mustafa

entry340 galeri3 video1
    115.
  1. can dündar'ın sarı zeybekteki başarıyı yakalaması biraz zor görünen yeni belgesel çalışması. bu durumun başlıca sebebi sarı zeybek'in ata'nın son 300 gününü
    konu alması ve mustafa'da bir ömrün neredeyse aynı sürelik bir belgesele sığdırılmaya çalışılması kanımca. belgeselde atatürk'ün trablusgarp savaşında
    sol gözünün yaralanması sebebiyle sol gözünün kör olduğu ima ediliyor ya da ben öyle anladım; fakat tam iyileşmeden balkan savaşına katıldı denmekle yetiniliyor,
    yani gözü açıldı mı açılmadı mı tam çıkaramıyorsunuz. yine atatürkün türk devrimini gerçekleştirirken toplumsal yaşamı dinden uzaklaştırmaya çalışırken
    adımları atasında en büyük etkenin kendisinin dine olan soğukluğu şeklinde lanse edilmiş yapımda, zaten türkcell dinin toplum hayatından çıkarılmasına
    ilişkin bölümlerin fazlalığından ötürü sponsorluğunu çekmiş belgeselden ve bunu da açıklamış can dündar milliyetteki yazısında.
     
    (bkz: türkcell in mustafadan sponsoru olmayışı üzerine can dündar ın yazısı)
    eğer yüz yılın aşkları belgeselini izlemişseniz ya da kitabını okumuşsanız mustafa kemal'in özel hayatındaki kadınlar ile ilgili olan can dündar incelemelerinin
    aynısını daraltılmış biçimde bu belgeselde de bulacaksınız. son kısımlarında ise yine cepten yemiş can dündar ve sarı zeybek belgeseli için elde ettiği
    materyallerden yararlanıp bir son hazırlamış yapıma. kendisine alınan yatın onun için milyon dolarlık bir oyuncak olduğunu neredeyse sarı zeybekte kullandığı
    cümlelerle aynı üslupta dile getirmiş.
    pek çok kullanılmayan fotonun (pek bilinmeyen de) gün ışığına çıkması ve atanın not defterinden yazıların paylaşılması hoş detaylardan.
     
    müziklerini goran bregovic'in yaptığı belgeselde şöyle goran bregovic'e ait akılda kalır bir müzik de duyduğumu hatırlayamıyorum, ancak soundtrack albumunu
    dinlemeden bir şey demek mümkün olmaz, zira can dündar sürekli konuştuğundan altta kaynamış olabilir müzikler. bununla birlikte münur nurettin selçuk'un
    okuduğu gazel filme çok yakışmış ve tam da yerine yerleştirilmiş. ayrıca ney eşliğinde söylenen bir fırtına tuttu bizi deryaya kardı türküsünün melodiside
    selanik özlemi ile birebir örtüşmüş.. o parçanın kaydı sırasında can dündar'ın yanında bulunan yakın arkadaşımdan öğrendiğime göre o bölümü okuyan can
    dündar'ın kameramanıymış ve okunan sözler parçanın bilinmeyen kıtaları değil de yine o kameramanın yazdığı dizelermiş.
    kısacası yüz yılın aşkları ve sarı zeybek belgesellerinin epeyi bir minimalleştirilmiş ve önemli bir bölümünü oluşturacak şekilde kullanıldığı bu belgesel
    atatürk'ün toplum hayatını dinden soyutlayışı üzerine can dündar'ın kamu oyuna sunduğu veriler ve gençlik dönemine ilişkin bir kaç anı ve yaşanmışlıktan
    başka farklı bir şeyler sunmuyor yeni bir şey izleyene. ama yine de can dündar sevenlerin izlemesi gereken bir yapım. bir çok kişinin dediği gibi sarı
    zeybek'i yapan can dündar o zaman atatürkçüydü de mustafa'yı yaparken hiç böyle görünmüyor gibi bir eleştiriyi haketmiyor belgesel çünkü bir insanın zaaflarını
    göstermek o insanı sevmemek ya da desteklememek değildir. dost acı söyler sözü belki de can dündar'ı objektif olmaya itip bu kadar abartısız bir yapım
    ortaya koyması konusunda kendisini mahmuzlamış.
    3 ...
  2. 114.
  3. kemalcileri birbirine düşüren filmdir. neymiş! m. kemal hazretleri(!) nasıl olur da rakı içen biri olarak gösterilirmiş!?*
    öyle ya, bizim tanıdığımız m.kemal -haşa- küçük dağların yapımıyla ilgilenirmiş, öyle yemek yemek, uyumak, karga kovalamak gibi fani işlerle uğraşmazmış(!)

