kesinlikle izlenmesi gereken bir film. her ne kadar bazılarının korkup destek vermekten çekinmesiyle bir kesimin dikkatini göz ardı edip başka bir kesimin dikkatlerini üzerine çekse de. izlenmeli her şey yerli yerinde işte. saçma sapan bir kurgu değil, hepimize okutulan anlatılan şeyler. daha objektif, belki de kirletilmemiş.
kendimce tanımlarsam deneysel bir belgesel. deney ise bizlerin ne kadar ilgili olduğu...
akp'li bakanların "mutlaka görülmesi gereken bir film" demeleriyle kıl kapmıştım zaten. gittim. sonuç: "bu bir film değil, belgesel de değil, sadece bir powerpoint slaytı"
esas konuya gelirsem, turkcell'e bıdı bıdı yapmıştım neden sponsor olmadı diye. sanırsam kemalistleri kaybetmek istemedi.
mustafa kemal atatürk 2 saatte ne kadar anlatılabilirse o kadar anlatan bir belgesel. izlerken bile yorulmamak, duygulanmamak elde değil.
sinemadan çıkınca etkisinden kurtulamayıp, etrafa daha farklı gözlerle bakmaya başlıyorsun. sonra aklına daha çükünün yerini bile bulamadan burada at koşturanlar, götünde sıcak minderle atatürk'e tabu diyenler geliyor. iğreniyorsun, yazacak bir şey bulamıyorsun.
neticesinde bu vatanın ne kadar zor şartlar altında kurulduğunu en iyi anlatan belgesel. yakacak mum bile bulunamadığı günlerden bu günlere.
atatürk'ün kendi söylediği lafların bile eleştiri noktası olarak yöneltildiği belgesel. "yok efendim atatürk şöyle demişmiş can dündar'a göre" diye eleştiriyorlar belgeseli. ama demiş gerçekten de dediği iddia edilen şeyleri ("ben cahil halkı kendi seviyeme çıkartırım" lafı misal).
atatürk'ü bilmeyen atatürkçüleri afişe etmeye yaradı şimdiden. du bakalım daha çok şenlik göreceğiz.
öncelikle belirteyim ki söylemek istediklerim çok fazla ama hepsini bir araya getiremiyor ve çok devrik cümleler çıkarabiliyorum,bu yüzden elimden gelenin en iyisini yazmaya çalışacağım.bu film kesinlikle bir başyapıttır.filmi kötü yönde eleştiren insanları anlamakta güçlük çekiyorum, sinirleniyorum.sanırım insanların beğenmesi için illa ki sonunda deli gibi ağlanması falan gerekiyor.can dündar ı ayakta alkışlamanın ve filme verilen desteğin sonsuz olması gerektiğine inanıyorum.sinemadan çıktığınız an çevrenize çok boş gözlerle bakacaksınız bunu söyleyebilirim.hele ki beni hatırlayınız yazısını görmek gözlerinizi kapatıp, "ben eğer gerçek bir türk evladıysam, senin gibi bir insanı asla unutamam atam!" demenize ve gözlerinizi açtığınızda oradan yaşlar akmasına sebebiyet veriyor.uluönderimizi böyle güzel bir şekilde anlatan bu belgeseli lütfen izleyiniz çünkü can dündar daha iyisini yapana kadar en iyisi bu.
bu ülkeyi soyan, topraklarını nasıl kazanıldığını düşünmeden başka ülkelere satan insanların allah belasını versin.inşallah gün gelir, damarlarımızda mevcut olan asil kanı kullanır ve hem kendimiz hem geleceğimiz için bu güzel ülkeyi hakettiği ve atamızın zamanında sağladığı refaha biz türk gençleri yeniden ulaştırırız.
tanım : rusların ankara belgeselinin can dündar versiyonu. doğru olduğu için değil, sadece bilinen atatürk'ten farklı yanlarını kendi bakışıyla gösterdiği için doğru kabul edilen bir belgesel.
can dündarın kendi bakış açısıyla anlattığı, benim atatürküm dediği belgeseldir.
yeni yetme gençliğin mustafa kemal hakkında bilmedikleri konulardan bazılarına değinmesi açısından faydalı bulduğumu söyleyebileceğim bir belgesel olmuştur. fakat; damga vuracak yok efenim iz bırakacak türden bir belgesel olduğunu söyleyemeyiz. bu demek değildir ki gitmeyin, izlemeyin.. her yeni yetmenin gidip görmesi gereken bir belgeseldir.
faydalı bulduğum konular :
- pek bilinmeyen atatürk'ün izmit'te gazetecilerle yaptığı ve gizli kalmasını istediği röportaja ucundan azcık değinmesi, içeriğinin başlıklarından söz etmesi.
