suphi yoldaşı ve şükerasının gemi batması sonucu öldüğünü sanan stalin daşşağının bilmecesidir. sayın komrad, suphi yoldaşın boğularak değil boğazlanarak, atatürk'ün değil kuvvetli ihtimal envar paşa'nın emri ile fedaisi yahya kaptan -kimi yerlerde kahya- adındaki birinin adamları tarafından öldürüldü. ha atatürk tarafından öldürülseydi de bizim için sorun olmazdı. topuna para mı veriyoruz kodumun komilerinin. *
başlığı açan arkadaşın nicki yoldas stalin. atatürk gerekeni yapmıştır eğer cemaatçileri hapse atıp ve tarikatları yasaklayıp komünistleri korusaydı ona komünist derlerdi ve asmaya kadar götürürlerdi. o gerekeni yaptı. devrimlerde bedel ödemek kaçınılmazdır. che bile doktor olmasına rağmen devrimi gerçekleştirirken bir sürü insan öldürdü. eğer bunu anlayamıyosan nickine de rusya devriminde 20 milyon insanı katleden stalinin adını yazmayacaksın.
hep derim "bu ülkede akp-chp, komünist-milliyetçi, sağ-sol, laik-şeriat kıl tüy hepsi aynı. komik olan da haini ile kahramanı arasında olan ince çizgi ise günümüzde kalmadı" diye...
bu tarihi olaylara bakıp ahkam kesenlerden bazıları aptalca konuşuyor.
bakış açısı - yaklaşım olarak dün mustafa suphi diye ortaya çıkıp tartışmaları yapanlar bugün fetullah gülen için de aynı tartışmaları yapıyor.
dün mustafa suphi'yi öldüren yahya kahya için ortaya çıkıp tartışma yapanlar bugün sedat peker için de aynı tartışmaları yapıyor...
aynı bakış açısı, aynı zeka, aynı mental yapı.
aptallık insanların genetik zafiyetidir.
sonuç olarak konu merhum cb turgut özal'ın ölmesiyle oğlu ahmet özal'ın"benim babamı zehirlediler" diye ikide bir ortaya çıkması, saçmalamasına dönüyor.
biliyorsunuz, rahmetli turgut özal kalp krizinden ölmüştü.
ahmet özal ilk önce "Babamı Sovyetler Birliği öldürdü" sonra "Babama suikast girişiminin arkasında Ergenekon var" ondan sonra "Babamı derin devlet öldürdü" ve en son da "babamı fetö öldürdü" dedi.
rahmetli özal'a mezarında bile rahat verilmedi. mezarı açıldı, inceleme yapıldı.
“Babamı zehirlediler. Ölümü sonrasında saçından aldığımız örnekleri gizlice Avrupa'ya gönderdik. Orada tahliller yapılıyor ve sonuç yakında açıklanacak. Zehirlenerek öldürüldüğü kesindir…” dediler.
tüm bu söylemler açıklamalar sonunda ortaya zehirlenme veya suikast ile ilgili bir sonuç bir delil çıkmadı.
Bu saçmalığa delil olarak hastane kapısından fotoğraf koydu. Babam dediği kişi, Anadolu Ajansı muhabiri çıktı.
tipik siyasal islamcı davranışını biliyorsunuz; kendisi dahil olsun-olmasın, doğal akışında olsa bile her ölüm trajediden bir gündem, çıkar, popülarite, mağduriyet, çıkar sağlamak için propaganda yapar.
bu mustafa suphi olayı da böyle.
uzun uzun basın yayında paylaşılan belge, ifadelere bakınız vermeye gerek yok.