her üçü de aynı mahallenin çocuklarıdır lakin, bir musa vurur isa seyreder, bir isa vurur musa seyreder ama dayak yiyenin hep muhammed olması dikkat çekicidir.
musa muhammed'e vuruyor. muhammed kendisini tokatlıyor.
isa muhammed'i dürtüyor. musa yaptı diyor.
musa isa ile bir olup muhammed'i dövüyor.
muhammed kalkıyor musa'ya sataşıyor. isa gelince isa'yı da dövüyor.
bu sefer isa muhammed'e diş biliyor. musa ile oynarken muhammed'i aralarına almıyor.
bir türlü durmak bilmiyor ortalık yüz nesildir.
...
- çocuklar!!! kardeş kardeş oynasanıza bir gün de! turan, sen abilerisin, bir şey söylesene!
+ ne diyeyim, anlamıyorlar ki? biri dursa öteki durmuyor. aralarına girsem bu sefer birleşip bana dalıyorlar.
> hanım, turan dursun da ben gideyim ayırayım.
+ dur bi allasen ibrahim, zaten ortalık karışık. sen şımartıyorsun hep bunları zaten.
...
# göreceksiniz, fıstık benim olacak. musa'yı da dövücem.
olayı peygamberlerin kendilerine atfetmemek lazımdır. nitekim peygamberlere lutfedilen nimetler, güzellikler, sonradan ümmetlerinin onların yolunu takip etmeyen ve onların yolundan çıkan bölümleri için default olarak otomatikman geçerli değildir. bu konuda hz ibrahim ve yüce allah arasında geçen ve kur'an'da nakledilen bir konuşma gayet öğretici ve prensip belirleyicidir (allah hz ibrahim'e imamet verdiğini belirtir; hz ibrahim bunu soyundan gelenler için de diler, ama allah bunun zalimler için geçerli olmadığını belirterek hz ibrahim'in soyuna verilen nimetin hz ibrahim'in yolunda olmaya yani hak din üzre olmaya ve buna göre amel etmeye bağlı olduğunu vurgular).