silivri toplama kampında geçen 500 günün sonunda açılmış başlıktır. tuncay özkan ın durumu daha da vahim. adam 663 gündür tutuklu. soruyor mahkeme heyetine suçum ne neden tutukluyum? cevap alamıyor çünkü gizlilik kararı varmış. düşünebiliyor musunuz? sizi 663 gündür tutuklu tutuyorlar ancak tutuklanma sebebini söylemiyorlar çünkü gizlilik kararı varmış. biraz empati yapsalar şu kendini liberal demokrat olarak tanıtanlar herşey daha güzel olacak. mesela mümtaz er türköne seni tutuklasalar ama sebebini söylemeseler hem sen hem gazeten hem kendini liberal demokrat olarak tanıtan kişiler demokrasi ayaklar altında hukuk devleti ayaklar altında diye bağırırsınız. ama iş sizden olmayanlara gelince durum çok daha farklı. neden çünkü sizin gibi düşünmüyor öylemi? peki ya ufuk akkaya ile deniz yıldırım ın başına gelenler? adamlar bir telefon konuşması yayınladılar diye aylardır tutuklu ama birde her gün internet sitelerinde yasadışı ses kaydı yayınlayanlar ne olacak? onlara dokunulmuyor ya deniz baykal ın yasadışı videosunu yayınlayanlar ne olacak dokunulmuyor. neden? çünkü onlar sizden öyle değil mi? ama tayyip in ses kaydını yayınlayanlara ne oldu biliyor musunuz? dergileri 1 aylığına kapatıldı. aman kimse görmesin diye o sayısı bayilerden toplatıldı. üstelik tutuklandı haklarında iddianame hazırlandı ve ergenekoncu diye damga basıldı. neden? ses kaydı yayınladılar diye her gün her yeri dinleyip her gün ayrı bir mualif kişinin ses kaydını yayınlayanlar serbest ama tayyip in ses kaydını yayınlayanlar içerde dergileri 1 aylığına kapatılıyor piyasadan toplatılıyor. üstelik tutuklayan mahkemenin yetkisi yok. çünkü bu işlere baksın diye basın - yayın mahkemesi diye birşey var davalarına burada bakılır ama nede olsa kimsenin sesi çıkmıyor bu hukuksuzluğa çünkü korkuyorlar. sonra diyorlar ki demokrasiye gidiyoruz. hukuk un üstünlüğüne geçiyoruz. sırf bu yüzden bu anayasaya da bu kişileri içeri attıran zihniyet hazırladı diye hayır diyorum.
edit: mehmet tezkan da bugün bu konuyu ele almış onun görüşleri biraz farklı olsada okumak için; http://www.milliyet.com.t....2010/1265257/default.htm
tutuklamanın cezaya dönüştürüldüğü kaç demokratik ülke vardır mesela? böyle rezalet dünyanın kaç demokratik ülkesinde? bunu savunan sözde demokrat şakirtler önce bunun cevabını bir versinler.
keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.
çok geç kalmış ve kişiye bağlı izlenimi veren bir feverandır. uzun tutukluluk süreleri türkiye'nin yıllardır kanayan yarasıdır. sadece ergenekon davası vesilesiyle gündeme getirilmesi ve önceki yıllara kıyasla ve davanın hassasiyetine binaen cezaevi şartları muhtemelen biraz daha iyi olan bir cezaevine "toplama kampı" benzetmesi yapılarak gündeme getirilmesi şahsa göre eleştiri yapıldığı ve başkalarının benzer mağduriyetlerinde yine kulak üzerine yatılacağı izlenimi doğurmaktadır. ama bununla birlikte sevelim sevmeyelim, bu davada da sanıkların davalarının olabildiğince hızlı görülmesi ve sonuçlandırılmasına hakkı vardır, davanın sonucu ne çıkacak olursa olsun, yargı aşamasında bu hak elbette teslim edilmeli ve savunulmalıdır.
herhangi bir suç isnad etmeden 500 gün içeride tutulan değerli insan.
ulan ne şerefsizler var bu memlekette. pekakalılar serbest kalıp dağa döner vatanseverler içeri alınır haksız yere 500 gündür tutuklu bulunur.
şimdi sorarım sizlere ey tayyip erdoğan. o başbakanlık gidince nereye kaçacaksın?
tutuklanan kemalist-sol-darbeci olunca birilerinin farkına vardığı türk yargı sisteminin kanayan yarası olan tutukluluk ile cezalandırma yönteminden muzdarip olma halidir. (#8805626) da yazdığım üzere birilerinin listesinde adı çizilmiş 2-3 tanesi hariç emekli/muvazzaf general olmayan herkes bu durumla karşılaşablir maalesef. bu yöntem başkalarına uygulanırken ses çıkarmayanlar şimdi bu durumu eleştirir olmuşlardır. lakin yine tek yanlı bir şekilde ve kendi adamlarına uygulanmasını eleştirmektedirler.
Hukukun uğramadığı bir yerdir silivri toplama kampı. Mustafa Balbay küçük kızından ayrı tam tamına 500 gün geçirmiştir, hal böyle iken basın özgürlüğünden , sosyal haklardan özgür bir toplum var artık zırvaları istediğiniz kadar söyleyin ama buna kargalar bile güler.
önce tutuklu ve hükümlü kavramlarını algılamak, sonra üzerinde düşünmek gereken hukuki hata.
tutuklu: yargılanması gereken bir insanın, mahkemeye gelmeyeceğine ya da delilleri karartacağına dair bir kuşku varsa o kişi tutuklanır. mahkeme gününü cezaevinde bekler; bir mahkemede karar verilmezse diğer celseleri de cezaevinde bekler ya da hakimin takdirine göre "iyi hal"den bırakılır, mahkemelerine dışarıdan gelir.
mahkemede suçu kesinleşebileceği gibi suçsuz da bulunabilir. eğer suçlu bulunup hapis cezasına çarptırılırsa, tutuklu olarak yattığı günler cezasından düşülür, ceza süresinin kalanını yatar.
hükümlü: mahkemede suçlu bulunmuş, cezası kesinleşmiş, yani hakkında "hüküm" verilmiş kişidir. tutuklunun aksine, ne kadar yatacağı bellidir.
bir insanın 500 gün (yaklaşık 1,5 yıl) tutuklu kalması; adalet sisteminde iyimser ihtimalle hantallık, daha kötü senaryolarda ise bağımlılık, siyasi etkilenme, yanlı karar vb olduğunu gösterir.
1,5 yıl içinde bir insan yargılanmalıdır. suçsuz ise gerekli tazminat ödenip bırakılmalı, suçlu ise gereken cezaya çarptırılıp cezasını çekmeye başlamalıdır.
kim olursa olsun, 500 günlük tutukluluk süreci, adalet sisteminin ayıbıdır.
adalet bakanlığı'nın bir kesime adalet götürmek için başka bir kesimi mağdur ettiğini gösteren durumlardan biri.hayatımda okumadım,cumhuriyet'i elime almışlığım da yok,görüşlerimiz siyah ile beyaz kadar olmasa da,farklı.ama ne olursa olsun,bu duruma her insanın çıkıp da 'bu yanlıştır!' diyebilmesi gerek.
