musab bin umeyr

    1.
  1. Medine'de müslümanlara cemaatla ilk defa namazı kıldırandır.ayrıca müslüman olma hikayesi insanın tüylerini diken diken edecek kadar etkileyici olan sahabedir*

    Ashab-ı kirâm'ın ileri gelenlerinden Künyesi Ebâ Muhammed'tir. Mekke'nin zengin ailelerinden olup, yakışıklı ve güzel giyinen bir gençti. Anne ve babası onun üzerine titrerdi. Özellikle, Mekke'nin en zenginlerinden sayılan annesi, oğluna güzel elbiseler giydirir ve güzel kokular sürerdi. Mekkeliler de onu hayranlıkla seyrederlerdi. Bir defasında Hz. Peygamber de onun hakkında şöyle buyurmuştu: "Mekke'de Mus'ab b. Umeyr'den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim" (ibn Sa'd, et-Tabakâtü'l-Kübrâ, Beyrut 1960, III, 116).

    Mus'ab, Mekke'de o günün şartlarına göre zenginlik ve ihtişam içinde yaşarken, Hz. Peygamber(s.a.s)'in insanları islâm'a davet ettiğini öğrendi. Fazla vakit kaybetmeden Hz. Peygamber'e giderek iman edip müslüman oldu. O sırada Mekkeliler, müslümanlara yoğun bir baskı uyguladığından, Hz. Mus'ab müslüman olduğunu ailesinden gizlemek zorunda kalmıştı. Ama o, Peygamberimizi gizlice ziyaret etmeyi de ihmal etmezdi. Ne var ki Osman b. Talha, Mus'ab'ın namaz kıldığını görüp durumu annesi ile akrabalarına bildirmişti. Bunun üzerine akrabaları yakalayıp hapsettiler. Mekke'nin bu nazlı ve zengin genci için artık çile dolu zor günler başlamıştı.

    Habeşistan'a hicret eden ilk kafileye katılıncaya kadar hapiste tutulan Hz. Mus'ab, hicret imkanı çıkınca, dinini daha rahat bir şekilde yaşayabilmek için Habeşistan'a hicret etti. Habeşistan dönüşünde Hz. Mus'ab'ın durumu tamamen değişmiş ve bu nazlı delikanlının yerini, kalbi islam ve imanla dopdolu iradesi güçlü kuvvetli, metin bir genç almıştı. Annesi ondaki bu kararlılık ve metaneti görünce, üzerindeki baskısını biraz hafifletmek zorunda kaldı.

    Bu sırada Birinci Akabe Beyatı olmuş ve Medinelilerden bir grup islâm'ı kabullenmişti. Kendilerine islâm'ı anlatmak ve diğerlerine de tebliğ yapmak için Rasulullah'tan bir öğretici istediler. Hz. Peygamber de bu önemli görev için Hz. Mus'ab b. Umeyr'i görevlendirdi. Hz. Mus'ab onlara hem namaz kıldıracak, hem Kur'an öğretecek, hem de diğer insanlara islâm'ı anlatacaktı ve yeni kimseleri islâm'a davet edecekti.

    Böylece Medine'ye ilk hicret eden sahabi Mus'ab b. Umeyr oluyordu. Medine'de ilk cuma namazını da Mus'ab b. Umeyr kıldırdığı kaynaklarda ifade edilir (ibn Sa'd, a.g.e., III, 118).

    Bir yıl sonra Mekke'ye, hac mevsiminde yanında yetmiş kişi ile gelen Mus'ab b. Umeyr, Hz. Peygamber (s.a.s)'e islâm'ın Medine'deki hızlı yayılışının müjdesini verirken şöyle demişti: "islâm'ın girmediği ve konuşulmadığı ev kalmadı." Başta Hz. Peygamber olmak üzere bütün müslümanlar bu habere çok sevindiler. Oğlunun Mekke'ye döndüğünü haber alan annesi onu tekrar hapsetmek istedi. Ancak Mus'ab bütün bunlara karşı olgun bir müslüman tavrını takınarak imanında direndi ve annesini bundan vazgeçirdi. Onun annesini islâm'a daveti bir sonuç vermediği gibi annesi de Mus'ab'ı yolundan döndürememişti.

