islam dinini kabul etmiş, her müminin tek hak din olan dinin peygamberi olan hz. muhammed (s.a.v) getirdiği kitaba inanmak ve yaptığı, söylediği sözleri, uyguladığı şeyleri yapmak yine islamiyetin bir gereği olup sünnet denilmektedir. ve bu bir çaba değil gerekliliktir. lakin çabalamak da güzeldir doğru yoldadır.
islam dinini yaymakla görevli ve alemlerin yaratılma sebebi olarak görülen hz. muhammet (sav) ve ona inananlar hakkında neden olduğunu düşünmeden, araştırmaya çok da gerek duymadan * yazılan, amacından saptırılmaya çalışıldığında gerçekten de işe yarayabilecek çabadır.
tıpkı ilk ve orta öğretim sürecinde kıyafet sınırlamasının tek tip(!) insan yetiştirilmesi için olduğunu sanacak kadar sığ bir düşüncedir.
zira okullardaki kıyafet sınırlamasının da temelinde tek tip * insan yetiştirmek değil de gelir seviyelerindeki uçurum olduğu kanısındayım. küçücük bedenler daha okuldaki aidat ücretini ödeyemezken, giydiği ayakkabıdan utanırken ve beden eğitimi dersinde giyecek doğru düzgün eşofmanı ve spor ayakkabısı olmadığı için beden derslerine girmek istemezken, nasıl diyebilirsiniz ki böyle birşeyi. arkadaşının ayakkabısı çocuğun babasının aldığı asgari ücret kadar tutunca ve yaşları da bu denli küçük olunca içi acımaz mı insanın. ama elbette bunu anlayabilmek için o yollardan geçmek lazım.
öküz altında buzağı arayanlar ve elbette bunları düşünemeyecek kadar iyi durumda olanlar için tek tip öğrenci yetiştirmektir bu. oysa daha orta gelir sınıfının tam olarak oluşmadığını gören bizler için ise türkiye'de geçilmesi şu an için büyük sorunları ortaya çıkaracak durumdur.
sünnet kavramına gelince, islam dini ne yazık ki bazılarının anlayamayacağı kadar derin ve teferruatlı bir dindir. Bu nedenledir ki islam dinini ve müslümanlığı sarık, cüppe giyip sakal bırakmaktan ibaret sanan bir grup cahil insan ve bunun yanında bunlara bakıp müslümanlığı ve sünneti böyle olduğunu düşünen onlardan daha da cahil bir grup daha insan vardır.
tüm bu cehaletin yanında sünnet tanımını yapmak gerekirse, sünnet peygamber efendimiz hz muhammet (sav)in söz ve fiilleri bütünüdür. sözlük anlamı ise yol, gidiş, tabiat, prensip, kanun'dur. Hz muhammet 1400 yıl önce dünya'ya gelmis, yasadığı toplumun örf ve adetlerine göre giyinmiştir.
öğrendikleri ezberden ibaret olan bu zihniyet ise islamiyeti kılık kıyafet zannedip ve Kuran hakikatlerine erememis, sadece okudukları gibi anlamış, asla manaya inememiş, düsünmemiş, düsenememiş, düsündürtmemislerdir...
Gerçek sünnet peygamber efendimiz gibi giyinmek değil, Allah'ın gönderdiği dini onun gibi yaşamak, hissetmek ve onu hayatına uyarlamaktan geçer, bunun içindir ki gerçek sünnet KURAN'dır denir.
Bunu anlamak istemeyenler için ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 'ün sözü hep aklıma gelir.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. *
bir bilgiyi yeri gelmişken hemencecik paylaşalım. bir şeyi eleştirmek için önce o şeyi bilmek gerekir. yazmayı bilmediğin şeyi eleştirmek ne derece doğrudur ? yazar vicdan muhasebesi yapıyor mudur ?!
(bkz: gerizekali baslik aciyorum ilgi cekiyorum)
haa muhammet' e değil hz. muhammed* e benzeme çabaları ile birbirleri ile yarışması normaldir. ona benzemeye çalışmak bile şereftir.
ibadetini doğru yapmak için peygamber efendimizin yapıklarını örnek almaktır. benzemek ise haşa işte konunun burası tamamen yanlıştır. sadece örnek almak olabilir en falza.
insandan götürüsü hiç olmayan bir şeydir elinden geldikçe günümüz şartlarına uyarlayarak yobazlık düşünmeden yapılması yanlış olmaz.
sırf bu yuzden bazılarına gore hz. muhammed'in yemedigi veya yiyemedigi (yeni dunya nın kesfedilmedigi gunlere denk geldigi için) meyve ve sebzeleri yemezler örn.: daha çok orta amerika orijinli domates ve patetes gibileri.
her kişi sevdiğini kendine örnek alır ve ona benzmeye çalışır.yeni birşey değil ki bu. kız çocuğunun anneyi ya da erkek çocuğun babayı örnek alması. che'yi benzeme ya da elvis'te buna benzer bir durum söz konusudur. niye bunu sadece müslümanlar mı yapıyor? ayrıca aramızda onu gören olmadığı için ona benzemeye çalışmak ya da ona benzeyip benzemediğine neye göre karar verilir acaba?
yazarın öğrendiği iki şeyle yorum yapması sonucu ortaya çıkan gudubet yaklaşımldır. sözlükte bu tip yazıları yazan arkadaşlara genel bir tavsiyem var, bir şey hakkında az çok düşündükten ve fikir sahibi olduktan sonra birşeyler yazın. sebebine gelince din ve dinle alakalı meseleler öyle yerinden oturup kafadan belli bir sonuca ulaşıp yazılacak konular değildir.ama entersan bir şekilde din ile hiçbir alakası olmayan yazar arkadaşlarımız bu konuda ahkam kesmeye bayılıyorlar. insanlığın yaratılmasıyla başlayan ve binlerce insanın onu anlamak için ömrünü harcadığı, üzerine milyarlarca kitap yazılan bir konu hakkında bu kadar rahat konuşulması sadece şöyle özetlenebilir.
adam if komutunu öğrenmiş yazılım hocasına artislik yapıyor.