Islam dunyasindaki tum felsefi akimlar ve ekoller arasinda devrim niteliginde olan ve en azindan yalnizca teoride degil pratikte de basarili bir ekoldur. Gunumuzdeki etkisi gozardi edilemeyecek kadar buyuktur.
islamda özgürlük karşısındaki tutumlardan en realistidir.. insan,kişisel ve toplumsal yaşamda özellikle devlet içinde devinimlerinde tam bir bağımsızlığa sahiptir.o halde edimlerinin sonucuna ve yaptırımlarına katlanacaktır.insan tümüyle özgürdür.edimlerinin iyilik ve kötülüğüne göre tanrı ceza verir.tersi durumda tanrının adaletsizliği diye bir durum ortaya çıkar
bu mezhebin bir görüşü de büyük günah işleyen müminin tövbe etmeden ölürse ebediyyen cehennemde kalacağını iddia etmesidir. ancak o zaman tanrının merhameti gerçekten kısıtlanmış olur.
Mu'tezilenin resmi mezhep olduğu dönem islam uygarlığının bilim ve felsefede batı medeniyetinin önüne geçtiği tek dönemdir. Osmanlı bile en parlak döneminde dahi askeri olarak büyük üstünlük sağlasa da bilim ve felsefe de batı ( roma ) medeniyetinin önüne geçememiştir. Üstünlük her zaman akıl ve mantıktadır. En önemli düsturları bir konuda tereddüte düştüğünüz zaman aklınızın sesini dinleyin der.
Edit : Mu'tezile aslında bir mezhep değil bir akımdır. islam imparatorluğunun en büyük halifesi kabul edilen harun reşit mu'tezile akımından idi.
“Akıl vahiyden önce gelir” ilkeleri bile rakiplerince akıl vahiy çatışmasına dönüştürüldü ve öyle bir algı yaratıldı. Bu ilkenin amacı aklın bir kavrayış aracı olması, vahyi onaylamasıydı. Yukarıda da değindiğimiz gibi aklı olmayanın vahye muhatap olmayacağı penceresinden bakıyorlardı.