askeri yeteneği ve güçlü siyasi kimliği bir yana, dünya' nın gelmiş geçmiş en zeki insanları arasında ismi hep ilk sıralarda geçer. nutuk başta olmak üzere o' nun hayatı ile ilgili kaynakları okuduğunuzda bu gerçeğe bir kez daha şahit olursunuz. ne mutludur ki, böyle bir dehayı bu millet yetiştirmiştir.
mustafa kemal hayatı boyunca yaklaşık 4000 kitap okumuş. gündüzleri cephe de zaferler kazanırken geceleri kandil ışığında sabahlara kadar okumuş. bakın Atatürk ün Uşağı CEMAL GRANDA ne güzel anlatmış büyük önderin okuma aşkını
Bir gün Atatürk, tarihle ilgili bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt sorunu dururken devlet başkanının kendini kitaba vermesi Vasıf Çınar ın biraz canını sıkmış olacak ki Atatürk e şöyle dediğini duydum
- Paşam,tarihle uğraşıp kafanı yorma. 19 Mayısta kitap okuyarak mı Samsun a çıktın?
Atatürk, Vasıf Çınar ın bu içten yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi
- Ben çocukken fakirdim.iki kuruş elime geçince bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım...
"iki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... ikinci Mustafa Kemal, onu 'ben' kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!"
dağ başını efkâr almış
gümüş dere durmaz ağlar
gözyaşından kana kesmiş gözlerim
ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
ağlar ağlar cihan ağlar
mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
altmış üç ilimiz altmış üç yetim
yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
her geçen seni bizden parça parça götürür
mustafa'm mustafa kemal'im
diz dövdüm
gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna
sakarya'nın suları nâmın söyleşir
hemşehrim sakarya öksüz sakarya
ankara'dan uçan kuşlar
kemal'im der günler günü çağrışır
kahrolur bulutlara karışır
gök bulut yaşmak bulut
uca dağlar dev boyunlu morca dağlar
divan durmuş bekleşir
mustafa'm mustafa kemal'im
nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin
çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin
sol yüzünde güneş südü sıcaklık
ellerinden öperim mustafa kemal
senin dalın yaprağın biz senin fidanların
biz bunları yapmadık
sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal
elsiz ayaksız bir yeşil yılan
yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal
hani bir vakitler kubilay'ı kestiler
çün buyurdun kesenleri astılar
sen uyudun asılanlar dirildi
mustafa'm mustafa kemal'im
karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor
dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor
bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru
yattığı nur olsun mustafa kemal ben ölümden korkmam diyor
korkmam dilleri toz oldu, toprak oldu , değirmen döndü dolandı yıllar oldu
bir kusur işledik bağışlar mı kim bilir?
o bize öğretmedi kazan kaldırmasını
günahı vebali öğretenin boynuna
erdirip oldurana ana avrat sövmesini
yüreğim kırıldı kanım kurudu
var git karadeniz var git başımdan
mızıka çalındı düğün mü sandın
bir yol koyup gideni gelir mi sandın
mustafa'm mustafa kemal'im
ankara'nın taşına bak
tut ki baktım
uzar gider efkarım
çağır ağlar ,çimen ağlar, ben ağlarım
gözlerimin yaşına bak
ankara kalesinde yasak tepe de bir akça şahan gezer dolanır
yaşın yaşın mezarını aranır
şu dünya'nın işine bak
mustafa'm mustafa kemal'im