1-Aile her işe istişare (fikir alışverişi) ile karar verir.
Onların işleri aralarında şura(fikir alışverişi) iledir. (Şura suresi ayet: 38)
2-Aile, birbirlerini razı ederek, kararları uygulamaya koyarlar.
işler karşılıklı rıza ile yapılır. (Nisa suresi ayet: 29)
3-Karar ve uygulama esnasında Aile bireyleri asla birbirlerine niyetle, sözle ve hareketle zarar vermemeye dikkat ederler.
Ne siz zulmedersiniz ne de size zulmedilir. (Bakara suresi ayet:233)
Bu prensiplerin sağlıklı uygulanması durumunda ortaya sadece Peygamberin yaşantısına uygun bır aile meydana gelir.
Hem dünyada hem de ahirette mutlu ve huzurlu bir yuva oluşur.
Böyle bir ailedeki çocuklar da sağlıklı birer Müslüman şahsiyetle yetişirler ve sağlıklı aileler oluşturabilirler.
istişare yapılırken, bazen çevremizden, aile büyüklerimizden ve sevip saydığımız kimselerden de fikir alışverişi yapabiliriz.
O şahısların fikirleri bizlere bazı açılımlar kazandırabilir. Ancak son karar ailede eşler ve çocuklar arasında alınırsa, uygulama daha sağlıklı yürütülür.
istişare demek, eşlerin kendi düşüncelerini karşısındakine kabul ettirmesi değildir.
Aileye en uygun olabilecek uygulamayı ortaya çıkartma çalışmasıdır.
Taraflar istişare ederken peşin hükümlü olmadan Allahın razı olacağı en güzel uygulamayı bulmaya fikirleriyle katkıda bulunurlar.
Asıl sözü geçen Allahtır. islamda aile reisliği eşlerin ortaklaşa yürüttükleri bir hak ve sorumluluktur.
Eşler istişare ile düşüncelerini sağlıklı bir şekilde ortaya koymuş olurlar. islami bir ailede gerçek Allahtır.
istişare esnasında eşler birbirlerini sabırla, sonuna kadar dinlemeyi sürdürebilmelidirler.
Benim görüşüm en güzeldir. Olursa bu, olmazsa başka kabul etmiyorum gibi davranışlar istişare değil, fikri baskıdır.
Her bir eş, kendi görüşünün daha sağlıklı ve uygun olduğuna ikna edebilmelidir. Bu ikna zora değil, gönle dayanarak yapılır.
Eşler birbirlerini razı ederek ve zararsızlığını koruyarak istişare merhalesinde karar aşamasını sağlıklı alabilmelidirler.
yukarıda açıklanan maddelerde ailede eğitimi esas almıştır. aslında genel manada baktığımız zaman özelden genele bir eğitim vardır. ahlak, eğitim bir fertten başlar; aile ile devam eder ve çocuklar ve onların aynı değerlere bağlı kalarak oluşturacakları yeni aile(ler) düşünüldüğünde bu toplu eğitimdir aslında. uzun vadede bir nesli eğitmektir. ailelerin mutlu, huzurlu olması o milletin mutlu olması demektir.
aile bireylerinin bağlarının kuvvetli olması gerekir. biri yurtdışında öbürü başka şehirde, buna karşın telefonla da çok görüşülmüyorsa mutlu bir aile tablosu çizmek zordur.
Öncelikle çocuklar da dahil olmak üzere herkesin bir birey olduğunu kabul etmek. Yaş farkı gözetmeksizin herkese söz hakkı verilmesi, düşüncelerinin önemsenmesi ve saygı gösterilmesi. Kararların ortak alınması. Herkesin birbirine saygılı ve sevgi dolu olması. Bahsettiğim saygı ciddiyet değil. Herkesin birbirine karşı açık ve dürüst davranmaları. Eşlerin birbirine karşı sevgi, saygı, sadakat ve güven duymaları... Bireylerin birbirinden bağımsız olmamaları. Bu demek değildir ki kimsenin kendine ait bir özel hayatı olmayacak... Sadece bazı değerlerin sürdürülmesi güzel bir şeydir. Mesela yemeklerde bütün ailenin bir arada olması, mesela akşam yemeklerinden sonra ailecek sohbet edilmesi, varsa eğer sorunlar için çözüm üretilmesi. Eşlerin sorunları konuşarak, birbirini kırmadan çözebilmesi. Mesela ne olursa olsun günaydın ve iyi geceler öpücüğünü ihmal etmemeliyiz. Üzgün, kızgın, kırgın, mutsuz olsak bile, üç saniye herşeyi unutup bunu yapabilirsek, birşeyleri daha rahat yoluna koyabiliriz... Ailenin birbirine iyi günde de kötü günde de ihtiyacı vardır. Birbirimize destek olmalıyız. Özellikle eşlerin karşı tarafın görüşlerine, ailesine, değerlerine saygılı olması gerekir. Ve buna benzer şekilde davranıldığı takdirde mutlu bir aile tablosu çizilebilir evet.
Belki klişe olacak Ama saygıdır. Saygı diyip geçmemek gerekir, her şeyin başıdır. Saygı duymamak, saygısızca konuşmak karşı tarafı daha fazla yıpratır ve üzer.