- atatürk'ün din ve laiklik ile ilgili görüşlerini kendi yazdığı el yazmalarıyla yansıtması.
- lenin ile atatürk arasındaki bağdan, ucundan acık göstererek bahsetmesi..
eksik bulduğum konular:
- izmit görüşmelerinin ayrıntılarına girmemesi ve belki girememesi.
- ölümüne kadar geçen zamanlarda gerçekleştirilen isyanlar hakkında yeterli bilgi vermemesi,atatürk'ün bu isyanlar hakkındaki görüşlerini es geçmesi, sadece şeyh sait isyanından, onu da çok yüzeysel geçerek belirtmesi.
- genel anlamda son zamanlarını yalnız bir alkolik olarak geçirmiş gibi algılanabilecek görüntü ve anlatımlara yer vermesi.
atatürk'ün terk ettiği ismidir. çocuk yaştayken "kemâl" ismini seçmiştir. mustafa ismindeki öğretmeninin kendisine kemâl ismini vermesi, işin bizim bilip inanmamız gereken yönüdür.
atatürk o kudrettedir ki kendisinden başka hiçbir beşer ona doğrudan bir tesirde bulunamaz. mustafa ismini reddettiği veya kemal ismini seçtiği gibi; mustafa kemal olarak nâm saldığı hâlde nüfus cüzdanına ismini kemal atatürk olarak yazdırmış ve kendisine bu şekilde bir imza seçmiştir.
atatürk üzerinden para kazanmanın bir başka yolu. takvim, poster, rozet satıp para kazananlara alışmıştık. beyaz perde başka bir araç oldu. eğer eğitiminizi doğru düzgün aldıysanız veya az da olsa araştırma merakınız varsa zaten bildiklerimizi anlatıyor bize.(zaten o eğitimi alamadıysanız 9 ytl verip sinemaya gitmezsinizde. ilköğretim bilgileri bunlar.) belgeselden çıktıktan sonra aklıma madem atatürk'ü bu kadar çok seviyor neden bedava gösterim yapılmıyor? maliyeti çıkarması lazım denecek ama en azından ilköğretim çağındakilere bedava gösterim yapılabilir.
Atatürk'ün son yarısında alkolik, yalnız, uyumsuz, sevimsiz ve çevresinin nefret ettiği bir kişiymiş gibi gösterildiği, son derece kötü bir film.
Yapım olarak recep ivedik'in bile senaryosu ve filmdeki olay akışı daha iyiydi. Ama işin kötü tarafı çarpık ve çok karamsar bir atatürk tablosuyla yalnış ve abartılı bilgilerin önümüze serilmesi oldu.
bu kadar ulu bir devlett adamı ancak bu kadar kötü anlatılabilirdi.
30 sene sonra bu filmi izleyen bi çocuğun ben atatürk hakkında ilk düşüncelerinin nasıl olacağı konusunda çok endişeliyim.
filmin siyasi, tarihsel hiçbir niteliğiyle alıp veremediğim yok.
ama atatürk'ü böyle anlatmak rezillikten başka bir şey değil.
müziklerinde goran bregovic imzası taşıyan filmdir. can dündar' ın filmin müziklerinin bir yugoslav tarafından yapılması ile ilgili yorumu "atatürk' ü bizim kadar tanımayan bir müzisyenin duygularını katması daha doğal olur diye düşündüm." olmuştur. ne acıdır ki yabancılaşmaya karşı dimdik ayakta duran o büyük insanın filminde, onu bizler kadar iyi tanımayan yabancı sanatçıların duygulara getirdiği müzikal yorum, türk sanatçılarımızın (ki atanın türk sanat müziğine verdiği önem ve arşivi her türlü kaynaktan bulunabilir) önüne geçmiştir.
değerli yönetmencik, sorarım sana; filmin duygusuna eşlik eden, olmazsa olmaz müziklerini, seninde söylemiş olduğun gibi atamızı bizler kadar iyi tanımayan hatta zamanında soyları atamıza küfür eden bir yabancıyamı teslim etmek, yoksa onun adına nice besteler yapmış ve yapacak, çocukluğundan beri onun izinden ilerlemeyi hayat yolu bilmiş, onun kahramanlık öyküleriyle büyümüş milletimizin sanatçılarınamı emanet etmek?
