aslında benim de aralarında olduğum gruptur. işsizim param yok. üniversiteyi de bitirdim. ama inanın hiç bir şeyi çok ta tınlamıyorum. ne diye üzeyim ki kendimi? üzersem düzelecek mi her şey.. yoksa daha mı iyi olacak? hayır tabiki de. olan bana olacak hepsi bu. mesele insanın her işte bir hayır olduğunu bilmeli ve bazı şeyleri kafasına takmamasıdır. sıkıntı haram ve günahtır. kişinin kendisini ruhsal çöküntülere uğratabilecek her türlü işten uzak durması gerekir.
eğer inançlı biriyseniz ,nanın bana çokta umrunuzda olmaz bazı şeyler.. hayat üzülmeye değmez kısacası.
25 yasımda, kendi kirasını ödeyebilen, istediği ayakkabıyı alabilen, istediği yere istediği an gidebilen, kimseye agız egmeyen , insanların bana agız eğdiği, saygı duydugu, parası olan, güzel olan doktor olan ...
benim yerimde olan milyonlar varken mutsuz olmak lüks olur tabiki ..
mutlu insan da ne demek bilmiyorum. görmeyeli çok oldu, cidden... gördügüm son mutlu insan şekli bugün vapura kapilar kapanmadan önce son anda yetişen teyzeydi. ondan önceki de geçenlerde asistanlik sinavini kazanmanin geçici mutluluğuyla bana balik ismarlayan kendini bilmez... onlar da mutlu insan sayilmaz elbette.. neyse, ortalik "mutlu olsa ölecek hastaligi"ndan muzdarip insanlarla dolu. hayir yorganin altinda polyanna falan yok yanliş anlamayin, ama bu kadar da mutsuz olunur mu be güzelim hayatta demek istiyor içimdeki "herşeyi bırakip plajda bar açan adam"... hadi mutsuzluk tamam da ulan hepiniz birden niye ayni standartlarda mutsuzsunuz, diyor patronundan önce işten çıkan öbür gerzek. işten 10 dakika erken çiktiği için yüzünde mutlu bir gülümsemeyle dolaşirken ortalikta elinde çiçekle gezmekten korkmayan adamla çarpişiyor. herşey üstüste geliyor, herkes evinin en karanlik odalarinda oturmayi ve aydinlik tarafa tiksintiyle bakmayi tercih eden, güneş açsa perdeleri kapatan, işyerine gitti mi çikmak, çikti mi girmek bilmeyen, şuuru daima kapali ve kendisiyle sarhoş, baskasinda kendi mutsuzluğunun kanitlarini arayanlarla dolu... hangi yaşamanin mutluluğu, hangi yaşamanin mutsuzluğu bu? yaşamakla ilgisi yok.. mutluluk parodileri, mutsuzluk parodileri...
aşkı kitaplardan ve filmlerden öğreniyorsak, mutluluk ve mutsuzluk hallerini de yine ayni kitaplardan, filmlerden ve dizilerden öğreniyoruz. bir de zaten çoktan eciş bücüş hale gelmiş insanlardan... ayni iç seslerle yaşiyoruz di mi sanço? hadi onlari da geçtim yaşamayi da oralardan öğrenmeye başladik.. bi de reklamlardan...(okan bayülgenin plastik sesinden mutluluk iki reklam sonra)...
burada duvara yaziyoruz: mutluluk bir tür şuursuz gülben ergen gülüşü hali, mutsuzluk bir aliye olma durumu değildir... mutluluk bir çubuk değildir... mutluluk bir durum değildir. mutsuzluk bir tutum değildir... akar hemşin deresi, taş dibine göl olur.. napalim..
hayran hayran izlediğim, hep özendiğim, rol edindiğim performanslarımın tiyatro sahnesindeki emitasyon komedyenler gibi başarısız olduğu bir türlü ulaşamadığım kıskançlıkla izlediğim insandır.
"Mutlu insan" yoktur; "mutsuz olan", "mutlu olan" ve "mutlu olduğunu sanan" insan vardır. Mutlu insan vardır demek şarjı hiç mi hiç bitmeyen telefon vardır demek ile eşdeğerdir.
Artık böyle insanlara rastlamak çok zordur. Mutsuz olmak için, başkalarını mutsuz etmek için onlarca nedeni olan insanlarla yaşıyoruz. Bütün bunlara rağmen mutlu olmaya çalışan insanlar da yok değil; ama onlara da 'ruhsal' bozuklukları varmış gibi bakıyoruz.
hiç tanımadığım insan modelidir.
zira şunu bilirim ki, bir yerlerde küçük prens okuyan adamlar varsa oralar da mutluluk vardır, bırakalım mutlulukta onların olsun, huzur da.
her insan mutlu olamaz aslında. Çünkü: gerektiğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü. Her insan mutlu olamaz. Çünkü: gerektiğinden fazla özler hayatından çıkanları.Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri ve asla görmez yani başındakileri.
özenenilen insan. elbette onun da kendini kötü hissettiği zamanlar olmuştur ama şimdi kendisine uzaktan bakınca onun adına seviniyor insan. aferin lan.