inkilap tarihinin önde gelen otoritelerinden Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal, 8 kasım 1974'te trt tv'unda yaptığı konuşmada, o zamana dek yaptığı çalışmaların duygusal planda kaldığını, haddizatında 1950'lere kadar atatürk konusunda objektif olunamadığını itiraf etmiştir. karal'ın bu konuşmasından birkaç başlık şöyledir:
Atatürk üzerine çalışmalarım olmuştur. Fakat bu çalışmalar beni tatmin etmiş değildir. çalışmalarımın çoğu duygusal planda kalmıştır... büyük olmamakla beraber etüd denebilecek risaleler, yani broşürler de yayınladım. fakat "oeuvre" (yapıt) denebilecek bir atatürk kitabı henüz yazmış değilim. binaenaleyh görüyorsunuz ki bu kaynaklar tamamen dağınık, bir kısmı okuyucuya, araştırıcıya kapalı kaldığı için atatürk hakkında esaslı bir tetkik mümkün değil. atatürk için araştırma mümkün olmayınca gayet tabii inkilabın dahi, yahut da devrimimizin dahi bir çok kısmı sisli kalmaktadır... 1950'den önce atatürk üzerine araştırma yapmak, objektif yazı yazmak çok güçtü. Atatürk konusunda da kendimin objektif olduğuna kani değilim. çünkü ben atatürkçüyüm dediğim andan itibaren bu objektivite başkaları için söz konusu değildir.
yani yakın tarihimiz ile ilgili hiçbir şey bilmiyoruz aslında. sis perdesi yıl 2012 olmuşken hala kalkmıyor. hala atatürk konusunda kaynaklar açılmış değil. örneğin atatürk'ün vahdettin konusunda ki fikirlerini de herkes bilmez. onunla ilgili de şöyle bir bölüm sunayım size.
--spoiler--
1920 nisan'ında vahdettin kendi ağzıyla ben ingilizlere çalışıyorum, kurtuluş murtuluş umrumda değil, işbirlikçinin tekiyim dese bile inanmam, bunu ingilizlerin silah zoruyla söylettiğine hükmederim diyen, 1919'da askerlikten istifa ederken padişah ve hükümetin ne gibi baskılar altında olduğunu gayet iyi bildiğini beyan eden mustafa kemal paşa, 1 kasım 1922'de "şuursuz ve idraksiz bir hain" olarak yaftalayacaktır padişah vahdettin'i.