    cehaletin, küfrün, yobazlığın bekçilerinin haline bakın ki koyu kemalci birini bile hemen "satılmış, hain vs." ilan edebiliyorlar.
    8 ...
  4. 113.
  5. ülkemizde atatürk'ü anlatmanın iki yolu vardır; ya god mode on yaparsınız, ya da duygu sömürüsü. bu filmde de farklı bir şey yok, önümüzdeki filmlere bakıcaz.
    3 ...
  6. 112.
  7. koyu bir atatürkçü olan benim yüzüme tokat gibi çarpmış filmdir.zaten amacı da budur.hayatımda atatürk hakkında okuduğum,izlediğim eserlerden

    en cesuru,en farklısıydı.zaten,"1881 yılında selanik'te doğdu,annesi zübeyde hanım,babası ali rıza bey......" diye başlayan ve "saat 9'u 5

    geçe dolmabahçe sarayında bütün saatler kendiliğinden durdu." diye biten bir ezbere daha ihtiyacımız yoktu.

    bu belgesel benim yüzüme tokat gibi çarptı dedim.çünkü;

    atatürk'ün bir süper kahraman olmadığını anlattı bana.

    ben nasıl 1 hafta görmeyince annemi özlüyorsam onun da özlediğini anlattı.

    cephelerden cephelere koşarken,sürgün edilirken annesini 3-4 yılda bir kere gördüğünü düşündürttü ve kendimi onun yerine koymamı sağladı.

    annesinin gurur duyacağı bir evlat olmasına rağmen,ölürken bile onun yanında olmamasından,onu hayatı boyunca hep yalnız bırakmasından dolayı

    içinde hep bir vicdan azabı kaldığını düşündürttü.

    cephelerde korkusuzca savaştığını,cesaretini,zekasını hepimiz biliyorduk zaten.

    savaştan sonra emrinde ölen askerler için belki de sessiz sessiz ağladığını düşündürttü.

    atatürk hakkında çok şey bildiğini iddia eden beni bile utandıran bir filmdi.

    film zaten atatürk'ü anlatmıyordu.

    mustafa diye bir adamı anlatıyordu bana.

    bunu ayrımını yapamayan insanlara söyleyecek söz yok zaten.

    filmin üzerimde en kötü etkisi,film sonrası atatürk üzerinden prim yapmaya çalışanları fark etmem oldu belki de.

    sevdiğim bir yazardı bekir coşkun.

    ama baktım ki hiç bir fırsatı kaçırmamış.

    hemen ortalığı ayağa kaldıracak,atatürk'ü putlaştıran bünyelere ilaç gibi gelecek bir yazı döşenmiş.

    sokaktaki adam bu ayrımı yapamayabilir.

    ama türkiye'nin en çok satan gazetelerinden birinde yazan bir adam bu ayrımı yapmalı.

    mustafa filmini yapan can dündar zamanında sarı zeybek filmini de yapmıştı.

    o zaman en kral atatürkçü ilan edilen can dündar şimdi vatan haini.

    bizim ülkemiz böyledir işte.

    en entel gördüğün köşe yazarı bile yeri gelir sokaktaki adamla aynı seviyeye iner.

    bekir coşkun'un artık göbeğini kaşıyan adam'ı eleştirmeye hakkı yoktur.

    o da artık onlardan biridir benim gözümde.

    kısaca film beni mustafa diye bir adamla tanıştırdı.

    atatürk tanrı değildi,insanüstü bir varlık değildi.

    onu insan olarak hatırlayacak ve kabullenecek bir halka ihtiyacı vardı.

    memnun oldum mustafa...
    11 ...
  8. 111.
  9. son derece cesurca çekilmiş olan belgesel.bütün film boyunca şaşkınlık ifadesiyle izlemişimdir.
    1 ...
  10. 110.
  11. atatürk'ün özel yaşantısını kişiliğinin önüne geçirmeyi amaçlayan bir yapıt.

    mandem özel yaşantısı koy 19 mayısa atatük'ün doğduğum dediği tarihe.

    ayrca ticari çıkarlar uğruna kaybolan bir aydın görüyoruz filmin sonunda.