atam ayakta olsa hepinizin yüzüne tükürürdü bunu bilesiniz.
bugün seyrettim ben de. yetersiz. Aslında filmde verilen bilgilerin hepsi de doğru olmasına rağmen Atatürk hakkında fazla bilgi sahibi olmayan insanlar için, yanlış düşüncelere yönlendirebilecek unsurlara sahip. Bazı çok önemli olayları es geçip, bazı olayları ise bunaltacak kadar detaylı işlemişler. Bu bakımdan da biraz denge konusu iyi kurulamamış. Sanki 29 ekim e yetiştirmek için acele edilmiş gibi geldi. Bir de biraz amacından sapmışa benziyor. Ben Atatürk ün düşüncelerini daha yoğun işlemelerini bekliyordum açıkçası, beklentilerim boşa çıktı.
Zaten fragmanını ilk seyrettiğimde Sarı Zeybek 2 yi hazırlıyorlar zannetmiştim.*
**mustafa kemal'in annesi zübeyde hanım vefat ediyor. şatafatlı bir mezar yapılıyor ama mustafa kemal bunu istemeyip bir mezar taşına sade bir şekilde "atatürk'ün annesi zübeyde burada yatıyor" yazdırıyor. oysaki kendisine henüz atatürk soyadı verilmemişken!
**bok yeme ise şu şekilde: sakarya meydan savaşındaki bildiğin "hilal taktiği", kartaca kralı hanibal'in romalıları yendiği taktik şeklinde lanse ediliyor. ne hanibali ne roması ya! malazgir'te mohaç'ta haçova'da kullanılan hilal taktiği desene can!
milli eğitim bakanlığı'nın "milli sosyoloji" gibi saçmalıklardan sonra "milli sanat"ın da taraftarları olduğunu öğrendiğimiz film.
atatürk'ü ne olduğundan yüce gösterebilecek, ne de alçaltabilecek bir film var önümüzde.
bir "film". tarzını, anlattıklarını beğenirsin ya da beğenmezsin, orası ayrı ama bir "sanat" eseri bu. bilmiyorum kimileri sanatı "yüceler yücesi kutsal devlet"in çıkarlarına hizmet eden bir araç olarak mı görüyor ama kim ne derse desin tarihin her döneminde ve her yerde kendini kanıtlayabilen her "gerçek sanat eseri", eser sahibinin özgür ve özgün yorumuyla ortaya çıkageldi.
ırkçı kurtçuklara göre, atatürk filminin müziklerini nasıl bir yabancı yaparmış, atatürk hep yabancıların karşısına dikilmişmiş falan filan. "milli sanat" eserimiz (!) kırpıla sansürlene kuşa çevrilmiş kurtuluş gibi belgesel desen belgesel değil, film desen film değil görüntü kayıtlarıdır bunların hakkı tabi.
"müziği beğenmedim, şahsi beğenime hitap etmiyor" desinler, teknik yönden eleştirsinler biz de "eyvallah, haklı olabilirsin" deyip geçelim. acı olan durum, yabancılarla askeri ve politik alanda mücadele etti diye atatürk'e de kendi ırkçı zihniyetlerini mal etmeleri. bu kurtçuklara göre "yüce türk kanı"na (!) sahip olmayan bir sanatçı atatürk gibi gökten inmiş bir ulu türk'ü anlamaya ya da sanatıyla yorumlamaya bile cüret edememeli. "goran bregoviç de kimmiş, o da sanatçı mı? dedesi dedeme köprüden geçerken küfretmiş bi kere" der atarlar dünyanın kabul ettiği bir müzisyeni bile. halbuki müzikleri şöyle ismail türüt ayarında süper türkler falan yapsaydı, senaryoyu da en etikten habersiz vakanüvislerimiz yazsaydı ne güzel güle oynaya, horon tepe tepe izlerdik, değil mi?
aydın doğan'ın yayın grubu tarafından karalama kampanyası yapılan turkcell'in o kadar da haksız olmadığını gördüğümüz filmdir.
atatürk elbette herkes gibi bir insandı. müthiş vizyonu olan, türkiye'ye verilmiş bir armağandı... ona borçlu olduğumuz şeyler sonsuz...
amma velakin bu kadar sevgiyle, saygıyla içimizde büyüttüğümüz birini alkolik olarak göstermenin ne anlamı vardı.
bu belgesel de belki objektif olarak insan yönü gösterilmek istendi ama olmamış işte. olamamış...
ama yine de herkes izlemeli. gidip testere'yi izlemektense atanızı izleyin derim.
ama körü körüne de herşeye inanmamakta fayda var.
