hiç de derinlerde olmayan güzellikleri görüp mutlu olmayı istemekle hemen yanıbaşında belirir, sevilmeyi sever mutluluk. ama herkes onu ötelerde arar; değerli şeyler hep çok zor yerlere saklanır ya hırsızlar bulamasın diye; mutluluğu da öyle saklandı sanar insanlar. onu elde edebileceğine, en yakınlarda bulabileceğine, mutluluğun imkanlılığına inanmayan insanların umutsuzluğu göklerde ararken mutluluğu; mutluluk yanıbaşında keşfedilmeyi bekliyordur beraber gökyüzünü seyrederlerken... aralarında tek fark vardır o an onların; mutluluk bulutların beyazlarına gülümser, umutsuz insansa mavi gökyüzünün derinliğine ağıt yakar.
işte mutluluğun gökyüzünde değil, hemen yanında her an adımlarına eşlik ettiğini görebilen insanlar gözleri uzaktakileri aramayanlar; elindeki avucundakilerle yetinebilmeyi öğrenebilmiş, aklı başında insanlardır. ve bu yürekleri, egoları aç olmayan mutlu insanlar; kronik aç haline gelmiş metropolitan ortamlarda kalabalıkların arasından sıyrılmayı başarmış azınlıklardır.