mutlu tonbekici nin ruhat mengi ye verdigi ayar

entry2 galeri0
    3.
  1. aydinliktan payina duseni almamis iki vasat alti kosecinin atismasindan ibarettir.
    1 ...
  2. 3.
  3. ruhat mengi nin 19 mayıs törenleri üzerine yazdığı yazıya verilen muhteşem ayardır.

    Ruhat Mengi Hanım evveli günkü yazısında 19 Mayıs gösterilerini karşı çıkanlar için bir hayli ağır bir yazı yazmış. ismimi anmamış (Halbuki artık takma değil! Çekelemek serbest, elde kalmaz, sapı düşmez...) ama ortada bu konuda yazan ben ve Engin Ardıç tan başka kimse olmadığı için yağmur yağdı yarabbi şükür diyemeyeceğim. Tanrıçamızın şimşeklerini üzerime çekmek uğruna cevap veriyorum.

    Demiş ki: Tek dertleri gençlerin yüreğinden tarihlerini, atalarının (özellikle de Ata larının) anılarını söküp almak, böylece onları köklerinden bihaber, kendilerine bırakılan hiçbir mirası sahiplenmeyen (devrimler, Cumhuriyet başta) ve atılan yalanlara, sürüklenmek istedikleri yanlış yollara kolayca çekilebilen bir hale getirmek.Yoksa değişen bir şey yok. Gençlerin senede bir kez böyle onurlu bir törene katılmaktan şikayeti filan yok. Ama birilerine fena halde dert bu durum. illa ki yaza çize, söyleye beyin yıkayarak yıldan yıla bu duyguyu da çürütecek, yozlaştıracaklar. O coşku yok edilmeli ki bu ülkenin rejimi daha kolay oyuncak edilebilsin.

    Hay Allah.. Bu kadar kötü olduğumu bilmiyordum. Rejim düşmanı olmak, sınıf geçmek gibi her geçen gün kolaylaşıyor anladığım kadarıyla. Eskiden en az üç dört yazı yazmak lazım olurdu şimdi bir paragrafla tamam!

    Ülkenin rejimi stadyumlarda çekelenen ve fakat sahip olunamayan öküzlere, Bandurma vapuru taklidi yapan otomobillere, temsili milis kuvvetlerine, yerlerde yuvarlanan temsili düşman lara, dünyanın en anlamsız koreografilerine ve de gürbüz delikanlılardan oluşan etten piramitlere kaldıysa vay halimize. Es kaza piramit yaparkan delikanlılar yuvarlansa bitecek mi yani rejim? Elif in kağnısı tartan pistte yedemeze teslim ettik mi yani bayrağı hacıya hocaya?

    Ruhat hanım kusura bakmasın ama ben tam aksine varsa eğer rejime karşı bir düşmanlık tam da bu törenler yüzünden olduğunu düşünüyorum. Kendisi Ankara da yetişti, muhtemelen yaptıkları gösteriler daha izlenir, daha çekilir ve belki hadi biraz daha sportif ti diyelim. (Aynı zamanda Spor bayramı zira biliyorsunuz 19 Mayıs) Bir yılını taşrada geçirseydi ne büyük komedi olduğunu görecekti.

    Bir rejim, törenlerle değil, vatandaşına sunduklarıyla sevilir, sayılır. Bu ülkenin gençlerine hala ve hala spor yaptıramayan bir rejimin evlatları hangi spor bayramını kutlasın? Yalan dolan diyorsunuz buyrun. Neyimiz yoksa onun bayramını kutluyoruz. Stadyumlarda sportif millet, sportmen gençlik taklidi yapıyoruz. Ama okullarımızdan ne spor salonu var, ne malzeme var ne de spor yaptıracak insan. Hepsi olsa bile ruh yok ruh! Lise hayatı boyunca yaptığı tek spor sıraya geçip Hazrol! Rahat! Hazrol! Rahat! antrenmanı olan biri olarak spor bayramını kutlamak sahtekarlıkların en büyüğüdür benim indimde. (Ankara Deneme Lisesi ni bilemem tabii) Etrafımda da ders kırma hakkı vermesi dışında 19 Mayıs törenlerini seven, gurur duyan tek kimse bilmiyorum.

    Ayrıca hangi tarih bilincinden, sevgisinden, köklerden haberdarlıktan söz ediliyor anlamış değilim. Ruhat Hanım ı okuyup da memleketi bilmeyen de sanır ki gençliğimiz bir tarih meraklısı bir tarih meraklısı, böyle sular seller gibi o dönemde ne olmuş ne bitmiş, an an, saniye saniye bilir, her ay, her ayı geçtim her yıl en az bir tane ders kitabı olmayan GERÇEK bir tarih kitabı okur, analizler yapabilir, yürekleri Türkiye mizin engin tarihi ile çarpar, elinde kitaplarla tarihi eserleri gider arar bulur, üzerlerine sevgilisinin adını (üstelik de yanlış imla ile) kazımaz, bilhassa kitabeleri hedef tahtası yapmaz, ilk bulduğu tarihi boşlukta hacetini gidermez, müzelerimizi sadece yabancı turiste terk etmez, tarihten çıkara çıkara biz Türkler var ya çok büyükmüşüz ağbi ya, Palamut Paşa bir oturuşta bir kuzu yermiş.. dersini çıkartmaz... Yani böyle 70 milyonluk bir tarihçi topluluğu falan zanneder.

    Ruhat Hanımla ayrı ülkelerden söz ediyor gibiyiz. 25 yıldır dünyada kendini bağımsız bir cumhuriyet olarak kabul ettirmeye çalışan, kendi cumhurbaşkanı, kendi başbakanı, kendi meclisi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nden söz ederken Niye dış hatlar oluyor ki? Orası Türkiye değil mi? diyebildiğine göre acaba diyorum kendileri Türkiye derken mesela isviçre den falan mı söz ediyor?

    Veya ben nereden bildiriyorum? Bizim Türkiye miz Türkiye sayılmıyor mu? Burası dış hatlar mı?

    http://www.gazetevatan.com
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük