annelerin genellikle hiçbir şarkıyı tam bilmemesinden ötürü komik kombinasyonlar yarattığı, uzaklara gidince özlem duyulan mutfağın olmazsa olmazlarındandır.
duyduğumda kulaklarıma inanamadığım bi insan sarkıyı nasıl bu kadar katledebilir dediğim olay.
-ölürken bile yanımda ol sevgilim.cennet bile çekilmez sensiz ah ben neyleyimmm..
+anneeeeeaaaa.şarkıyı katletmeeeee..***
o anne ki sesinden istiklal marsini duysaniz tanimanizin mümkünati yoktur, ama 0.2 oktavlik sesiyle oyle bir cigirir ki: "elvedaa meyhaanecii artık kalaaamıyoruuumm, bir başkayım bu akşaaam sarhoş olaamıyoooruumm.." **
-anne yaaa
-ne vaarr?
-sesini diyorum azicik kissan!!
-aman ne var sarki soyluyoruz iste, gel sen yap o zaman yemegi!
-ha o sarki miydi...peki.
eğer mırıldandıgı şarkı , -kendisinin de bundan haberi olmamasıyla beraber- sagopa kajmer-vasiyet ise daha bi ilginçleşen sahalarda görmek istedigimiz hareketlerdendir.
çocuklarının müzik zevkinden istemeyerek de olsa etkilenen annelerde vardır.misal benim annem soğan doğrarken rüzgar gülü ,rüzgar gülü hiç ölümü düşündün mü . şarkısını söylemeye başladığımda kardeşimle göz göz gelmemiz ve birbirimize ne oluyor manasında ki bakışımız kayıtlık hadise idi .*
annenin dünya durdukça hatırlanacak özelliklerinden birirdir. ayrıca anne kokusu vardır bir de, ki annene sımsıkı sarıldığında duyduğun bu kokunun verdiği
huzur ve güven dünyada başka hiçbir şeyde bulunamaz.
büyük ihtimalle $arkıyı detone edecek annedir. ama keyfine değilmemelidir, bu onun mutlu bir gün geçireceğini gösterir, duygu durumunun pozitif olacağını farkettirir.
hazırlanan yemeğin pişme durumuna göre melodi mırıldanan annelerdir.
kısık ateşte pişirilmesi gereken bir yemekse çoğunlukla türk sanat müziği tercih edilir.
belki de ekleyecekleri baharat ve karışımlara göre de şarkı mırıldanıyor olabilirler.
acılı bir yemekse arebesk, el becerisi ve fedakârlık isteyen bir meze ya da salata ise nil karaibrahimgil tarzından şarkılar olabilir.
o ses duvarlarda kokusunu bırakan sestir. o bozuk ahenk, o ritmsiz melodi annenin yokluğunda insanı bayıltan o terkibin bir parçası oluverir. ola ki bir sabah rüzgarı mutfak camınızdan sızar da duvardaki o kokuyu biraz daha süpürüp sıvarsa burnunuza pek mutlu uyanmazsınız o sabah ya da farketmeden inceden bir "ooooffff" çekmeyesiniz hisseder çağırdığınızı. "ağlarım hatıra eldikçe gülüştüklerimiz"
Dün gece senden, geçmişten söz ettik
Kalplerimize dokunup geçtin
Bazı şarkılar sensiz söylenmiyor
Gülsek ağlasak olmuyor, bitti
Çok yakınında bir gül var
Çok büyük çok kırmızı
Çok yakınında bir gül var
Çok sıcak çok alımlı; alev gibi
Bazen rüzgarlar bile dinleyip susar
Bazen yağmurlar duyar, gül kokusu konuşur
Bazen yıldızlar bakar kayıp gidene
Bazen şarkılar bile güle benzer, tutuşur
özellikle sabah kahvaltısını hazırlarken soyleniyorsa o sarkı vay ev halkının haline. zira cokca basıma gelen bir hadisedir. annem sagolsun mutfakta sarkısız, turkusuz vakit gecirmeden edemez. ama genelde o kahvaltı hazırlarken ben uyudugum icin sabah sarkı soylemeler yasaklanmalı. solumdan kalkıyorum efendim uykumu alamayınca ne yapayayım.
genellikle şarkıların sözlerini ve nakaratlarını birbirine karıştırarak veya kendileri yeni sözler ekleyerek -ki bunun farkında da olmayarak- evin içinde tınılar oluşturan annelerdir. kazara gündüz vakti bir sebepten ötürü evde duruyorsanız, mesela ders çalışıyorsanız, çalıştığınız konuya bu tınılar karışır. daha da kötüsü, nakaratlar sizin dilinize de dolanabilir, anneniz şarkı söylemeyi kestiğinde bile siz halen zihninizde aynı nakaratı döndürüyorsunuzdur.