Kelimelerin bittiği yerden başlayan, Onun için söylenebilecek bütün iyi sıfatların, övgü dolu sözlerin az geleceği, önünde saygıyla eğilmek istediğim, gözlerinden adeta ateş çıkan, yıllar sonra o cansız fotoğraflarında bile capcanlı duran, okumayı ilk öğrendiğim yıllardan beri her sabah soğuktan tir tir titreyerek ilk derse girmeden önce huzurunda gözlerim yaşara yaşara onun izinden gideceğime yemin ettiğim, onu sevmeyenlere inat kalbimizde sonsuza kadar yaşayacak olan büyük lider, bir tarih, eli öpülesi, huzurunda eğilinesi insan; atamız.
çok iyi bir köpek terbiyecisi. o kadar köpeği nasıl terbiye etmiş imreniyorum. çok sadık ve saldırganlar. düşünmeyi de en az 50 yıl önce unutmuşlar. yok yok, tamı tamına 50 yıl.
cümle 15 satırdan filan oluşmadıkça kurulması mümkün olmayan cümledir. tek cümleyle böyle bir adamı özetlemek imkansızdır. o kadar çok şey yapmıştır ki günümüzde birçok kesimin beğenmediği bu adam, tek cümle hakaret olacaktır.
sözde değil özde insan
sözde değil özde lider
sözde değil özde adam
sözde değil özde vatandaş
sözde değil özde cumhurbaşkanı
sözde değil özde eğitici
sözde değil özde komutan
sözde değil özde yönetici
sözde değil özde ileri görüşlü
sözde değil özde açıksözlü
sözde değil özde idealist
sözde değil özde fedakar
sözde değil özde otoriter
sözde değil özde birleştirici
sözde değil özde kul' un cevabını sadece Allah(c.c) bilir. imansız, inançsız gibi yakıştırmaları yapanlar allah(c.c) rolüne soyunmasınlar. Kalplerdeki imanın takvasını sadece allah(c.c) bilir.
düşünüyordu; yalnız düşünmekten kasıt kendini düşünmek değil milletini memleketinin geleceğini düşünüyordu ve yaşıyordu; bugünü bilerek yaşıyordu ama bilemezdi ki biz gençlik sahipsiz kalacak ve gavur ellerde harap olacak ve hissediyordu bir gün gelirde bunlar yaşanacak alın teri,anne feryatları,evlat acıları içinde savaşlarla kazandığımız bu topraklar karış karış satılacak ve işte o zaman geleceği görmüş şunlar düşmüş altın dudaklardan:
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
aslında bunu bilinçaltında kabul edip hazmedemeyenler sözlükte an itibariyle açtığı başlıklarla kendini belli ediyorlar. ancak o kadarı gelir elinizden, sadece laf...