    yönetmen , senarist, kameraman, vs.vs.vs ; can dündar
    1 ...
  12. 109.
  13. 108.
  14. hakkında yorumları okudum, sinemaya gittim, izledim, gururlandım, sorguladım, duygulandım, gülümsedim,ağladım, alkışladım, "herkes izlemeli lan" dedim, can dündar!a teşekkür ettim, olumsuz yorumları yersiz ve saçma buldum, sonuç olarak atamızı daha ayrıntılı ve bambaşka şekilde tekrardan tanıdım.
    7 ...
  15. 107.
  16. mustafa'nın, nihayetinde bir insan olduğunu unutan, onun da senin-benim gibi hüzünlenen, gülen, kimi zaman ışıl ışıl parlayan gözleri dolan, belki aşık, belki de nefret eden veya seven ya da yeri geldiğinde, hatalı da düşünebilen bir beyni olabileceğini algılamaya alışmamış beyinler için tatmin edici olmayan lakin, kendi adıma son derece tatminkar bir filmdir.

    bu tatminsiz bünyelerden biri de; turkcell genel müdürü olan ve filme sponsor olmaktan vaz geçen süreyya ciliv dir.

    bakınız! savunma olarak ne demiş;

    " Turkcell, Atatürk'ü yüceltecek, ülkemizi kurtaran kahraman, lider bir deha ve dünya lideri olarak Atatürk'ü dünyaya tanıtacak bir film olmasını bekliyordu. Mustafa filmi Atatürk'ü yıpratabilir. Parantez içinde tartışılabilir bir film olması yüzünden sponsor olmamaya karar verdik. Heyecanla Atatürk'ü bütün dünyaya tanıtmak için bir fırsat, nasıl destek olabiliriz diye düşündük. Ama bu filmin Atatürk'ün bilinmeyen özel hayatıyla ilgili konulara odaklanan bir film olduğunu görünce sponsor olmaktan vazgeçtik. Filmin tamamının bitmiş halini görmedim fakat ilk gördüğümüz parçalardan bizim arzu ettiğimiz beklentilerimizin dışında olduğunu fark ettik. "

    öyle anlaşılıyor ki, muhterem! julius sezar gibi bir film istemiş ama kleopatra olmayacak zira, bu sezar'ın özel hayatına girmektedir.

    bir de şu ifadeye bakın!

    " Bu tecrübeden de öğrendik ki, filmin tamamını gördükten sonra karar vermek lazım, önceden değil. "

    prodüksiyonu gerçekleştirecek parayı bulduktan sonra, sana gerek kalmaz muhterem! velev ki beğenmedin! ortadaki yapıt, kimin neresine kaçacak dersin?
    1 ...
  17. 106.
  18. spoiler
    bende karanlıktan korkuyorum atam.
    spoiler

    yazarın notu: fikriye hanım gibi bi kadın bırakılır mı be atam?
    8 ...
  19. 105.
  20. Kıbrısta Lefkoşa Lemar Cineplexte eşimle birlikte izlediğim, Salonun 3/2 sinin kıbrıslı olduğunu görünce oldukça şaşırdığım film.

    Gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmasını çok beğendim bize pohpohlanan Atatürk imajının aslında pekte olmadığını, insani zaaflarını, hırslarını ve birçok insancıl yönünü bize aktarması sebebiyle beğendim.

