da çabalamaktan sıkılıyor---*---ayrılıyor---*---mutsuz---*---mutsuzluktan sıkılıyor ve bu yüzden mutlu olmayı ümid etmeye başlıyor---*---karşısına kendisini mutlu edebileceğine inandığı biri çıkıyor---*---aşık oluyor---*---mutluluğa ulaşıyor ya da çabalamaktan sıkılıyor---*---ayrılıyor---...
(rev 1.1)
aşık olmanın kuralıdır dedik, aha işte çizelgesi. yerse.
mutlu olmak için aşık olunmaz. mutluluk ümidiyle aşık olunur.
şimdi gelip burda ümit, umut, mutluluk ilişkisi üzerine konuşacak değilim. fakat ümit, mutlu olmayı istemektir. bir insan bir şeyi ne zaman ister? o'na sahip olmadığında.
yani mutsuzsanız ümid edersiniz; mutlu olmayı.
zaten aşk bu kısa sayı doğrusu parçacığı üzerindeki anlardan meydana gelir. yani mutsuzsunuzdur, mutlu olmak istersiniz --aşık olursunuz-- mutlu olduğunuzda ya da uğraşmaktan sıkıldığınızda da vaz geçersiniz.
(Beyaz safyaları düşünmek doldurmaktan daha zor geliyor, gözlerinin kapanmasına izin vermek, aklımın sesini dinlemek kendi sessizliğimde boğulmak gibi
Ve yabancıyı bu gece herkes tanıyor
ufak bir ust not
Dün akşam gittiğim tüm barlarda ağlamaya çalıştım,
Dalıp dalıp derinlere gittim annemi üzmek pahasına,
insanlar dans ederken ben sahte gülücüklerle onları mutlu ettim
Bunun adına acizlik dedim. bazıları acı, bazıları yerimden kalktığımda dans dedi.
iSMiNDE TÜKENDiĞiMi ANLADIM.
Herşeyin bir şeyler üzerine mi kurulu olduğu geldi aklıma,
Az önce daha eskiyim demek istedim
Aslında az sonra daha da eskiydim
Nereye gidersem gideyim sözler yaraladı beni canım
Bastığım cam kırıklarıyla birlikte
Sorular sorunlar,onları soranlar birebir kayboldu bu alkol küründe,
Belleksiz bir tanrı diledim tekrardan
Daha önce dilediklerim sanki olmuş gibi
Halbuki dalgaların iz bırakması gibiydi yaşadıklarım
SiLiNiYORDU.
Dalga olmak geldi içimden aniden
iz bırakıp unutulmak
Korktum üşüdüm aniden
Seninde bir başkasını böyle düşünüp üşüyebileceğin geldi aklıma
Ürperdim
Ağlayamadım yine tek sorun buymuş gibi..
Ama çalıştım damlalar beni kırmadı.
Yenilendi kalp atışlarım, yenilendi gözyaşlarım
Yeryüzü ıslandı biraz da tanrı yardım etti bana
Heryer ıslandı biraz da tuzlandı.seni merak etti yaratttığı birini
Gerisi olmadı
--spoiler--
natasha, to love is to suffer. to avoid suffering, one must not love. but, then one suffers from not loving. therefore, to love is to suffer, not to love is to suffer, to suffer is to suffer. to be happy is to love, to be happy, then, is to suffer, but suffering makes one unhappy, therefore, to be unhappy one must love, or love to suffer, or suffer from too much happiness, i hope you're getting this down.
--spoiler--
istemsiz bir eylem olduğundan ötürü engellenemek istensede engellenemeyendir.
önemli olan mutluluk değildir aşkın içinde. aşkın büyüsüne kapıldığında acısı bile tatlı gelir insana.
aşkın anlamını, nasıl yaşanacağını bilmeden hislenmek olur. zira, aşk mutsuzluk getirmez. insan, hisleri olgunlaşınca mutsuz olur ya da olacağını düşünür ise, bu histe aşk yoktur.
yaşayamadığım bir şeysin sen, elinden tutup sokağa çıkamadığım
kış günü bir avuç kar süremediğim yüzüne
otlar ve çiy damlalarıyla sevişemediğim
kımıldatmayan bir bakış, bir söz
tam söylenecekken açıp kapıyı
karanlık ağzımı ışıklandıran, yakan fotografları
gümüş laledan masamda birden leylak...
dirhemleyen sevincimi ışıktan tartacında
can alıp veren, su verip gönül yağmalayan
kurnaz bakkal, hırkama göz diken
yaşayamadığım bir şeysin sen, kokular dağıtıp
kendine yeni adlar yakıştıran
beynimde civa damlacığı, şehvetin sinir telleriyle
dokuyan kazaklarımı göz çukurlarımı aşkın
tılsımlı gövdesiyle ovan
yastıkta bir yumak saç
boynu kıvrılıp ölmüş güvercin, dokunamadığım
şeylersin sen, bitiremediğim...
bazen başkasını seven birini sevmektir. bazen seni istemediğini bildiğin birini sevmektir. bazen ise aşka senin kadar inanmadığını bildiğin bir insanla bile bile lades olmak uğruna mücadele vermektir. en acı vereni de 3. şıkta gizlidir. yanındadır, yanındaymış gibi yapar, seviyormuş gibi görünür, aynı şeyleri paylaşıyormuşcasına yaşar. -mış gibi yaşamaktır bu. öylesine, önemsizce, inanmadan... karşındakinin derine indiğini bile bile yüzeyde ikamet eden birini derinlere çekme isteği, imkansızla boğuşma ve belki de derinlerde yapayalnız boğulmadır.
onun için her önemsiz ayrıntıya hayatını adamaktır. her el tutuşunda onun buz gibi ellerine ateşten parmaklarınla karşılık vermektir. yüzünü her boynuna gömdüğünde yazdığın, yönettiğin ve oynadığın senaryoya dalmaktır. hem de gerçek hayattan alıntı olmayan bir filmde. sen şarkı sözlerindeki derin manalara dalarken onun melodi ile oyalandığınu bilirsin. sen onun için her nefesi içine çekerken onun yaşamak adına, ihtiyaç adına derin derin ciğerlerini doldurduğunu bilirsin.
herşeye anlam yüklersin karşındaki anlamsızlığa rağmen. mazoşist bünyenin karanlık gecelerine dalarsın. kaybolur, ölmeye yakınlaşırsın. ama asla çıkmak için elini uzatmazsın. nefes alamadığın her an, çıplak bedenin ve ruhunla soğuk, karanlık ve havasız odalarda kalacağını bile bile yüzünde göz yaşlarının ıslattığı dudaklarındaki gülümseme görülür. acı ile ama onunla olmanın verdiği hazzın oluşturduğu çarpık bir gülümseme. aynada gördüğün sen değilsindir artık. sadece onun peşindeki cansız gölge olmuşsundur. en büyük bağımlılardan da betersindir. çünkü her maddenin bir ikamesi varken o'nun yerini tutan hiçbir şey yoktur. bildiğin tek şey ruhun seni terk edene kadar da olmayacağıdır...
imkansızı istemekle doğru orantılı bir durumdur. örneğin, aşık olunan kişi evli birisi olabilir bazen. bazense başka birisine aşık birisi. işte bu anda her şey kör bir bıçağa dönüşür. hiçbir şeyi kesmez! ne hayat ile olan bağları. ne de ümitleri.
hatta, en trajikomiği kişi, aşık olduğu kişiye, o'na olan aşkını söylemek isterken aşık olunan kişi de başka birisine aşık ise, ve sizden hızlı davranıp da bu aşkını itiraf etmeye başlıyorsa zamanlama hatasından ibaret bir kaderdir sizinkisi.
sadece dinlersiniz. aşık olduğunuz kişinin çektiği aşk acısı sizin ruhunuzu incitir. canınızı yakar. ilk defa, yetersiz olduğunuzu kabul edersiniz. bu esnada, evrendeki en zor şey ile karşı karşıyasınızdır. bir kişinin kalbinde başka birisi varken o kalbe girmeye çalışmak!
kesinlikle başarısızlıkla sonuçlanacak bir eylemdir sizinkisi. evet. eylemdir bu. illegaldirdir hem de. yasal değildir. eylem olduğu için, illegal olduğu için de adı aşk'tır. adı tanrı'dır!
evren yaratıldığından beri varolandır. sonsuza kadar da varolacak olandır. tüm canlılar ölse bile hep olacak olandır. aslında, kalple alakası yoktur bu kavramın. bu duygunun. maddenin yasasında, tabiatın kanununda bu vardır: aşk!
onun içindir ki iki seven kavuşamadığında bu duyguya aşk demiştir üstad. imkansızı makuldur. ve, imkansızı daha kalıcı. acının bir estetiği var mıdır bilinmez ama, bu duygunun her hali başlı başına barok bir asalet kokar. ihtişamlıdır. gösterişli. göz boyamayla alakası yokturdur. varolandır. sadece görmek gerekir. bakma değil! görmek!
hissetmek! hiçbir zaman sizi terketmeyeceğine inanmak! amaç, sevilen kişinin mutluluğu ise eğer, o'nun mutlu olması için her şeyi yapabilmeyi göze almaktır. bazen, nedensizce çekip gitmektir o kişinin hayatından. o nedenini bilemeden!
bazense, gölge gibi o'nu izlemektir! saçının tek bir kılına zarar gelmesin diye! bir hayalet gibi o'nu izlemek! yürürken, kaldırımlardaki ayak izlerine başka insanların basmasını engellemek için ardı sıra yürümek!