    Hz. Peygamber (s.a.s)'in yanında iki ay kadar kalan Mus'ab b. Umeyr, Hicretten on iki gün önce Medine'ye vardı. Hz. Peygamber (s.a.s) onu Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a) ve Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a) ile kardeş ilan etmişti (ibn Sa'd a.g.e., III, 120).

    Bedir savaşında muhacirlerin sancağı onun elindeydi. "Rasûlullah'ın bayraktarı" olarak ün yapmıştı. Uhud savaşında da sancak yine onun elindeydi. Savaş esnasında müslümanların gerilediğini gören Mus'ab b. Umeyr, atını sağa sola doğru sürüyor ve yüksek sesle şu ayeti okuyordu: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce birçok peygamberler gelip geçmiştir" (Alu imrân, 3/144). Bu ayetin Uhud gününe kadar nazil olmadığı ve o gün giderildiği rivayeti, Hz. Mus'ab'ın Allah katındaki değerini ifade eder (ibn Sa'd, a.g.e., III,120,121). Uhud Gazvesinde islâm ordusunun sancağını taşıyan Mus'ab b. Umeyr'in önce sağ kolu kesildi. Hemen sancağı sol eline alarak savaşa devam etti. Fakat ardından sol eli de kesildi. Bu defa vücuduyla sancağa sımsıkı sarıldı ve yukarıdaki ayeti okumaya devam etti. Sonunda müşriklerin bir mızrak darbesiyle şehid oldu. Sancağı hemen Suveybit b. Sa'd ve Ebû'r-Rûm b. Umeyr adlı sahabiler aldılar.

    Hz. Mus'ab şehid olarak yerde yatarken, günün sonlarına doğru, Hz. Peygamber (s.a.s) Mus'ab'ı elinde sancakla gördü ve "ileriye git ey Mus'ab!" diye emretti. Fakat o kişi geri dönerek "Ben Mus'ab değilim" deyince Hz. Peygamber onun Mus'ab kılığında savaşan Allah'ın meleklerinden biri olduğunu anladı (ibn Sa'd, a.g.e., II, 121).

    Uhud savaşında Ashab-ı kiram'ın ileri gelenlerinden birçok kimse şehid oldu. Hz. Mus'ab b. Umeyr de şehidler arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.s)'in ne kadar üzüntülü olduğu yüzünden okunuyordu. Mus'ab'ın mübarek na'şının başucunda oturarak, Uhud şehidleri hakkında nazil olduğu bildirilen şu ayeti okudu: "Mü'minlerden öyle er kişiler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sadakat ettiler. Kimi adağını ödedi şehid oldu. Kimi de (şehid olmayı) bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler" *(el-Ahzab 33/23). Sonra Hz. Peygamber diğer sahabilere, şehidlere yaklaşıp selam vermelerini söyledi ve verilen selamların şehidler tarafından alınacağını ifade etti (ibn Sa'd, a.g.e., III, 121).

    Hz. Mus'ab şehid edildiğinde kırk yaşlarında idi. Bir zamanlar zenginlik ve refah içinde yaşayan bu değerli insanı kefenleyecek bir örtü dahi bulunamamıştı. Hz. Peygamber, yanına geldiğinde Mus'ab b. Umeyr eski bir hırkanın içinde saçları dağılmış, vücudu ise kılıç ve mızrak darbeleriyle parçalanmış bir durumda yatıyordu. Hz. Peygamber üzüntülü bir halde şunları söyledi: "Seni Mekke'de gördüğümde, senden daha güzel giyinen, senden daha yakışıklı kimse yoktu. Şimdi ise, kefen olarak sarılmış hırkadan başın dışarıda kalıyor." Sonra onun için de bir kabir açtılar ve o mübarek sahabiyi de Uhud şehidleri arasına defnettiler.

