mutluluk sahiden var midir

entry7 galeri0
    7.
  1. hükümsüz bir hayat buldum; ulus ulus, şehir şehir, ilçe ilçe, cadde cadde, sokak sokak dolaştım, ara mahallelere dahi girdim; devlet adamlarına, dünyanın en zenginlerine, annelere-babalara, kardeşlere, yazarlara, orospulara, savaş kahramanlarına, dünyayı kurtaranlara, aşıklara, acı ile yoğrulan alimlere, tasavvufilere, zerdüştlere, eşcinsellere sordum ve bulamadım sahibini. onu ıssız ve kimsenin görmeyeceği bir köşeye bıraktım. ölü müydü?.. bilmiyorum ki? benim elimde kalmasın, ben de kaybolmasın da, ne olursa olsun...

    ***

    hayatın farklı pencerelerinden bakıp, kendi kimliğine en yakın bulduğu ile beyin ve kalbini dolduranlarda mutlu mu oldu sanıyorsunuz? peki neden bedbaht öldü mevlana, şems'in dostluğu ve dahi aşkının yoluna rağmen, onca tasavvufi açılımların adamı olmasına rağmen hem de? ulus-devlet düşüncesinin ilk temsilcisi, hayata ahlaki açılarının kalıplaşmış kural ve kuramlarını kırarak tarihe damgasını vurmuş ama açlıktan hep nefesi kokmuş, hep zorluklarla savaşmak zorunda kalmış machiavelli? yakışıklılığı ile ve çok güzel karısı zelda sayre'ye sahip olan ünlü yazar fitzgerald? üstelik hayatta bütünleştiğini düşündüğü dört şeye sahipti o; paraya, yakışıklılığa, aşkına ve yazmaya. şimdilerde gençliğine lanet okumasına rağmen uluslararası sesini ve düşüncelerini duyuran, yazdıkları ile herkesi etkisi altına alan elif şafak? üstelik o anne de oldu.

    yani aşkı arayan onu bulduğunda mutlu değil, yazıya tapan onu yazdığında tatmin değil, çağa damgasını vuran farklı fikirleri ya da icatları getirenler anlaşılmamanın üzüntüsünü duymakta, çok paralı ağabeylerimiz-ablalarımızda da var bir huzurluk, mutsuzluk. neden biliyor musunuz; mutluluk anlaşılamıyor.

    anın içinde saklı kalanı zamanın içine yaymak istiyorduk hep; akışında yaşamayı müdahalelerle süslüyorduk çoğunlukla; var olanı çoğaltmak yerine tatminsizlikle tüketiyorduk, kavramlara hep maddi değer biçtik; iktidar olmak uğruna her şeyi umarsızca talan ettik.

    yaşanılan mutsuzlukların o kadar çok sebebi vardı ki, hem de bu sebepleri mal edecek haller, sistemler, kişiler...

    ***

    kimsenin görmeyeceği bir köşeye bıraktım onu. ölü müydü?.. bilmiyorum ki? benim elimde kalmasın, ben de kaybolmasın da, ne olursa olsun... kimse kabul etmediyse, kimse almadıysa, kimse istemediyse işe yaramazdır bu diye düşündüm. oysa ışıl ışıldı, oysa umut doluydu, anaçtı, ellerimdeyken, sahibini ararken bana nasıl da tatmin ve huzur ve ne derler ona; hani şey, hani herkesin istediği, hani herkesin muhtelif şeylerde aradığı; hahhh, mutluluk vermişti.

    kimse almadıysa, kimse kabul etmediyse ben neden alayımdı ki onu, değil mi?

    (bkz: bu da mutluluğun hikayesi imiş).
    0 ...
  2. 6.
  3. 5.
  4. - mutluluk sahiden var mıdır hıdır abi?
    + valla gecen sene sinemalardaydı da bu aralar yok galiba.
    2 ...
  5. 4.
  6. somut bir kavram olmamakla birlikte kişiye göre değişebilen bi kavram.
    bi kız çocuğu için tokan ne güzelmiş dendiğinde suratında beliren ifade de mutluluktur, bi başkasına sevdiceğine sarılmak mutluluktur, bi başkası için küçücük bir taş mutluluk getirir, ama kimi vardır ki herşeyden şikayetçi olacak bi nokta bulur ki bu doyumsuzluktur mutluluk ifadesi yok gibidir onun için..
    1 ...
  7. 3.
  8. herkesin içinde gizli olmakla beraber vardır lakin isteyen üstüne toprak atar isteyen dışarı çıkarır.
    1 ...
  9. 2.
  10. mutlu olmayı beceremeyen,hayatta ne istediğini bilmeyen insanlardan duyulması muhtemel olan sorudur. bence mutluluğu var eden, yaratan insandır*. bu tür soruların peydah olmasındaki neden, sanırım zor erişilmesinde yatmaktadır*; durum kedinin erişemediği ciğere pis demesi ile benzeştirilebilir. ufak şeylerden mutlu olmak, klişe de olsa doğru bir davranış biçimi olsa gerektir.
    0 ...
  11. 1.
  12. vardır şeklinde cevap verilmesi gerekli olan cümle olmakla birlikte; bunu soran kişi siz ne söylerseniz söyleyin, size inanmayacak ve sizin gibi düşünmeyecekse delirmenize, "defol git başımdan!" şeklinde cevaplar vermenize neden olacaktır. çünkü ne kanıt sunarsanız sunun kabul etmeyecek, söylediklerinizi sürekli olarak çürütmeye çalışacaktır. tavsiyem; bu soruyu bu şekilde soran insanlardan uzak durmanızdır; çünkü sizin enerjiniz de bir süre sonra kendinize dahi yetmez hale gelebilir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük