birkaç kişiyle oynanan oyundur. ama başrolde iki kişi var, diğerleri figüran... başrol oyuncuları, türk filmivari bir şekikde ayrı kalır birbirinden. sonra o bir zamanlar dua gibi dilden düşmeyen isimler, beddua olmaya başlar... sevginin nefrete döndüğü an gelip çatmıştır... öyle büyük bir nefret ki, boş sokaklara kus kus bitmez... inatlaşma başlar, kim daha çok acı çektirecek diye... önce biri gelir, biri gider... sonralarıysa birileri gelir birileri gitmeden...
kin dolu cümlelerle, küfredercesine sorulur 'nasılsın' diye... çok mutluyum çok dersin... aynı şekilde karşılık alırsın... ama itiraf edemezsin, aslında bu bir oyun diye, kendine ve ona... ***
Kendimizi evlenince, bir çocuk sahibi olunca sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inanmışızdır... sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin olmadığını düşünerek bunalırız ve onlar büyürler ve yine biz üzülürüz. çünkü onlarla didişmemiz gerekir... lakin yaşamın hep güçlüklerle dolu olacak... olduğu kadar çok kabullenip her şeye karşın mutlu olmaya karar vermek en iyisidir.... mutluluk bir yolculuktur. bir varış noktası değildir...