    Eksik noktaları yokmuydu tabiki vardı bence yüzeysel olmuştu bir çok konu ama inanıyorumki Can Dündar Atatürkten daha çok belgesel film yapıcaktır.
    Eleştiren arkadaşlarıda anlamak mümkün değil. Can Dündar çok iyi bir araştırmacı vede özel izinlerle arşivler açıldı bu film için. Dolayısıyla yanlış bilgi vericek hali yok. Gerçeklerle yüzleşmeliyiz bu ülke bu günlere kolay gelmedi. Anlık devrimlerle değişime zorlandı. Ve her devrim gibi kendi evlatlarını da yedi. Hırslara entrikalara sahne oldu. Ama unutulmaması gereken bir şey var. Zafere giden yolda herşey mübahtır.
    4 ...
  21. 104.
  22. hayal kırıklığı, benim gibi bu filmin çekileceğini duyduğu ilk zamandan beri günleri iple çeken, vizyona çıktığı gün gidememiş olduğu için çok üzülen bir adama yapılmış en büyük kazıktı. Filmle ilgili çok eleştiri okudum gitmeden, bir çoğu olumsuzdu, itiraf ediyorum ki her olumsuz eleştiriye ayrı bir kızdım bir çoğuna da eksi oy verdim, filme güvenim o kadar tamdı. Filmi gördükten sonra o arkadaşlarımdan özür diliyorum film hakkaten hayal kırıklığıydı çünkü. Can dündar'ın savunmasını yaptığı gibi insan "mustafa"'yı ve yanlız atatürk'ü gösteriyordu film doğru, ancak insan mustafa zevk düşkünü, ego sahibi, hırslı ve hatta iktidar heveslisi, yanlız atatürk ise konumundan şikayetçi, hayatından şikayetçi hatta hatta halkından şikayetçi ya da ona düşman, en yakınlarının ölüm kararını verebilecek kadar acımasız bir diktatör gibi gösterilmiş. Filmde anlatılanların yanlış veya yalan olduğunu iddia etmiyorum, can dündar ve ekibinde bir kasıt da aramıyorum, ancak atatürk anlatılırken onun bazı özellikleri, bazı davranışları alınmış bazı davranışları mevzu dahi edilmemiş. Kurduğu sofralardan bile sıkılır hale gelmiş, ama o sofraları kurdurmaktan vazgeçmemiş olması bile, bir iki sefer düşünmüş olabileceği bir yargıyı filmde yerleşik düşüncesiymiş gibi göstermeleri yanlıştı. Dinsizlik propagandasına gelince, atatürk'ün şahsi mektuplaşmalarında görüldüğü üzere dini inanca sahip olması, dinin hurafelerden arınması için yaptığı çalışmalar, çankaya köşküne hatipler çağırıp kuran okutturması atlanmış, ilk meclis açılırken destek çekmek için dini kullandığı vurgusu yapılmış olması filmin bu konuda ağır bir eleştiriyi haketmesine neden olmuştur. filmle ilgili ağır bir iddiam var, Açıkçası atatürk düşmanı birinin çocuğunu filme götürüp, bak atatürk böyle bir insandı demesine ortam hazırlayacak derecede atatürk kötü gösterilmiş filmde. Ve şahsen biliyorum, okuyorum, duyuyorum ki atatürk anlatılan kadar yanlız, anlatılan kadar cani, anlatılan kadar yurt sevgisinden yoksun bir diktatör değil, Tam aksine yıllarını bu ülke ve bu ülkenin insanlarının modern ve çağdaş düzeyde yaşaması için harcamış gerçek bir lider, gerçek bir önderdi.
    4 ...
  23. 103.
  24. (#4113938) ne demiştik burda mustafa'yı anlatmıştır umarım, diğer sıfatlarını isimlerini değil. öyle de yapmış can dündar.

    ama beğenmeyecek demiştik atatürkçücükler.

    birdirbir oynarken arkadaşlarıyla, ben kimsenin önünde eğilmem diyerek oyundan çıksa. ve uzaklara bakıp derin düşüncelere dalsa ne güzel olurdu değil mi?

    anadolu'da kurtuluş savaşını başlatmak için rusya'dan silah almasa da akşam mesaiden sonra kendi üretse m1'leri, topları, telsizleri.

    parasız kaldığı zamanlarda rusya'dan altın almasa da bir iş kursa, adam gibi çalışsa, para biriktirse sonra kurtuluş mücadelesini başlatsa.

    şeyhülislam ve diğer din bezirganları kendisi hakkında dinsiz, deccal gibi söylemlerde bulunarak kellesini isterken çıksa din kitlelerin afyonudur, örtünmeyi kaldırıcam, tekke ve zaviyleri kapatıcam dese ve bir güzel linç edilse, asılsa.

    halkının yüzde 10'u okuma yazma bilirken, benim halkım aydındır, ileri görüşlü, iyi eğitimlidir dese, cahil demiş olmasa.

    gözgöze geldiği ilk kadınla evlenmiş olsa, çoluk çocuğa karışmış olsa, hiç mutsuz olmasa.

    ağlamasa, osurmasa, sıçmasa ne güzel olurdu değil mi?

    süper kahraman olsa, toys'r us larda gijoe ların yanında oyuncakları da olsa.

    yapmayın allah aşkına, bir adamı, bir insanı anlatıyor film. hepimizin kahramanını anlatıyor. ama diyor ki bu adamın, tüm bunları başarırken, zaafları da oldu, şanssızlıkları da.

    tüm dünyaya meydan okumuş biri karanlıkta uyusa ne olur uyuyamasa.

    deniz baykal diyor ki diktatör gibi anlatmış mustafa kemal'i. 10 yılda gerçekleştirdiklerini dikte ederek yapmıştır mustafa kemal. o cahil halk dikkate alındığında bu devrimin dikte edilmesi gerekir çünkü.

