mutlu olduğunu düşünürken göt olduğunu anlamak

entry1 galeri0
    1.
  1. 4 yaşındayım.
    ilk aşkım ve 2 kankamla birlikte burun deliklerimize parmaklarımızı sokuyoruz. ilk aşkım benimkine ben onunkine(burun) parmağımızı sokuyoruz, o yaştaki sevgi gösterimiz bu bizim. sonra yeşil bomba imal edip diğerlerine atıyoruz. çişimi yapmak için toğalevete gidiyorum, mutluluğuma mutluluk katıp geri döndüğümde kankamın parmağının ilk aşkımın burnunda olduğunu görüyorum.

    5 yaşındayım.
    annemin arkadaşının gözlüklü, çirkin ve peltek oğluyla arabacılık oynuyorum. s'leri, z'leri ve hatta l'leri bile t olarak söyleyen çocukla dalga geçiyor onun bu halini çok garipsiyorum. mutluluğuma mutluluk katmak için yanımızdaki yabancı ve güzel olan, benden 2 yaş büyük ev sahibi kızına ondan bahsediyorum. eğleniyor, adımı soruyor; "jemye" dediğimde gülüyor, gülüyor, gülüyor.

    7 yaşındayım.
    okulun ilk günü hayatım boyunca ilk defa iskarpin ayakkabı giymişim. zaten dünyaya geleli 7 yıl olmuş çok da geç sayılmaz neysem, ayakkabı ayağıma vuruyor ve aynı gün okuldan sonra ışıklı spor ayakkabı aldırtıyorum. sürekli o ayakkabıyı giyiyor ve ışıkları yansın diye yere topuklarımı vura vura yürüyorum. bugünki özgüvenli, dik ve sağlam yürüyüşümü o ayakkabılara borçluyum. 2 ay sonra eskimiş olan ayakkabımın tabanına su kaçıyor ve artık ışıkları yanmaz hale geliyor. yenisi aldırtıyorum ve o hafta yazlığa mangal yapmaya gidiyoruz. mutluluğuma mutluluk katmak için ayaklarımı denize sokmaya gidiyorum. ayakkabılarımı koyduğum yerde bir kaç gram köpek boku buluyorum döndüğümde(ayakkabımsız). "hasskiktir"in kullanım alanını keşfediyorum.

    9 yaşındayım.
    kumsalda çocuğun biriyle teke tek maç yapıyoruz kuzenimi kaleye koymuşum. kel, kırmızı suratlı ve gözlüklü bir adam bizi izliyor. top oynadığım çocuğu mal ediyor, adeta dalga geçiyorum. adam beni yanına çağırıp evimi yurdumu soruyor. korkuyorum uzaklaşıyorum. eve döndüğümde adamın verandamızda babamla kahve içtiğini görüyorum. olaya "valla kendi maç yapmak istedi, beşiklerinden kendi geçti top hep" diye girerken, babamın; "hah cemre biz de seni bekliyorduk" sözüyle karşılanıyorum. o çirkin adamın altyapı hocası olduğunu, beni takımına çağırdığını öğreniyorum. mutluluğuma mutluluk katmak için "baba krampon da alır mıyız?" diyorum. gelen cevap yıkılmama sebep oluyor; "sen bu yaz sünnet olucan."

    12 yaşındayım.
    ilkerle okuldan kaçıp playstation turnuvasına katılıyoruz. o zamanın 10 milyonunu kazanıp çıkışında kendimize birer hamburger ısmarlıyoruz. göğsümüzü gere gere okula giriyor ve henüz merdivenlere ayak basmadan saç favori(faul de olabilir her ne haltsa)lerimizde 2 şer parmak hissediyoruz. yer çekimi kanunu sallamaz bir halde ayaklarımız yerden kesiliyor. müdür muavinin odasına girdiğimizde gözümüzden yaşlar gelirkene tehditkar bir şekilde "hocam bu sefer babamın haberi olucak ama!" diyorum. arkamdan tanıdık, tok bir ses; "çoktan oldu bile oğlum." diye çınlatıyor kulaklarımı. mutluluk? ne mutluluğu lan.

    14 yaşındayım.
    diğer izci arkadaşlarıma gemici düğümü atmayı öğretiyorum. hep bakıp kikirdiyen kıvırcık bal renkli saçlı kız bana da öğretir misin diyor. tabiyki diyor parmaklarımız değe değe öğretiyorum. benden hoşlandığını anlıyor, günün anlam ve önemini dile getirecek garip bir düğüm atıp oymak başıma gösteriyor ve takdir kazanıyorum. ne kadar mükemmel bir izci olduğumu anlasın mutluluğuma mutluluk katsın diye, hoşlaştığım kıza döndüğümde kekeme bir çocuğa güzel gemici düğümü attığı için öpücük hediye ettiğini görüyorum.

    16 virgül 8 yaşındayım.
    bir kızla tanışıyor, tanıştığım an hoşlanmaya başlıyorum. bir kaç ay birliktelik yaşadıktan sonra birinci senemizi doldururken sözlenmek istediğime karar veriyorum. hep kro bir gelenek olduğunu düşündüğüm şey için can atıyor 2 adet siyah secret code sipariş ediyorum. beraber geçireceğimiz yaz tatili için müthiş planlar hazırlıyor tam 1 ay boyunca her günümüze anlam ve önem katıyorum tatil cetvelimde. doğum günümde ilk kutlayan ondan başkası olduğunda üzülüceğini bildiğimden çalan telefonları açmıyor 1 dakikalık gecikmesine tabiiki göz yumarak sesiyle giriyorum ilk yaşıma. ertesi gün aradığımda ritm bozukluğu sebebiyle yoğun bakıma alındığını öğreniyorum. yanıma gelmeden 1 hafta önce olcak iş mi.. iyileştiğini öğrenmemle yalan söylediğini farketmem aynı zamana denk geliyor. mutluluğum mu? neyse.

    bugün.
    geçici heveslerini, gösterişli ilişkilerin, hava atmalık bilmem nelerin hepsinden sıyrıldığım çağda bir başka kızla tanışıyorum. aynı rüyaları görüyor, medyumlarca ruh ikizi ilan ediliyoruz. çekim yasasının kralını gerçekleştirip sevgili olduğumuzu düşünmeye başlıyoruz. ikimiz için de her şey mükemmel ilerliyor, imrenilecek bir ilişkiye sahip oluyoruz. hiç değilse bize göre, imreniyoruz kendimize.. "mutlu musun benimle" sorularına "şaka mısın gulüm sen" diye cevap veriyor, küçük oyunlarla aşkımızı tahrik ediyoruz. yüzümüze joker sırıtışı upgrade ediyorken, nerede yaşayacağımızı ve önümüzdeki 3 sene için olan planımızı ikram ediyoruz birbirimize. sonra ailelerden biri istemiyor. o sabah uyanır uyanmaz keşke sarılmasaydım o telefona diye düşünürken buluyorum kendimi. keşke yataktan çıkmak için mesaj atmasını beklemeseydim, keşke günümü başlattıktan sonra simit almaya giderken haberim olsaydı durumdan. niye'lerimiz cevapsız, niyet'lerimiz soluksuz kalıyor. bekliyoruz, özlüyoruz, istiyoruz.

    mutluluk.

    mutluluğun amına koyayım. çoğalırsa bi daha koyarım.
    44 ...
© 2025 uludağ sözlük