benzine ötv koymaması,köprü yapıp 100 tl geçiş ücreti almaması,ekonomi lisansı olmayan adamı merkez bankası bankası başkanı yapıp dolar artışını trene bakar gibi izlettirmemesi,üst akıl,dış güçler,faiz lobisi dediği adamların ayağına gidip türkiyeye yatırım yapın diye ağlamaması,her seçim öncesi araplardan milyar dolar geleceği müjdesi vermemesi,kabul etmeyince doların düşeceğini sanmaması.
nankör olmaları. sevmeyebilirsin ancak Atatürkün yaptığı yenilikleri , devrimleri ve bir çoğunu görüpte hala ingiliz ajanıydı din düşmanıydı diyebilen insanlar var. ne diyeyim nankörler.
dayatmacılığı ,zorbacılığı,diktatörlüğü, alakasız devrimler şeklinde sıralanabilecek sebeplerdir.ama düşmanlık bu sebepler işin ağır bir ifade olur,bu sebeplerden olsa olsa bir sevgisizlik çıkarılabilir,düşmanlık fazla bir ifadedir.
akp hükümeti ile daha da aleni ortaya çıkan düşmanlıktır. sebebi ise çeşit çeşittir. bu dar görüşlü insanlar bir bireyin atatürk ya da herhangi birinin içki içmesine bile kötü gözle bakmaktadır. gel gör ki kendisi din kisvesi adı altında 3-5 kadını yatağa atmayı helal bilmektedir.
kimileri hava olsun farklı olayım bi bok bilmesemde bişeyler biliyormuş gibi takılayım farklı marjinal bir havam olsun diye sevmez.
ama aslında önemli bir sebebi de;
ülkemizde atatürk döneminden sonra gelen kimi hükümetlerin halkı baskı ve zulüm yoluyla sindirmeye çalışması, benliklerinden ve özlerinden koparmaya çalışmasıdır. halktan kopuk bir görüntü çizen bu zihniyetteki yönetici kesim yıllarca halkta atatürk düşmanlığına sebep olmuşlardır. nasıl bir çelişkidir ki bu zihniyetler aslında yaptıklarıyla bunu hedeflemezken buna sebep olmuşlardır.
henüz yeni dünya düzenine merhaba demiş çiçeği burnunda bir cumhuriyette yapılması gereken değişikliklerin ölçüsüzce ve zalimane uygulanması halkı bezdirmiş, aslında atatürkü ve onun düşünce sistemini tam olarak temsil etmeyen bu zihniyetler yüzünden özellikle kırsalda olmak üzere, halkın içinden atatürk sevgisini çekip koparmıştır. nesilden nesile anlatılan bu olayların etkileri hala hissedilmektedir. maalesef insanların değerlerine maneviyatına ölçülü veya ölçüsüzce dokunulmasının sonuçları bu şekilde kendini göstermektedir.
eğer atatürk ve onun düşünce sistemi, ileri görüşlülüğü tam olarak anlaşılabilseydi, en önemlisi de onun fikirleri ondan sonraki dönemlerde modernize edilerek kullnılabilseydi yani bu fikirler henüz kurulmuş bir devletten gelişmekte olan bir devlete geçişe uyarlanabilseydi herşey çok daha farklı olurdu.
kendisi ve silah arkadaşlarıyla beraber ingiliz generallerce şu an zikilmemizi önlediği içindir. millet vermek istiyormuş meğerse yıllar sonra ortaya çıktı.
bir devlet yapılanması içerisinde statüko adı verilen kavramın oluşumu, oldukça uzun ve çok bileşenle gelişen bir süreçtir. bir toplumun genel değer yargılarını oluşturan; sosyal, sanatsal, ahlaki, hukuki ve dini etkilere bağımlı olarak gelişen kültürü gibi aslında, toplumdan pek de bağımsız düşünülemeyecek ama kimi zaman toplum adına, onun eğilimleriyle çelişen bir devlet kültürü de oluşur ve gelişir.
devlet, her ne kadar topluma hizmet için var görünse de gerçekte, toplumu yönlendiren ve dahası yöneten bir kurgudur. bürokrasi adını verdiğimiz ve genelde varlığından sürekli şikayetçi olduğumuz kavram; yalnızca yasalar ve yönetmelikler değil deneme-yanılmalar sonucu geliştirilmiş tecrübeler, teamüller ve alışkanlıklarla, sistemin işleyişi üzerinde büyük çalkantılar yaratmadan, değişir ve gelişir. bu süreç, yıllar hatta yüzyıllar boyu devam ederek stabil bir yapı ortaya çıkar ki bizler buna statüko veya mevcut durum diyoruz.
mustafa kemal'e kimi çevrelerin duyduğu düşmanlığın asıl sebebi, 624 yılda oluşan osmanlı devlet statükosunun, ard-arda gelen devrimlerle kelimenin tam anlamıyla tarumar edilmiş olmasıdır. o statüko sayesinde; var olan, ekmek yiyen, nemalanan ve gelecek endişesi taşımadan rahat bir yaşam sürdüren binlerce hatta yüzbinlerce kişiyi, bir anda yaşam mücadelesi verme zorunluluğuna itmesidir. üstelik bu kişiler, sıradan insanlar da değildirler. kadılar, şeyhler, dervişler, mollalar gibi halk nezdinde hatrı sayılır bir önem ve değere, aynı zamanda, ciddi etki gücüne sahip insanlardır.
cumhuriyetin ilk dönemlerinde, imam-öğretmen, kaymakam-şeyh, asker-kadı cephelerinde patlak veren mücadeleler, cumhuriyet tarihi boyunca, siyasetçiler, tarihçiler, edebiyatçılar, sanatçılar ve akademisyenler arasında devam etmiş ve halen de muhtelif cephelerde sürmeye devam etmektedir.
yobaz ibneleri sevmez atayi. cünkü örümcek kafali beyinleri onun raki ictigini kadinlarla düsüp kalktigini ve bu nedenle günah isleyip kendilerine kötü bir önder oldugunu düsünürler. bilmezler ki o cahiliye dönemine benzeyen bir ülkeyi kurtarip rahat yasamamiza önayak olmustur.