    ve buna rağmen senin dikatatör gibi gösterilmiş dediğin bu adam demokrasiye geçmeye çalışıyor, muhalefet partisinin kurulmasına izin veriyor. bunları detaylandırmadığı için mi suçlu can dündar? onun demokrasiye olan inancını hepimiz biliyoruz değil mi deniz baykal?
    film atatürk'ün demokrasi inancını anlatmıyor değil mi saros yüzücüsü?

    neymiş dini kullanmışmış, dinsiz gibi gösterilmişmiş filmde. çok net olarak ifade etmiş dündar. atatürk'ün ağzından diyor ki: din bireysel olmalıdır. nokta. yazdığı mektupta cenab-ı hak diyor bir de sahi neydi o.

    kürt sorunundan bahsedereken kesin olarak altını çizdiği cümle; Türkiye'nin toprak bütünlüğünün bozulmayacağı. her karışı için mücadele eden bu adamın, bu topraklar üzerinde kürt devleti kurulmasına izin vereceği düşüncesi filmin hangi sahnesinde oluştu sende inan anlayamadım.

    kıacası, filmden çıktığımda facebook gruplarından siyaseti takip ettiğini düşündüğüm bir kızcağız, atamı çok aciz göstermiş, zayıf, mutsuz göstermiş, boşu boşuna geldik, çok sinirim bozuldu diye söyleniyordu.

    keşke bir de gözünle izleseydin filmi diyemedim, medyada yer alan mit ajanı, amerika'nın, akepe'nin adamı can dündar yorumlarını okuyup okuyup filme gelmeseydin de konuşulabilir olsaydın.

    haydi şimdi facebookta bu gruplar seni çağırıyor. hadi güzelim, join this group, iyi bir çocuk olabilirsen belki deniz baykal'ı bile görebilirsin

    " Can Dündar ın Mustafa filmi bölücülüğün altyapısıdır"

    " saroz uşağı can dündar ın "mustafa" filmini reddediyorum"


    "Mustafa" filmi tam bir fiyasko..."

    "CanDündar'ın MUSTAFA filmi gerçek M.KEMAL ATATÜRK'Ü anlatmıyor diyen buraya"

    "Mustafa" Filmi ve Can Dündar'a Boykot"
    13 ...
  25. 102.
  26. çok ciddi bir araştırma ve hazırlık sürecinin sonunda, yüzlerce insanın emek verip ortaya koyduğu sinema filmi, belgesel.
    Tanım budur.
    Mustafa Kemal Ataturk'un en nihayetinde bir insan olduğu, korkularından güç alarak, pes etmek, kaçmak yerine, sıradan bir insanın çok çok üstünde bir mücadele verdiğinin altı çizilmektedir.
    Yapılan eleştirilerden en çarpıcı olanı bu filmin kemalizmi dogma olarak yaşayanlarca lanetleneceği ve diğer tarafta kemalizmi baş düşman ilan eden yobazlarca da bir koz olarak kullanılacağı yönünde.
    Yani iki taraf söz konusu.
    "Aman çocuklarınıza izletmeyin, bu kepazelikten başka bir şey değil" şeklinde inleyen güruh; aptallığın tutsağı olmuş, algı duyusunu yitirmiş bir grup kendini bilmezden başka bir şekilde açıklanamaz kanısındayım.
    Atatürk bir efsanedir, bir efsane yaratmıştır. Ancak bu efsanenin kurucusu bir insandır. Aşık olur, acı çeker, en yakın arkadaşları tarafından süikast düzenlenir, en yakın arkadaşlarını idama gönderir, doğmakta olan türk sosyetesine hem iyi bir örnek olmak zorunda, hem de doğru stratejiler üreten bir asker olmak zorundadır. Yanılgılarını kabul eden, onu alkışlayarak karşılayan halkın günü geldiğinde onu linç edebileceğinin bilincinde olan sağ duyusu yüksek, erdemli bir insandır. Atatürk bir insandır. Atatürk hayatını vatanına vakfetmiş bir evlattır.
    Şimdi sorarım size, manen ve maddeten tüm varlığını bu ülke adına adayan adam kendini içkiyle avutmaz da kim avutur? bu adam hiç mi ağlamaz? hiç mi düşmez? düştüğünde dizi kanamaz?
    Aptallığı bir kenara bırakıp bu efsane adamın insani taraflarını izleyin! Ve bu izlediğiniz "kimilerince tü kaka edilen" yönlerden kendinize dersler çıkarın! Bu film Atatürk'ü aciz, kimsesiz, yoksun ve düşkün anlatmamaktadır! Açıp gözlerinizi bir kez daha izleyin! Bu adamın en büyük korkularından en dipsiz zaaflarından nasıl güç aldığını nasıl bir efsane yarattığını izleyin! Atatürk'ü anlamak için şu at gözlüklerinizi, şu ortaçağdan kalma dogmalarınızı atın artık bir tarafa!

    Unutmayın aptallık en büyük günahtır!
    5 ...
  27. 101.
  28. filme "mustafa" denmesi ile gayet sağlam bir adım atılmıştır, keza "adam" diyemediğine ve bir çok über sıfat eklemeden zikredemediğin biri hakkında hem samimi olması açısından hemde bazı duvarları/tabuları yıkması açısından tam yerinde bir filmdir.

    izlemediğimden dolayı filmin içeriğine dair yorum yapamam ancak can dündar'ın ntv'de film üzerine yapılan sohbette aslında mustafa kemal'i samimi olarak sevdiği ve saydığı ancak bunun bazı "atam atam sen kalk da ben yatam"cılar cıvıklığında olmadığını, daha çok türkiye'nin geneli gibi tadında ve kararında olduğunu gördükten sonra belgesel filmi izlemek şahsım adına farz olmuştur.
    2 ...
  29. 100.
  30. hakkında bu kadar çok entry girilince bugün herkesin gnctrkcll kampanyasından faydalanarak izlemeye gittiğini sandığım belgesel. yoksa öyle mi ?**
    0 ...
  31. 99.
  32. şimdiden forward maillere konu olmuş belgesel film. eleştirilerin ve komplo teorilerinin bini bir para. aşağıya ekleyeceğim yazı benim görüşlerim değildir.* açıkçası bu iddialar doğan grubu ya da filmin gişe yapmasını engellemek isteyen çevreler tarafından da ortaya atılmış olabilir fakat can dündar'ın geçmişini ve ilişkilerini düşünürsek doğruluk payı da olabilir;

    ''LÜTFEN ÖZELLiKLE ÇOCUKLARINIZI BU FiLME GÖTÜRMEYiN...
    SiZDE GiTMEYiN , BU HAiNLERE PARA KAZANDIRMAYIN ..REKLAMINI YAPMAYIN ....

    Değerli Dostlar ,
    Saat şu anda gecenin üçü ve bir an evvel yazmak için klavye başına oturdum...
    Az önce Mustafa fiminin özel bir gösteriminden geldim Biliyorum yarın bir çoğunuz bu filme gitmek isteyecek.
    Eğer Mustafa filmi Atatürk'ü anlatıyorsa , primatların yaşam belgeseli de can dündar denen *sansür* hikayesini anlatıyordur.
    Film en TRT nin en kötü belgesellerinden bile kötü.
    içerik yok ..
    Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatmıyor...
    Filmden bazı dikkat çeken noktaları anlatmaya çalışaym..
    - Atatürk karga kovalamış .
    - Manastır daki okulunda Atatürk'ü canladıran şahıs efemine bir tipleme çiziyordu...
    - Atatürk'ün ilk dönemlerinin referansı madam Corinne yazdığı mektuplar teşkil ediyor...
    O kadar ki cepheden bile o kadına yazdığı mektuptan bahsediliyor , söz de özel duygularını açığa vuruyorlar..
    - Atatürk karanlıkta uyuyamazdı , herhalde korkuyordu..
    - Atatürk annesinin ikinci evliliğinden rahatsızdı o yüzden ondan kaçtı...
    - Atatürk'ün arkasında uzun boylu adamların olduğu fotoğraf gösterildikten sonra , bir fransız gazetesinde ne kadar kısa olduğu vurgulanıyor...
    - Atatürk kürtlere özerklik vermeyi tahhüt etmiş ve kürtlerle aykırı düşmenin ne kadar tehlikeli olduğunu belirtmiş...
    - Atatürk en yakınlarını ipe gönderecek kadar acımasız bir diktatördür diyor...
    - Atatürk ilk meclisi kurab dua hutbelerle açtığı halde , son bölümde dinsiz olduğu vurgulanıyor (ara yerlerde de beyinlere nakşedilmiş...)
    - Atatürk Pera da istanbul da caf caflı bir hayatın özelmi ile yanıp tutuşurken , parasızlığı nedeni ile haline ağlamış...
    - Atatürk sürekli ağlarmış...(bir çok olay anlatımında hep vurgulandı )
    - Atatürk (bir fransız yazarın ağzından anlatılmış ) duygsual sorunları olan bir adamdı ...
    - Atatürk son günlerini çevresinde hiç seveni kalmadığı halde geçirmiş...
    - Atatürk yine son ( 3-5 sene ) dönemlerini işsiz güçsüz can sıkıntısında balolar davetler içki masalarında geçrimiş...
    - Atatürk zevki sefayı seven adammış , ama yine de memleket kurtarmış....
    - Son sahnelerde adeta ocak başında çalıgıcıya kadeh kaldıran içki düşkünü bir adamın mizanseni yaratılmış...

    Şu anda aklıma gelmeyen daha niceleri...

    LÜTFEN ÖZELLiKLE ÇOCUKLARINIZI BU FiLME GÖTÜRMEYiN...

    SiZDE GiTMEYiN , SOROS *sansür* CAN DÜNDAR VE NTV'YE PARA KAZANDIRMAYIN ...REKLAMINI YAPMAYIN .... BEN FiLME PARA VERMEDiM ..
    EĞER ÇOK MERAK EDiYORSANIZ BiRAZ BEKLEYiN iNTERNETTE BEDAVA iZLERSiNiZ

    Saygılarımla ,''
    1 ...
  33. 98.
  34. aydın doğan'ın yayın grubu tarafından karalama kampanyası yapılan turkcell'in o kadar da haksız olmadığını gördüğümüz filmdir.

    atatürk elbette herkes gibi bir insandı. müthiş vizyonu olan, türkiye'ye verilmiş bir armağandı... ona borçlu olduğumuz şeyler sonsuz...
    amma velakin bu kadar sevgiyle, saygıyla içimizde büyüttüğümüz birini alkolik olarak göstermenin ne anlamı vardı.

    bu belgesel de belki objektif olarak insan yönü gösterilmek istendi ama olmamış işte. olamamış...

    ama yine de herkes izlemeli. gidip testere'yi izlemektense atanızı izleyin derim.
    ama körü körüne de herşeye inanmamakta fayda var.
    3 ...
  35. 97.
  36. milli eğitim bakanlığı'nın "milli sosyoloji" gibi saçmalıklardan sonra "milli sanat"ın da taraftarları olduğunu öğrendiğimiz film.

    atatürk'ü ne olduğundan yüce gösterebilecek, ne de alçaltabilecek bir film var önümüzde.

    bir "film". tarzını, anlattıklarını beğenirsin ya da beğenmezsin, orası ayrı ama bir "sanat" eseri bu. bilmiyorum kimileri sanatı "yüceler yücesi kutsal devlet"in çıkarlarına hizmet eden bir araç olarak mı görüyor ama kim ne derse desin tarihin her döneminde ve her yerde kendini kanıtlayabilen her "gerçek sanat eseri", eser sahibinin özgür ve özgün yorumuyla ortaya çıkageldi.

    ırkçı kurtçuklara göre, atatürk filminin müziklerini nasıl bir yabancı yaparmış, atatürk hep yabancıların karşısına dikilmişmiş falan filan. "milli sanat" eserimiz (!) kırpıla sansürlene kuşa çevrilmiş kurtuluş gibi belgesel desen belgesel değil, film desen film değil görüntü kayıtlarıdır bunların hakkı tabi.

    "müziği beğenmedim, şahsi beğenime hitap etmiyor" desinler, teknik yönden eleştirsinler biz de "eyvallah, haklı olabilirsin" deyip geçelim. acı olan durum, yabancılarla askeri ve politik alanda mücadele etti diye atatürk'e de kendi ırkçı zihniyetlerini mal etmeleri. bu kurtçuklara göre "yüce türk kanı"na (!) sahip olmayan bir sanatçı atatürk gibi gökten inmiş bir ulu türk'ü anlamaya ya da sanatıyla yorumlamaya bile cüret edememeli. "goran bregoviç de kimmiş, o da sanatçı mı? dedesi dedeme köprüden geçerken küfretmiş bi kere" der atarlar dünyanın kabul ettiği bir müzisyeni bile. halbuki müzikleri şöyle ismail türüt ayarında süper türkler falan yapsaydı, senaryoyu da en etikten habersiz vakanüvislerimiz yazsaydı ne güzel güle oynaya, horon tepe tepe izlerdik, değil mi?
    1 ...
  37. 96.
  38. atatürk ün insan değil tanrı olduğunu sananların pek beğenmedikleri belgeseldir.
    10 ...
  39. 95.
  40. bu filmde bir bug bir de bok var.