    Allah yolunda canını feda eden bu aziz şehid sahabi için Ashab-ı Kiram'dan Habbab (r.a) şunları anlatıyor: "Biz Hz. Peygamberle birlikte Medine'ye yalnız Allah rızası için hicret ettik. Artık mükâfatını Allah'tan bekleriz. Arkadaşlarımız arasında bu nimetlerden tatmadan âhirete gidenler vardır ki Mus'ab b. Umeyr bunlardan biridir. O Uhud günü şehid olmuştu da, kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık. Yalnız şehidin bir kaftanını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya çalışmıştık. Ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken de başı açığa çıkıyordu. Bu yoksulluk karşısında Hz. Peygamber bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhîr denilen kokulu ottan koymamızı emretti" (Buharî, Cenâiz 27; ibn Sa'd, a.g.e., III, 121).

    ****

    *
    http://www.menzil.net/shayat/MUSAB_iBN_UMEYR
    17 ...
  2. 4.
  3. müslüman olmadan önce mekke'nin en zengin gençlerinden biriydi.
    bir dediği iki edilmez, sözü dinlenir, en güzel o giyinir, en güzel kokuları o sürünürdü.
    hz. peygamber'in "Mekke'de Mus'ab b. Umeyr'den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim" dediği kişiydi.

    herşey iman etmesiyle başladı.
    öyle bir iman ki, ailesinden gördüğü baskılar, açlık, işkenceler sarsamadı.

    ve uhud savaşında önce sancağı taşıyan sağ kolunu, sonra sol kolunu kaybetmesine rağmen şehit olana kadar devam etti.
    ve mekke'nin ihtişamlı zengini musab, ebedi saadete göçerken kefeni dahi üzerini örtmeye yetmiyordu.

    akıl mantık almıyor.
    akıl mantık almıyor.
    akıl mantık almıyor...
    akıl mantık işi değil demek ki!..

    hasan-ı basri hazretleri'nin sahabeleri kastederek "Siz onları görseydiniz mecnûn (deli) zannederdiniz. Onlar sizin iyilerinizi görseler; "Bunlar iyilik ve hayırdan nasipsiz kimselerdir.", kötülerinizi görseler; "Bunlar da müslüman mı?" derlerdi." sözüyle anlatmak istediği bu olsa gerek...
    14 ...
  4. 5.
  5. zamanın en zengin, en yakısıklısı olan sahabe. ailesinin tek çocuğu ve kıymetli mi kıymetli. yolda yürürken genç kızlar peşinden hayran hayran onu seyreder ve hangimizle evlenecek acaba diye heyecanlanırlarmış.
    böyle bir hayattan vazgeçip islamı seçer ve hayatı değişir. islamı seçtiği için ailesinin biricik çocuklarına yapmadığı eziyet kalmaz. bir zamanlar giydiği her kıyafetin olay olduğu insan giyecek bir şey bulamaz çünkü dünya nimetleri onun için hiçbir anlam ifade etmez hale gelir. şehit olduğu zaman sarılacak bir kumaş parçası bile zar zor bulunmuştur. allah hepimize böyle güçlü bir iman sahibi olmayı nasip etsin.
    11 ...
  6. 2.
  7. Hz. Muhammed'in ilk öğretmen olarak görevlendirdiği kişi..
    5 ...
  8. 3.
  9. habbab bin eret vasıtasıyla islâm ile şereflenmiş muhacir sahabelerden...
    5 ...
  10. 12.
  11. hayat hikayesi her aklıma geldiğinde gözlerimi yaşartan insandır, allah rahmet eylesin.
    5 ...
  12. 14.
  13. Vefatında bedenini saracak bir kefen dahi bulunamamıştır. Sadece Allah rızası için ; memleketini , büyük bir serveti , gösterişli bir hayatı terk etmiş ve gurbette şehadet şerbetini içmiştir.
    5 ...
  14. 13.
  15. peygamber aşığı, güzel insan. müslümanlik uğruna, çok rahat zevk ve sefa içinde yaşayabileceği bir hayati elinin tersiyle itmiştir. uhud savaşinda, peygamber efendimize benzerliği yüzünden adeta doğranarak şehit edilmiştir. Allah gani gani rahmet eylesin.
    4 ...
  16. 6.
  17. inanılmaz bir ikna kabiliyetine sahiptir.
    3 ...
  18. 11.
  19. yakışıklı ve güzel giyindiği söylenen sahabe. ailesi islam'ı seçmemesi için üstüne çok düşse de islamı seçip müslüman olmuştur.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük