her şey dün akşam pes 2010'da inter'le şampiyonlar ligi maçları yaparken başladı. hayır içmedim, doğru dürüst görüyordum, yani kafam bir milyon değildi. peki ne oldu?
şampiyonlar liginde inter'i aldım ve b grubuna düştüm. rakipler sevilla, s.liege ve tahmin edin kim? beşiktaş! hasta bir beşiktaş'lı olarak sevindim, renk olur, eğlence olur deyü. hatta dedim son maç beşiktaş'la; üst turu garantilediysem 10 yemeyen namerttir.
neyse maçlar başladı, 2.rakip beşiktaş. ben eto'ların samuelle, diego'ların milito'yla,
sağdan maicon efendiyle saldırıyorum, lakin rakipte bir mallık var, neden acaba? ana bir baktım uğur inceman ilk onbirde. hassktir dedim, noluyor lan? biri canlı canlı rakibi kontrol mu ediyor ne? odada sağıma soluma baktım. tüm sezon beni fıtık eden denizli'nin aşkı inceman ilk onbirde. ulan burada da mı buldunuz lan beni?
komedi bununla da bitmiyor. eto ile allah ne verdiyse abanıyorum orta sahanın az önünden, rüştü yine sektiriyor, hooop milito plase. yapma rüştü, aman rüştü diyorum ilker tahsinvari şekilde. 5.şutum ve rüştü yine sektiriyor, ulan burada yapma ve bari, bir topu da tut. vay anasını sayın seyirciler.
neyse beşiktaş ender gelişen osasuna atakları tadında kaleme geliyor. o da ne? lan bobo nerde? vay anasını, ilk 11 çıkmamış adam. forvette nihat ve nobre oynuyor. allahım şaka mı bu? nobre vuruyor top tribünde, nihat'ın şutları direkt taca çıkyor. julio cesar ile piknik yapıyorum.
bu nasıl 11 lan? ekrem dağ ve uğur inceman'ın oyun kurduğu bir beşiktaş burada da mı buluyor beni?
maç 3-0 , lan diyorum bu şimdi kurtarıcı olarak kesin yusuf'u alır, demeye kalmadan yusuf giriyor oyuna.
4-0 oluyor, rüştü ofsayt gerekçesiyle yan hakeme bakıyor. lan bir kere de bakma, rüştü allahını peygamberini seversen bakma bir kere.
maç 4-0 bitiyor, allahım diyorum hemen kaydedip kapatmalıyım şu cihazı, yoksa her an m.denizli çıkıp " inter ile olan puan farkı bizi korkutmuyor" diye bir açıklama yapabilir. pes'te böyle bir şey yok ama olabilir.
yine büyük takımlardan birinin teknik direktörünü kovmasıyla gündeme gelen kişi. ne zaman bi takım boşta kalsa bu adam gündeme geliyor adamı mevsimlik işçiye çevirdiler amk.
türk futbol tarihinde ciddi anlamda imzası olan teknik direktör.
mustafa hoca ve beşiktaş'ımın adı yan yana anıldığı vakit ne tepki göstermiştim. çünkü lucescu vardı hayallerimde, onu bekliyordum aslında ben. ama olmadı koca mustafa geldi beşiktaş'ımın başına. alışmak zaman aldı mı aldı? ama şimdi türkiye'de başka hiç bir hocayı da istemem yerine. neden mi?
biz beşiktaş olarak ikinci adımız kaos kendimizce. kaosa girdik mi, çıkamayız hemde günlerce. yıllarca bunu yaşadık biz. her çöküşün ardından iyice göçtük, yıkımlar yaşadık. bir kaç mağlubiyette alışıktı kötümserliğe, sezonu kapattık sözlerine.
işte mustafa denizli bunu değiştirdi. bir takımın nasıl ayağa kalkacağını onlara öğretti, bir takımın hedeflerine nasıl asılacağını onlara öğretti, oynadıkları ligin aslında 34 hafta olduğunu onlara anlattı, hak ettikleri sürece formayı giyeceklerini onlara anlattı ve en önemlisi camiaya her zaman olumlu mesajlar verdi. asla yıkılmamıza izin vermedi.
eğer bir teknik direktör bir takımı dipten yukarı çıkarırsa ve iki kupa kazandırırsa bu bir seferlik bir şey olabilir. ama aynı teknik direktör bir takımı tam 12 puan geriden getirip yine zirveye ortak edebiliyorsa artık bunu şans vs gibi safsatalarla adlandırmak yiğidi öldürmek ve hakkını yememek deyimine ciddi anlamda bir ihanettir.
sahada oynattığı sistemi beğeniriz, beğenmeyiz, eleştiririz, eleştirmeyiz bunlar bir kenara, ama mustafa hocanın büyük hoca olduğunu kabul etmeliyiz.
takımı dipten tepeye çıkarma savaşının mutlak galibi olmasının yanı sıra basına da ayar vermektedir. eskiden beşiktaş hakkında saçma sapan haberlerle cümbüş yapan, teknik direktöre sallayan yazarlar mustafa denizli dendi mi iki kere düşünüp ağızlarını açıyorlar.
kısacası,
herşey için teşekkürler mustafa hocam,
taktikler, dizilişler, oyuncular sahada kalır,
ama senin beşiktaş'a kattığın herşey,
bizim yüreğimizde kalır.
