gastronomlardır. ama eve iş getirmekten hoşlanmazlar.
bütün gün yemekle haşır neşir, duruma göre menü hazırlamak, hesap kitap yapmak fakat çoğunlukla sıcakçıysa 12 saat ocağın/ızgaranın başında beklemek, soğukçuysa milletin rakı mezesiyle uğraşmak, sous şefin tribini çekmektir işleri.
dolayısıyla mutfakta zaman geçirmekten bıktırıldığı gibi bir de evde yemek yap diye gözünün içine bakan bir kadın görürse onu kimse tutamaz, insandır sonuçta.
yemek yapmayı seven yemek yaparken önemli bir iş yaptığının farkında olan erkeklerdir. belki de birçoğumuz yemeği sıradan bir şey olarak görüyoruz. fakat biraz düşündüğümüzde temel ihtiyaçlardan biri olan yemeğin ne kadar güzel bir şey olduğunu anlamak zor değil. kimimiz annemizin kimimiz sevgilimizin veya bir pizzacının yemeğini yiyebiliriz. anne yemeği ilk göz ağrısı olduğundan her zaman tadı beğenilse de pizzacıyı pizzanın tadına göre değiştirilebilir. ve hatta sevgilisiyle yemek yapmayı bilmediği için evlenmeyenler bile olabilir. Ama mutfakta zaman geçirmekten hoşlanan erkekler genel olarak başkasının yemeğini yemektense kendi yaptığı elinin değdiği yemeği tercih eder. ve bu yüzden mutfakta vakit geçirmekten hoşlanır.
onun dışında ben de mutfakta vakit geçirmekten hoşlanırım. mavi beyaz örtülü yemek masasında oturup karşısındaki ufak televizyonu izlemek bir yandan da meyve tabağındaki elmayı kütürdetmenin keyfi ayrı.
zevk sahibi adamdır. soya soslu piliç sote yapar, paprika soslu tavuk pirzola yapar, beşamel soslu fırında makarna yapar, pilav yapar, yapar da yapar. zaten birkaç yemek denemesi başarı ile sonuçlanınca ayrı bir özgüven geliyor insana.
(bkz: adı lazım değil baş harfi ben)
ömrümün son 4 senesinde, evimde olduğum müddetçe mutfakta geçirdim. tabi yemek yaparak değil, bu odada yaşayarak. evin en sevdiğim yeridir mutfak. bütün düzenim burada kurulu. bilgisayar, kitaplar, kolonlar, sigara. ayrıca su falan içmek daha kolaylaşıyor. pc başında yemek yiyorsun hızlıca falan. tamamen tembelliğimden kaynaklanıyor ama hoşnutum.