şimdiden forward maillere konu olmuş belgesel film. eleştirilerin ve komplo teorilerinin bini bir para. aşağıya ekleyeceğim yazı benim görüşlerim değildir.* açıkçası bu iddialar doğan grubu ya da filmin gişe yapmasını engellemek isteyen çevreler tarafından da ortaya atılmış olabilir fakat can dündar'ın geçmişini ve ilişkilerini düşünürsek doğruluk payı da olabilir;
''LÜTFEN ÖZELLiKLE ÇOCUKLARINIZI BU FiLME GÖTÜRMEYiN...
SiZDE GiTMEYiN , BU HAiNLERE PARA KAZANDIRMAYIN ..REKLAMINI YAPMAYIN ....
Değerli Dostlar ,
Saat şu anda gecenin üçü ve bir an evvel yazmak için klavye başına oturdum...
Az önce Mustafa fiminin özel bir gösteriminden geldim Biliyorum yarın bir çoğunuz bu filme gitmek isteyecek.
Eğer Mustafa filmi Atatürk'ü anlatıyorsa , primatların yaşam belgeseli de can dündar denen *sansür* hikayesini anlatıyordur.
Film en TRT nin en kötü belgesellerinden bile kötü.
içerik yok ..
Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatmıyor...
Filmden bazı dikkat çeken noktaları anlatmaya çalışaym..
- Atatürk karga kovalamış .
- Manastır daki okulunda Atatürk'ü canladıran şahıs efemine bir tipleme çiziyordu...
- Atatürk'ün ilk dönemlerinin referansı madam Corinne yazdığı mektuplar teşkil ediyor...
O kadar ki cepheden bile o kadına yazdığı mektuptan bahsediliyor , söz de özel duygularını açığa vuruyorlar..
- Atatürk karanlıkta uyuyamazdı , herhalde korkuyordu..
- Atatürk annesinin ikinci evliliğinden rahatsızdı o yüzden ondan kaçtı...
- Atatürk'ün arkasında uzun boylu adamların olduğu fotoğraf gösterildikten sonra , bir fransız gazetesinde ne kadar kısa olduğu vurgulanıyor...
- Atatürk kürtlere özerklik vermeyi tahhüt etmiş ve kürtlerle aykırı düşmenin ne kadar tehlikeli olduğunu belirtmiş...
- Atatürk en yakınlarını ipe gönderecek kadar acımasız bir diktatördür diyor...
- Atatürk ilk meclisi kurab dua hutbelerle açtığı halde , son bölümde dinsiz olduğu vurgulanıyor (ara yerlerde de beyinlere nakşedilmiş...)
- Atatürk Pera da istanbul da caf caflı bir hayatın özelmi ile yanıp tutuşurken , parasızlığı nedeni ile haline ağlamış...
- Atatürk sürekli ağlarmış...(bir çok olay anlatımında hep vurgulandı )
- Atatürk (bir fransız yazarın ağzından anlatılmış ) duygsual sorunları olan bir adamdı ...
- Atatürk son günlerini çevresinde hiç seveni kalmadığı halde geçirmiş...
- Atatürk yine son ( 3-5 sene ) dönemlerini işsiz güçsüz can sıkıntısında balolar davetler içki masalarında geçrimiş...
- Atatürk zevki sefayı seven adammış , ama yine de memleket kurtarmış....
- Son sahnelerde adeta ocak başında çalıgıcıya kadeh kaldıran içki düşkünü bir adamın mizanseni yaratılmış...
Şu anda aklıma gelmeyen daha niceleri...
LÜTFEN ÖZELLiKLE ÇOCUKLARINIZI BU FiLME GÖTÜRMEYiN...
SiZDE GiTMEYiN , SOROS *sansür* CAN DÜNDAR VE NTV'YE PARA KAZANDIRMAYIN ...REKLAMINI YAPMAYIN .... BEN FiLME PARA VERMEDiM ..
EĞER ÇOK MERAK EDiYORSANIZ BiRAZ BEKLEYiN iNTERNETTE BEDAVA iZLERSiNiZ