annesi iyi ki dogurmus onu, o da iyi ki sozluge gelmis, ben de iyi ki tanismisim onla. buradan kendisine bir tefal clipso* bir de koccaman opucuk yolluyorum.
unutmadan tanim: bana kullanilmayacak sozcukler listesi hazirlayan, iyi de yapan yazar.*
rahatsız olmasına rağmen çileler çekip taksim'den tophane'ye kadar bize eşlik etmiştir helal olsundur. uzun bir aradan sonra gördüğüme de çok ama çok sevindim. her bakışıma bir anlam yükledi ama olsun...
uzun zamandan beri dusundugum, guzel birseyler yazayim basligina diye ugrastigim yazar.
bana bugunun isini yarina birakma sozunu bir kez daha dogrulayan yazardir ayrica*. ona entry yazacagima dair taa ne zaman soz verdim. birazdan yazarim, yok yazarken sunu sunu diyim derken benim icin de gitme vakti gelip catti. bu entryi yazmak icin surem oldugundan ne yazik ki kisa tutmam gerekiyor. 24-mart-2007 de radyo uludagdaki bir yayinda tanismistim, ablam sayesinde. iste bu cumle ile baslayacaktim guya entryme ve nisan ayindaki bir konusmamizla nasil da yakinlastigimizi anlatacaktim ama kismet degilmis.
birincisi, iyi ya da kotu bir sey oldugunda, olayi anlatmaliyim diye dusundugum ilk kisi. hani tencere yuvarlanmis kapagini bulmus derler ya, bizimki de o hesap.
ikincisi de, turkiye'ye dondugumde yuzyuze sabahlara kadar oturup konusmak istedigim, calan sarkilarda karsilikli gobek atmak istedigim tek kisi. *
seni cok seviyorum.
artık eğlenceyi başka yerlerde arayacak olan yazardır. hatta yazmazdır, zamanında "ahan da buraya yazıyorum, bundan sonra hakkaten yazacağım" demiştir ama yine de bi s.kim yazmamıştır.
bu sözlükten edindiği bir sürü dostu, çok özel insanlar vardır onun için. bu sözlüğün hatırlattığı çok özel insanlar...
arkamdan "madem gidecekti ne diye buraya bunları yazıp şaklabanlık yapıyo" denmeyeceğini de biliyorum. çünkü kimse gittiğimin farkında bile olmayacak dostlarım hariç. ben çok büyük bi kayıbım ayaklarıyla bokuma cila verecek halim de yok çünkü değilim. istediğim son kez, belki de ilk defa bu kadar samimi bir şekilde yazmak buraya, arkadaşlarıma onları ne kadar çok sevdiğimi söylemek.
öncelikle kimi zaman beğenilerini, kimi zaman da eleştirilerini nazik bir dille bildiren bütün yazar arkadaşlarıma teşekkürler. çok sinirlendiğim ya da aksilendiğim zamanlarda bile bana karşı olan kibar tavırlarını ve sabırlarını korudukları için.
canlarıma. radyo yayınlarında kaprislerimi çeken, "yaa bana ne ben bu şarkıyı isterim" diye tutturduğumda beni kırmayıp, başından savmayıp isteklerimi çalan, çenemin iki dakika bile durmamasına tahammül eden, hatta ve hatta sarhoş muhabbetimi çeken tüm dicilerime...
ve dostlarıma...
sabahlara kadar derdimi dinleyen, o tencere ben kapak bi tanecik kardeşim limon cicegi kolonyasi na,
beyefendiliği ve kibarlığıyla, zaman zaman beni hayrete düşüren abberline kankama,
canım babişim, kafası kızınca küsenim, yeri geldi mi sevenim kopush a, *
radyoda babişimin başına beraber bela olduğumuz, akıl verenim, gaza getirenim güzel gözlü mystery ye,
farklı fikirlere sahip olan insanların nasıl da sorun yaşamadan dost olabileceğinin en büyük kanıtı rosencroix ya,
vili abim, pelit turşularına hayran, ne istesem bulup buluşturup çalan imhotep e,
mutlu olmam için belki benden bile çok didinen, hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim körebedehepebe ye,
kendi güzel, yüreği güzel, bu sözlükteki ilk dostum missbee ye,
ses getirmiş zirvelerin değişmez vantilatörü, aman pardon organizatörü selebiriti dedikleri, ama benim için içi yenmiş kabuğu kalmış bir karpuzdan çok daha öte olan karpuzkabugu na,
tuciii imdaaat diye her bağırışımda sesime gelen, moralimin elinden tutup ayağa kaldıran, geceleri özel mesaj yoluyla tacizlerime sesini çıkartmayan tucimania ya,
yüreğinin temizliği yüzüne vurmuş, üç karatlık pırlanta kıvamındaki insan fatal a,
dert anası gibi beni dinleyen, paylaşan, canım hemşom tatlı su levregi ne
ve son olarak, bana çok şey öğreten, çok şey paylaştığım, çok sevdiğim ve benim için yeri hep çok özel olacak canada dry a...
3 metre uzaktan tanınabilme özelliğine sahip bir afettir kendileri. bıcır bıcırdır, hep pozitiftir, arada hüzünlenir ama hüznü bile hemen bitecekmiş gibi gelir, yağmur sonrası gökkuşağı hissi uyandırır. sabahlara kadar konusulur ama asla sıkmaz, asla doyulmaz sohbetine. yokluğu hissedilir, özlenir.
tanımadan sevdiğim*, tanıdıkça hayran olduğum*, birçok ortak nokta bulduğum, benim gibi düsünen, benim gibi hisseden, her şeyin en iyisine layık, annesinin bitanesi, mys'ının biriciği. ayçöreğim, musim, benim için en kıymetli insanlardan...
annesini tanımasam, şekerci mi anan senin diye soracağım yazardır.*
döndüğüne sevindiğim, ama zaten benim hiç kaybetmediğim, iyi ki musimsin, iyi ki missinim dediğim canım. **
amanin diyerekten gördügüme cok sevindigim canim, babishim. her daim muhabbette olmamiza ragmen sözlükte görmeme sevindim yine de. burda da beynimi yiyesice yazar. *
efendim delilik belirtileri olan yazardır kendileri. bir ara sözlükte ne kadar deli yazar olduğunu anlamamız için yaptığımız muhabbetlere ortak olmuş delilerden. ha birde bırakıp gitmiş geri dönmek için yalvaran yazar lazımmış o da zirveye gelmiş. ee bizde üzerimize düşeni yapıp yalvar yakar, ayaklarına kapandık geri dönmüşler efendim.. hoş gelmişler...
geri dönmesine sevinmiş yazarlar olmasına sevinen yazar. ahan da buraya yazıyorum * bundan sonra yeminlen yazacak, yazarımsı olmiycak. teşekkür eder hepinizi öperim *
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eger.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eger.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eger.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eger!!
Puccini'nin La Bohem, adlı operasında, hafifmeşrep kadın rolünün adıdır. Baş kadın, mimi'nin arkadaşıdır. Musette'in çok güzel bir aryası vardır, Quando m'en vo. Bu arya, La Bohem'in en güzel ve en çok bilinen soprano aryalarındandır.