öğrenci evlerinde sıkça görülebilecek olan böceklerdir zira bu evlerde pek temizlik olmamaktadır...
bir gece uyanıp susuzluk probleminizi halletmek için mutfağa girip ışığı yaktığınızda karşılaşıverirsiniz onlarla, halının üzerinde lavabonun kenarında... ışık yanar yanmaz pıtı pıtı pıtı kaçmaya başlarlar siz de arkanıza bakmadan ışığı söndürüp kaçarsınız...
yatağınıza yatıp, sabahın olmasını beklersiniz... zar zor sabah olur, akabinde hemen gidip böyle kapsül şeklinde, içine böceklerin girip zehiri alacağı ilaçlardan alıp muhtelif yerlere koyarsınız... birkaç gün geçer ortalıkta böcek görünmez... rahatlamaya başlarsınız taa ki mutfaktan 'kurtarın laayynn benii' şeklinde bir feryat gelene kadar... koşarsınız mutfağa; ev arkadaşınız sandaylenin tepesinde tırsmış bir vaziyette bekliyor... ve yerde de dokuz on tane ayı gibi olmuş kara fatmalar... verdiğiniz zehirle o böcekler göbek bağlamış ev arkadaşınızla adeta taşak geçmektedir sandalyenin etrafında dönerek... iş başa düştü dersiniz ve elinize terliği alıp, pata küte dalarsınız böceklere. yaklaşık dört beş tane öldürdükten sonra öldüremeden elinizden kaçanlara evin kurallarını bağırırsınız;
1- mutfak sadece sabaha karşı dört ve altı arası size ait!
2- buzdolabına ve temiz olan tabak çanaklara temas etmek hatta bir metre yanına yaklaşmak kesinlikle yasak, uymayanlar biraz önceki gibi cezalandırılacaktır!
3- ortak kullanım alanımız sadece mutfaktır! tuvalet, banyo ve odalara girenlerin akibetinden biz sorumlu değiliz, hatta son üç gündür kayıp olan iki arkadaşınız banyoda vileda kovasının içinde, inanmayan varsa kontrol edebilir...
4- bir itirazı olan varsa hemen çıksın halının üzerine yoksa bir daha gözükmesin!
5- duyan duymayanlara duyursun yoksa olacaklardan ev halkı olarak biz sorumlu değiliz!
ama anlayışlıdır birçoğu, gözükmez bir daha... birkaç tanesinin saati bozuk galiba, iki tanesi lavaboya inmiş biraz önce... suda solunum yapamıyorlarmış, bunu da öğrendik sayelerinde...
alınan önlemlerin ve böceklere yapılan uyarıların etkisiz olması durumunda, odalara da yayılan böceklerdir... gece yarısı gözünüzün önünden bir karaltının geçmesiyle irkilip, terlikle avlarsınız... o değil vur vur ölmez bu hayvanlar... tırstığınız ve iğrendiğiniz için ölüsüne gazeteyle bile dokunamaz, bu saatte elektirk süpürgesi açarsınız...
karıncalar bu böceklerin en tehlikeli çeşididir. bunlar özellikle tezgahlarda küf tutmuş bulaşıklarla birleşince, görüntü gittikçe vahimleşir. ne kadar suyla hepsi boğulmaya kalkışılsa da, çamaşır suyuyla etkisiz hale getirilmeye çalışılsa da kökü kurumaz bu meretlerin. geceleyin bir yangınla kalkıp tezgah üzerinde ele ilk geçen bardak alınıp doldurulduktan sonra yüzeydeki hareket eden siyah şeyleri görmek tokat gibi çarpar adamın suratına.