--spoiler--
Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların ve sâirenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanlarını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu Arap fikri, Ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammedin dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allaha kendi milli lisanında değil, Allahın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allaha ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'ân'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla ateş ve azap ile müthiş bir muamma halinde kalan dinî hırs ve siyasetlerine âlet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupa'da Allah kelimesinin îlâsı (yüceltilmesi) parolası altında Hıristiyan milletlerini idareleri altına geçirdiler, fakat onların dinlerine ve milliyetlerine ilişmeyi düşünmediler.
Ne onları ümmet yaptılar, ne onlarla birleşerek kuvvetli bir millet yaptılar. Mısır'da belirsiz bir adamı 'Halifedir' diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palas pâreyi hilâfet alâmeti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. Gâh şarka, gâh garba veya her tarafa birden saldıra saldıra Türk milletini, topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allaha mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Millî duyguyu boğan, fânî Dünya'ya kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra Âhiret'te kavuşacağını vaat ve temin eden dinî akîde ve dinî his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikati görmesine mânî olamadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara kendilerinden evvel ölenlerin Ahiret'teki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek Âhiret hayatına kavuşmak telkin eden din hissi, Dünya'nın acısı duyulan tokadıyla derhal Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı. Davetlileri Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. Türk vicdan-ı umûmîsi, derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle (açıklıkla, ferahlıkla), büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu? Türkün millî hissi, artık ocağında ateşlenmişti. Artık Türk, Cennet'i değil, eski, hakîkî büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. işte din hissinin Türk milletinde bıraktığı hatıra.
Türk milleti, millî hissi dînî hisle değil, fakat insanî hisle yan yana düşünmekten zevk alır, vicdanında millî hissin yanında insanî hissin şerefli yerini daima muhafaza etmekle müftehirdir (öğünür). Çünkü Türk milleti bilir ki bugün medeniyetin şahrahında (büyük yolunda) müstakil ve fakat kendilerine muvâzî yürüdüğü umum medenî milletlerle keşifleri mütekabil insânî ve medenî münasebet, elbette inkişafımızda devam için lazımdır. Ve yine malumdur ki Türk milleti, her medenî millet gibi mâzînin bütün devirlerinde keşifleriyle, ihtiralarıyla medeniyet âlemine hizmet etmiş insanların, milletlerin kıymetini takdir ve hatıralarını hürmetle muhafaza eder. Türk milleti, insaniyet âleminin samimi bir ailesidir.
Türk milleti en eski tarihlerde meşhur kurultaylarıyla, bu kurultaylarında devlet reislerini intihap etmeleriyle demokrasi fikrine ne kadar merbut olduklarını göstermişlerdir. Son tarih devirlerinde Türklerin teşkil ettikleri devletlerde başlarına geçen padişahlar, bu usulden ayrılarak müstebit olmuşlardır.
--spoiler--
kimseyi ilgilendirmeyendir. ateist bile olsa adam senin dinine uygun davranmana izin vermiş.
ben gerçekten şu insanlar neden bu kadar vefasız algılayamıyorum. adam batmakta olan ülkeni kurtarmış, sana belli özgürlükler vermiş, şu an onu eleştirebiliyorsan bile onun sayesinde. birileri gibi kendini eleştirenleri hapse tıkmıyor.
çocukken bana önce allah ı , sonra peygamberi , sonra atatürk ü , sonra anne babayı sevmem öğretildi ailem tarafından. siz mi yanlış öğrenmişsiniz ben mi gerçekten algılayamıyorum artık ama şuarası kesin ki sevmeseniz bile saygı duymanız gerekiyor atatürk ve kurtuluş sürecinde ona yardım eden milyonlara.
Büyük önder Atatürk' ün dini inancını sorgulamak çok saçma bir düşünce, çünkü tabiki dini inancı vardı ve müslüman idi. Orduları ile birlikte Allah Allah nidaları ile savaş'a katıldı, Onun gibi büyük bir lider ciddi, sert, ve disiplinli olması gerekti, fakat bu hayat tarzı onu dininden müslümanlığından hiç bir şey kaybettirmedi.
Hatta şöyle diyebiliriz, Atatürk' ün dinini, ve yaptığı bütün işleri sorgulayan zihniyetler hepsi bir araya gelse de bir türkiye daha kazanıp insanliga hediye etsinler bakalım bizde gorelim.
fakat bir karış toprak dahi kazanamazlar ve babasına dahi hediye etmezler, ona büyük yürek gerek.
O da onlarda yok....!!!
Mason diye biliyorum...
Atatürk'ün bir elinin ön tarafta ceketinin içinde olması da mason selamıdır aslında... Mason olduğu için mi kullanıyordu yoksa başka bir anlamımı vardı bilmiyorum...
O değilde , bunun bi önemi yokki...
peh müslümandır efendim bunu tartışmaya gerek yok adam ilerigörüşlüydü ve ayırt edebiliyordu fatihte padişahtı sonra tüm ülkeyi parça parça satanda padişahtı öngördü savaştı söke söke aldı şuan dindarların sevmemesi falan falan hep bunları kaldırdı diye. Mason falan baydınız abi yeter da.
iktidarı ele geçirene kadar dinciydi. Her türlü halife yanlısı politikaları bu yöntemle gerçekleştirdi. Sonrası malum. iktidarı ele geçirdikten sonra cumhuriyeti kurdu.
Kuran'ın Dolmabahçe Sarayında Türkçe'ye çevrilmesi sırasında Atatürk hep din adamlarının yanında bulunurdu. Kur'an tercümesi ramazan ayına denkgelmişti. Atatürk ve din adamları Teravih vaktine kadar Kur'an üzerinde çalışır daha sonra Teravihe giderlerdi. Atatürk de Teravihe giderdi ama bunu reklam amaçlı kullanmadı.
kimisine göre alevi, kimisine göre ateist, kimisine göre müslümandır kendileri, yaşar nuri öztürke göre de deistmiş mesela, bi anlayamadım neci bu adam, tek bildiğim bulgar göçmeni bir türk olduğu.
beni tamamen türk ırkından olması ve türklüğe, türkçülüğe hizmet etmesi ilgilendirir. atatürk'e atatürk demek zoruna gidip burada terbiyesizlik yapan oksijen israflarına diyecek söz bulamıyorum.
Üzerinde özgürce yaşadığımız devletimizi kuran, türk kadınlarına 600 yıllık aradan sonra hak ve özgürlüklerini iade eden, türk'e türk'üm deme hakkını veren ulu önder, kimsenin kahvehaneden arkadaşı değildir. düzgün konuşun, haddinizi bilin!
Müslüman olabilir, deist olabilir, tengrici olabilir, agnostik olabilir, ateist olabilir. Size ne, bana ne? Din diye diye yıllardır milletin beynini yediniz. normal zamanda çekilmiyorsunuz, oruçluyken hiç çekilmiyorsunuz. Bu milletin üzerine çökertmek istediğiniz o karanlığa engel olacağımızdan şüpheniz olmasın.
biz türkçüler hiçbir soydaşımızı, hele atamızı inancına göre yargılamayız, yargılanmasına da izin vermeyiz. işte o kadar!
Pek de önemli olmayandır. Kendisi asker, başöğretmen ve de siyasetçidir. istese pek tabii ki dini kullanıp da oy toplayabilirdi ama yapacak daha önemli işleri olduğunun farkındaydı.