yapacak hiç bir şeyin olmadığı anlardır. bu kimi zaman çok sevdiğin çakmağını kaybettiğin andır, kimi zaman sınavdan kötü not aldığın andır. bazen süreç içersinde hissedersin bunu artık kız arkadaşını sevmiyorsundur yapacak bir şey olmaz mutsuz olursun. bazen uzaklıklar araya girer özlersin ya da o kadar uzaktır ki bir şey yapamazsın yapmak istediğin halde. bazen sinirden dizini yumrukladğın andır. bir bakmışsın herşey ters gidiyordur o an üstüne çöker. özendiğin, imrendiğin andır. beklentilerinin hayal kırıklığına dönüştüğü andır. bazen sadece kendini düşündüğün andır bazen kendini unuttuğun. bazen varlığın içersinde bazen yokluğun kıyısında olur bu anlar. üzer, omuz aratır.
kendinizi çok ama çok kötü hissettiğiniz bir anda biri gelip size '' neyin var '' dediğinde '' yok bir şey '' demek zorunda kaldığınız anlardır. aslında çok şey vardır ama siz bunu yok bir şey olarak söylersiniz.
avazınız çıktığı kadar, kendi sesinizden sağır oluncaya kadar bağırmak istersiniz ve feryadınız kursağınızda boğulur ya! işte o andır mutsuz hissedilen anlar.
kimlikte "baba" kısmında adı yazan adama şehveti yüksek nefret duyarken, bazen de ufak tefek nesnelerin ve anıların onu hatırlattığında, içinizde sonu solmakla bitecek olan "özlem" çiçeğinin yeşerdiğini hissettiğiniz an'lardır...
sıkılmaktan, yalnızlıktan artık kendi kendine konuşmaya başladığını -anca yanındaki insanların garip bakışları sayesinde- fark edip kalabalıkların içinde hep tek bi insanı gördüğünüz an.
insanın herşeyi bırakıp gidesi gelir.içindeki mutsuzluk sanki hiç bitmeyecek gibi, sıkılırsın hayattan işte...kısa süreliğine donsa zaman dersin.hayata pause tuşu eklemek istersin.biraz kafanı dinlemektir tek arzun.
sinemaya gittinizde sinamadaki insanların hepsinin birer çift ve yaşıtınız olduğunu farketiniz andır.
birde okadar da dolu değilse etrafınızda sadece 3,5 çift varsa filmi izlemek yerine öpüşüp yalaşıp koklaşıp duruyorlarsa
koltunuza siner eski sevgilinizi aramak istersiniz. etrafınızdakilere yapmayın ayıptır lan olmayanda var denilesi gelir.