birisi devlet adamı, diğeri siyasetçidir. butün farkları da bu husus yaratıyor. Atatürk bu ülke insanını düşünürken, diğeri kendi çıkarına uygun davranıyor.
tayyip erdoğan'ın uzak ara ezdiği farktır. attan düşmek olsun, çiftçinin anasına laf etmek olsun, uluslararası bir platformda kavga çıkarmak olsun, kömür ve beyazeşya dağıtımları olsun, çakı taşımak-tehdit etmek olsun adam kendini bile aşmıştır.
biri "biri türklerin başbuğusudur, kurtarıcısıdır diğeri gürcü dür" entrysini görebilseydi, çok zor şartlar altında kurduğu cumhuriyetin yerinde saydığını düşünüp hayal kırıklığına uğrardı.diğeri inanılmaz utanç duyup soyunun türk olduğunu ispatlamaya çalışır, tazminat davası açardı.tıpkı kankası gül'ün ermeni olmaktan utanıp bunu hakaret saydığı gibi.
atatürk vefat ettikten sonra taraflı tarafsız tüm dünya liderleri onun hakkında övgü dolu sözler sarf etmişlerdir. kuşkusuz tayyip'de böyle bir durum söz konusu olmayacaktır.
ikisini kısaslamaya getirmenin bile büyük hata olduğunu düşündüren karşılaştırmadır.
Nasıl olurda Türkiye Cumhuriyetini kanıyla canıyla bin bir mücadeleyle kuran kişinin ardından neredeyse 86 yıl geçtikten sonra, Atatürk'ü kendi kurduğu bu devletin başbakanı ile kıyaslayabilirler ki?
ben bunu dedim mi eksilenirim ama,
Atatürkü ayaklar altına kimlerle kıyaslayarak kimler alıyor? bir bakınız derim.
tayyip cahil insanlar olmasa bir hictir. ataturk 600 yillik kolelige son verip sadece aydinini degil aptal ve cahil insanlarida kendi kendini yonetmeye yoneltmistir.