Beşiktaşk'ımın son şampiyonluğunu kazandığı geçen sene... çok değil daha 8 ay önce afaroz edilen ibrahim üzülmez şampiyonluk maçında oyuna giriyor.. ama o da ne? büyük mustafa alıyor eline kaptanlık bandını "başlarım yönetimine de kararınıza da" dercesine baba hakkı tarzı bir hareket yaparak koluna takıveriyor ibo'nun. ibo'ya dokunsan ağlayacak. bizler zaten çoktan kopmuşuz ekran başında.
Gene aynı maç. karşılaşma bitiyor, beşiktaş şampiyon olmuş. ömer güvençbüyük mustafa'ya birşeyler soruyor; laflar boğazında düğümleniyor hocanın, gözleri doluyor ve uzaklaşıyor oradan. bizler sevinçten mi yoksa hocadan ötürü mü ağladığımızı da anlayamıyoruz.
beşiktaşk'ımı şampiyon yaptıktak sonra stattaki kutlama töreni...oyuncular tek tek çağırılıyor kürsüye. ve en sonunda büyük mustafa gözüküyor stadın çimlerinde. yürüyüş nasıl vakur, kendinden emin, dimdik. sonra birşey oluyor, daha 9 ay önce hiçbiri beş para etmez denilen oyuncular bir anda saygı duruşuna geçercesine ikili sıra oluşturup alkışlamaya başlıyorlar kendilerine iki kupa kazanan topçular apoletini takan hocalarını. bizler zaten çıldırmışız sevinçten, hocanın sa yüzünde güller.
biz seni hep böyle hatırlayacağız büyük mustafa. taktiksiz de oynadık, yeri geldi tribünde sinir de ettin bizleri. ama canın sağolsun. puan kaybı sonrası oyuncunu satmayışın, tüm camia çökmüşken "merak etmeyin şampiyon olacağız" deyişin, her zaman dimdik duruşuna iyi ki vardın. tek sitemimiz batuhan'dan ötürüdür, ne diyelim o da nazar boncuğun olsun.
edit: batuhan adlı recep ivedik benzerini de iyi ki göndermişsin hocam. saygıyla ellerinden öpüyorum.
(bkz: #4707463)
ilk önce bu giriyi hatırlatıp mustafa hoca hakkında şöyle iyi bir giri yazmanın zamanı geldi.
link verdiğim giride o dönemde yerden yere vurulan mustafa hocanın beşitaş ı şampiyon yapıcağımı belirtip bütün eksileri üzerime çekmiştim.
o akşam trabzon maçı vardı,beşiktaş trabzon u yenememiş maç 1 1 berabere bitmişti haliyle sözlük köşe yazarları mustafa hoca ya kin kusmuştu.
ama kaçırdıkları bir nokta vardı beşiktaş o gece trabzon u tabiri caizse çimlere gömmüş ama yenememişti.
önemli olan şuydu o gece beşiktaş iyi veya kötü ama uzun zamandır görmediğim kadan inançlı ve istekliydi.
buda yeticekti zaten bu lig için.
kısacası mustafa hocayı tanıyanlar onun ne zaman şampiyon yapıp ne zaman yapamıcağını iyi bilir.
bu kadar yerden yere vurulan adam bu ülkede bir sürü başarıya imza atmıştır,yeri gelip sıfır çekmiş yeri gelip yarı final,çeyrek final ve milli takıma ilk defa çeyrek final oynatmıştır.
ve şu alemde ki bütün tutarsız insanlara tokatı atmıştır...
gittiği her büyük takımda önce başarılarıyla, sonra bıraktığı lekelerle tarihe geçen teknik direktör.
önce galatasaray'ın başındaydı, galatasaray'ı şampiyon yaptı; şampiyon kulüpler kupası'nda yarı final oynattı. ertesi sezon türkiye kupası yarı finali'nde ilk yarısını 3-0 önde kapadıkları fenerbahçe maçında gevşek hareketleri ve "bu maç bitti" düşüncesi ile takımının 4-3 yenilmesine zemin hazırladı. yaşı yetenler hatırlar, bu maçın öyle etkileri oldu, galatasaraylılar o kadar çok makara konusu oldu ki pek çok galatasaraylı bugün artık bu maçın unutulmasına seviniyordur. prekazi'nin bir röportajda söylediğine göre denizli hazretleri bu maçın devre arasında taktik bekleyen oyuncularına "gerek yok, çok atmayın, 5-6'yı geçmeyin" buyurmuş. *
daha sonra milli takım'daki sıçrayışı üzerine fenerbahçe'nin başına geldi. 5 sezon sonra takımı şampiyon yaptı, fenerbahçe'yi şampiyon yapan ilk türk teknik direktör oldu. ertesi sezon beşiktaş - fenerbahçe maçında 6 yabancıyı sahaya sürdü, şampiyonlar ligi'nde puan alınamamasının mimarı oldu. şampiyon takımı rezil rüsva etti yani.
eleman ya başarılı oluyor ya da tam sıçıyor, hiç ortası yok.
tarih tekerrürden ibaret demişler. şimdi beşiktaş'ın başında, geçen sezonu da çifte kupayla kapattı; beşiktaş'ı yıllar sonra şampiyon yaptı. o yüzden allah beşiktaş'ın yardımcısı olsun. *