artık girilmesi gereken süreçtir. zira ramazanda sokaklarda, laik bir devletin belirlediği ramazan davulcuları, müslüman olmayan kimselerin ramazanda uyuma hakkına müdahale etmektedir. ramazan davulu, oruç ibadetinin bir parçasıdır ve bütün halka dayatılamaz. kurban bayramında, gelenek adı altında, hayvanlar günümüz teknolojileri ile bayıtmak mümkünken, hunharca, çocukların gözü önünde, parklarda, bahçelerde kesilmektedir. bunun gibi sebepler dolayısı ile, artık müslüman alemi de çağa ayak uydurmalıdır. yıllar önce, el yazması da gelenek olduğu gerekçesiyle matbaa bu topraklara girememiştir.
avrupa'da gayet de hrıstıyan olmayanlar saat başı kilisenin çanından rahatsız olmaktadır. üstelik bu yılın her günü her saati olmaktadır. böyle olunca 365x24=8760 kez rahatsız oluyor hristiyan olmayanlar. oysa ki ramazan davulu 11 ayda 30 kez gerçekleşen eylemdir. yani 30 kez rahatsız olur gayrimüslimler senede.
cağa ayak uydurmak âdetlerinden ananelerinden vazgeçmekse muslumanlarda dahil kimse yapmasın boyle seyler.
(#663676) sayılı entryde bahsedilen matbaa konusuna katılmaktayım, onların ayrı kulvar oldugunu dusunyorum.*
müzlümanların çağa ayak uydurma süreci, çağa ayak uydurmak isteyen hristiyanların kilise çanını kaldırması olmayacağı gibi, ezanı kaldırmak değildir. ezan, an itibarıyla bir kişiye namaz vaktini bildirmek için en basit yoldur. fakat ramazan davulunun gördüğü işlev, en basitinden bir çalar saat ile karşılanabilir. kurban kesimi, teknolojik metodlar ile, bir mezbahada yapılabilir.
boyle ciddi ve kapsamlı tartışma gerektiren bir başlık açıp altını davul tokmağıyla dolduran zihniyet varolduğu sürece gerçek anlamda irdelenemeyecek süreç.
kendini müslüman olarak nitelendiren insanların kendisi gibi düşünmeyen yada kendinden farklı bir biçimde inanan ve hatta kendi inandığı dinden farklı bir dine inanan insanlara ateist, dinsiz, kafir gibi yakıştırmalar yapmaktan vazgeçmesi ile başlayabilecek süreçtir. öncelikle başlaması gereken bu insanların saygıyı öğrenme süreci olmalıdır. batı'nın inanç ve düşünceye saygı göstermei ve farklılığı cezalandırmama sürecinin yüzyıllar öncesine dayandığını düşünürsek bu başlığın altına yazılanlardan bir fikir çıkarılabilir.
müslümanların islamiyet'e tam anlamıyla uyma süreçleridir. zira hepimiz biliyoruz ki islamiyet son peygamberle* gönderilmiş ahirzaman dinidir. bu dini gönderen allah* elbette içinde bulunduğumuz asra hitap edecek tarzda bir din gönderdi.
müslümanların çağa ayak uydurma süreci bu süreçten zarar görenler var oldukça kansız ve demokratik yollardan gerçekleşemeyecektir değerli ama bir o kadar da acı ve kaos yüklü bu coğrafyanın müslüman toplumlarının makus kaderidir bu, ramazan davulcularına gelinceye kadar çözülmesi gereken ne kadar çağdışı sorun var bu ülkede... http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=199287
zinaya verilen ceza ve tatbiki hususunda, gerçekleşmiş olan uygulamadır. bakınız kur'an;
nur suresi - 2. ayet: Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan azaba şahit olsun.
fakat bu ceza, günümüz türk ceza hukukuna aykırıdır. bu durumda, toplumda ceza hukukunun herhangi bir dine göre belirlenmemesi neticesinde, müslümanlar, kendi dinlerinin verdiği cezayı değil, devletin uygun gördüğü cezayı kabul etmektedirler.
yılda bir ay çalınan, çoğu ses yalıtımlı pencereli evlerle dolu olan bi sokaktan geçmesi 30 saniyeden fazla sürmeyen sesi bir dert bir sorun hatta bir çağdışılık olarak görürsek, hoşgörü, ahlak ve geleneğe saygı gibi insani konularda çok geri olduğumuzu kanıtlamış oluruz. *
halkın içinde hak'la beraber olmak diye bi deyim var, yani din adamları da çagdaşlıgı savunmuyorlar mı. ama bazı şeyler var asınca kendimizi de kaybedecegimiz, cogu insan bundan korktugu için vazgecemiyor değerlerinden. peygamber efendimizin sünnetleri var mesela, günümüze bakınca cogunun hükmü kalmamıs gibi görünüyor. farz mı, değil, yapmakla yükümlü değiliz. ayrıca cogumuz zaten yapmıyoruz, ilerleyemememizin sebebi müslümanlık değil. artık islam, din kültürü derslerinde öğretilenlerden ibaret. kacımızın kuranda yazılanlarla ilgili bilgisi var. *** gercekten müslümanlıgın ne oldugunu kavrayabilmiş bir millet olsaydık, su an en ileri seviyede bizim olmamız, diğer toplumların bişeylere ayak uydurmaya calısıyor olması gerekidi. insanların yaptıgı, kendi adetleri haline getirdiği şeylerden islamı sorumlu tutmak hangi vicdana, mantığa sıgar. geri kafalı insan var, geri kafalı bir din yok. ne olsa müslümanlıga ya da olmadı türklüğe atıyorlar. baslıgın müslümanların değil, yobazların caga ayak uydurma süreci olması bence daha makul. her müslüman yobaz değildir.
ama yobazlar diye ele alırsak, neden öyle yasamak istediklerine bi anlam verebilmiş değilim. takva boyutu mu, benim aklım ermez mi bilmiyorum. ama olan su ki, eskiden et yiyebilen yokmus, zengin insanlar kesip dagıtıyormus kurban bayramında. suan günümüzde cok sükür cogu kimsenin hali vakti iyi, komsular birbirleri arasında gereksizce et alısverişi yapıyor. ama etten daha cok baska seylere ihtiyacı olanlara yardım edilmiyor.
cogu yerde sünnettir diye yerde yemek yeniyor, * oysa ki eskiden masa olmayısını kimse düşünmüyor. mesela aslında sünnet olan misafiri kapıya kadar gecirme olayını, kimse sünnet diye değil, nezaketen yapıyor. kim corbaya düşen sineğin diğer kanadını da corbaya sokuyor ve ya hangimiz sünnet olan corbayı üflemeden içme eylemini gerçeklestiriyor. gel gelelim davulcuya takanlara, o ne dinimizin emrettiği ne de sünnetimiz olan birşey. o sadece eskilerden kalan, çocuklugumuzdan kalan bişey, bu tip seyler o kadar az ki bence hayıflanmak yerine mutlu olmalıyız. ******
edit: anlatamadım galiba ya da cok uzun yazdım yukarda da dediğim gibi konudan saptım. ben de sünnette abartmayı elestiriyorum zaten. okuyunca ne demek istediğim anlasılabiliyor diye düşünüyorum ama sadece elestirmek için okundugundan bazı entryler, kelimeler kırpılıyor, insan istediği anlamı kendi yaratıyor. ayrıca basıma gelecegini hiç düşünmemiştim ama hakkaten olabiliyormus:
(bkz: bok attığı başlıgı okuyan yosma yazar)
(bkz: sözlükten soğuma nedenleri)
kendilerini elestirmemeleri
mutlak dogru ve mutlak yanlisin oldugunu dusunmeleri
seriat duzeninde hersey icin bir kuralin olmasi ve bunun sonucunda gelisen dunyaya yeni kurallar getirememek
seriat kurallarinin cok fazla olmasi
belirli bir kalibin icinde kalmalari ve ozgur olmamalari *