ah! bana yakışan bir kekliksin binlerce teşekkür sana
eğdirmedin başımı önüme, utandırmadın, artık yorgun değilim
ey çığlıklar, ey donuk yazlar hırkanıza alarak unutun beni
azlığın kayboluyor sılam çoğalmıyor, beni güneşlere tutuyorsun, seslere
parmaklarının köpürttüğü suları yudumluyorum, duraklara
gezgin bir eşkiya gibi iniyorum, silahım oluyorsun, onurum
matemli kızlara dağıttığın sevincimizden üç bes selam alıyorum geriye
şimdi ne mahreme yanaşan bir suratın var ne de yarasalar uçurtan
daha iyiyim şimdi bir çımacı olabilirim ekmeğini şiirle kazanan biri
(kim tanık oldu güzelin sermayesine)
ama dünya söyletmiyor beni dünya sen yanımdayken
küçülüyor küçüldükçe
binlerce teşekkür sevgilim sana sigaram tütüyor ve kalbim tutuşuyor bazı
bulvarlara çıkıp korkunç bağırmak istiyorum korkunç şarkılar söylemek
her kefesinde ölüm taşıyan tartılardan uzağım sen dengeliyorsun kanımı
bu alıp başını giden kuşlar bohçasına sevgiler nakışlayan kızlar duygulandırıyor beni
iğde dallarına tünüyorum evlerin saçaklarına, ışıklar düşüyor içime
gölgem kırılmıyor, kaldırımlarda dik adımlarla yürüyorum, otobüs camlarına
sevda sözleri yazarak kahkahaya boğduğum oluyor yolcuları, "içli bir şair
geçiyor yok mu şiir isteyen" diyerek giriyorum parklara, kır kahvelerine,
en son anlaşıyorum sözü yarım kalmış bir çocukla ve onun lal olmuş dillerini
alarak gödemin yalazına bir türküye dönüştürüyorum saygıyla, hazla.
sevgilim sevgilim bizi nasıl ağırlıyorlar ve kuşandırıyorlar çiçekler gibi
o iyi insanlara minnet borcumuzu mutlu olmakla ödeyebiliriz ancak
bunları bir şarkı söylercesine fısıldamalyım kulaklarına,
iyice duymalısın
iyice duymalısın binlerce teşekkür sana;
esirgemedin bu fotoğrafta benden kalbini