herkes için farklı bir anlam taşır.
kimisi seks yapmayı sever.
kimisi galatasaray maçlarına gider.
kimisi seyahate çıkar.
kimisi akıl oyunlarıyla insanları birbirine düşürür.
kimisi kahvesini yudumlarken etrafı seyreder.
neticede herkes için farklıdır.
Kanaatkar olmak.
Kimseden hiç bir beklenti içinde olmamak.
Kendi işini kendin yapmak.
Sevdiklerine vakit ayirmak.
Seni mutlu eden şeyleri yapmak.
Başkasının hayatina karışmamak.
Başka insanlarla güvene dayalı derin bağı olan bireyler çok daha mutlu imiş. güven önemli..
Araştırmacılar 85 yılda 2 bine yakın kişiden toplanan verilere bakarak bu temel soruya yanıt aramış. Sayısız anket, mülakat, sağlık taraması, banka, hastane ve hapishane verisinden çıkan sonuçlara göre mutluluğun sırrı ne parada ne de genetik avantajda.
Hayatta mutluluğu belirleyen en önemli faktör insanların başkalarıyla kurduğu sıkı ilişki! Başka insanlarla güvene dayalı derin bağı olan bireyler çok daha mutlu, sağlıklı ve başarılı bir hayat sürüyor. Sıkı sosyal bağ kurmuş olan bireyler, akranlarına göre çok daha uzun ve sağlıklı bir hayat yaşıyor.
Harvard çalışmasının bizi şaşırtmasının nedeni maddi durum, genetik ya da akla gelen diğer temel faktörlerin yerine ilişkilerin önemini ortaya çıkartmış olması. Bazı hastalıkların genetik sebepleri olduğunu biliyoruz. Maddi durumun insanların huzurunu kaçırabileceğini de biliyoruz. Ancak genetik sizin hayata nereden başladığınızı belirlese de son sözü söyleyen sosyal ilişkilerin niteliği oluyor.
Yani 50 yaşında kolesterolü yüksek olan ya da hipertansiyon teşhisi konulan kişi eğer yakın ve samimi dostlara sahip ise kendisinden daha sağlıklı olan akranlarından daha uzun ve daha sağlıklı bir hayat sürüyor.
Sıkı ilişkiler genetiğe rağmen sonucu pozitif yönde değiştiriyor. Tabii söylemeye gerek yok. Burada ilişkiden kasıt nicelik değil, nitelik. Yani sayıca çok insanla yüzeysel ilişkiden ziyade, az sayıda insanla güvene dayalı derin bağlardan söz ediyoruz.