    (bkz: filmi hata bulmak için seyreden insan)

    **mustafa kemal'in annesi zübeyde hanım vefat ediyor. şatafatlı bir mezar yapılıyor ama mustafa kemal bunu istemeyip bir mezar taşına sade bir şekilde "atatürk'ün annesi zübeyde burada yatıyor" yazdırıyor. oysaki kendisine henüz atatürk soyadı verilmemişken!

    **bok yeme ise şu şekilde: sakarya meydan savaşındaki bildiğin "hilal taktiği", kartaca kralı hanibal'in romalıları yendiği taktik şeklinde lanse ediliyor. ne hanibali ne roması ya! malazgir'te mohaç'ta haçova'da kullanılan hilal taktiği desene can!
    9 ...
  41. 94.
  42. bugün seyrettim ben de. yetersiz. Aslında filmde verilen bilgilerin hepsi de doğru olmasına rağmen Atatürk hakkında fazla bilgi sahibi olmayan insanlar için, yanlış düşüncelere yönlendirebilecek unsurlara sahip. Bazı çok önemli olayları es geçip, bazı olayları ise bunaltacak kadar detaylı işlemişler. Bu bakımdan da biraz denge konusu iyi kurulamamış. Sanki 29 ekim e yetiştirmek için acele edilmiş gibi geldi. Bir de biraz amacından sapmışa benziyor. Ben Atatürk ün düşüncelerini daha yoğun işlemelerini bekliyordum açıkçası, beklentilerim boşa çıktı.
    Zaten fragmanını ilk seyrettiğimde Sarı Zeybek 2 yi hazırlıyorlar zannetmiştim.*
    1 ...
  43. 93.
  44. müziklerinde goran bregovic imzası taşıyan filmdir. can dündar' ın filmin müziklerinin bir yugoslav tarafından yapılması ile ilgili yorumu "atatürk' ü bizim kadar tanımayan bir müzisyenin duygularını katması daha doğal olur diye düşündüm." olmuştur. ne acıdır ki yabancılaşmaya karşı dimdik ayakta duran o büyük insanın filminde, onu bizler kadar iyi tanımayan yabancı sanatçıların duygulara getirdiği müzikal yorum, türk sanatçılarımızın (ki atanın türk sanat müziğine verdiği önem ve arşivi her türlü kaynaktan bulunabilir) önüne geçmiştir.

    değerli yönetmencik, sorarım sana; filmin duygusuna eşlik eden, olmazsa olmaz müziklerini, seninde söylemiş olduğun gibi atamızı bizler kadar iyi tanımayan hatta zamanında soyları atamıza küfür eden bir yabancıyamı teslim etmek, yoksa onun adına nice besteler yapmış ve yapacak, çocukluğundan beri onun izinden ilerlemeyi hayat yolu bilmiş, onun kahramanlık öyküleriyle büyümüş milletimizin sanatçılarınamı emanet etmek?

    atam ayakta olsa hepinizin yüzüne tükürürdü bunu bilesiniz.
    3 ...
  45. 92.
  46. büyük rezillik, büyük fiyaskodur.

    bu kadar ulu bir devlett adamı ancak bu kadar kötü anlatılabilirdi.
    30 sene sonra bu filmi izleyen bi çocuğun ben atatürk hakkında ilk düşüncelerinin nasıl olacağı konusunda çok endişeliyim.

    filmin siyasi, tarihsel hiçbir niteliğiyle alıp veremediğim yok.
    ama atatürk'ü böyle anlatmak rezillikten başka bir şey değil.

    hatta film hakkında derin şüphelerim var.

    can dündar'dan da hicap duydum.
    4 ...
  47. 91.
  48. Atatürk'ün son yarısında alkolik, yalnız, uyumsuz, sevimsiz ve çevresinin nefret ettiği bir kişiymiş gibi gösterildiği, son derece kötü bir film.

    Yapım olarak recep ivedik'in bile senaryosu ve filmdeki olay akışı daha iyiydi. Ama işin kötü tarafı çarpık ve çok karamsar bir atatürk tablosuyla yalnış ve abartılı bilgilerin önümüze serilmesi oldu.

    Filmle ilgili tek samimi olabilecek şey

    (bkz: beni hatırlayınız)
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük