kızıl deniz'in yarılma hikayesini aslında gerçek olmadığı gerçeğidir.
Güney Kore'de bulunan Jindo adası dünyanın en şaşırtıcı doğal olaylarından birisine tanıklık ediyor. Denizde yaşanan Med-Cezir (Coğrafyada; Güneş veya Ayın yer çekimi etkisiyle okyanuslarda görülen suların alçalması ve yükselmesi olayına gelgit yada med cezir denilmektedir. Gelgit olayı Ayın yer çevresindeki hareketiyle ilişkilidir. Bu hareket Ayın evreleri olarak bilinir.
Med Cezir sırasında deniz iki taraftan çekiliyor ve kara ortaya çıkıyor. Ortaya çıkan kara 2.8 kilometre uzunluğunda ve 40 metre eninde. Görüntü aynen Hazreti Musa zamanında Kızıldeniz'in ortadan ikiye yarılmasını hatırlatıyor. Med - Cezir zamanlarında adada artık geleneksel olarak bir festival düzenleniyor. Güney Koreliler festivalde adeta adaya akın ediyor. Milyonlarca insan denizin çekilmesiyle birlikte ortaya çıkan bu yoldan adaya yürümek için burada toplanıyor Ancak Güney Koreliler bu olayın med cezir olduğuna inanmıyorlar veTanrıya dua ediyorlar
Deniz yarılmasının, bugün bu denizin Süveyş kanalı olarak bilinen kuzeybatı ucunda gerçekleştiği anlaşılıyor. Olayın yaşandığı çağlarda burası şimdiki kadar derin değildi ve bazı bakımlardan Kuzey Denizinin ana kıtayla Frisian adaları arasında kalan sığ bölümü gibiydi. Denizin geri çekilmesi (cezir) hallerinde bu gibi yerlerde sığ bölgeler çıplak kalmakta ve geçici olarak geçilebilir hale gelmekte, bu durumdayken deniz kapanması (med) ile sulara gömülmekteydi.
Olayın böylesi bir anda yaşandığı anlaşılıyor. Nitekim olaylar yazılı metinlerde anlatıldığı gibi bir anda olup bitmiyor, günlerce sürebiliyordu. Keza Tevratta olay Ve Rab bütün gece kuvvetli şark yeli ile denizi geri çevirdi ve denizi karaya çevirdi ve sular yarıldışeklinde anlatılır.
Şu halde olayda allahın ayeti (mucizesi) Musanın asası ile denizi yarıp karşıya geçmesi değil; med-cezir olayı ile yarılıp açılmış olan deniz ve ortasında görünen toprak yoldan Musanın asası ile orayı işaret ederek karşıya geçilmesidir. Yani Musa ve taraftarları zaman zaman meydana gelen ve bilinen bir tabiat olayından (med-cezir) yararlanmışlardır.
kafaları karıştıran olaydır. sadece cezirin tam musa ve halkının kaçtığı dönemde gelmesi biraz garip. onlar geçtikten sonra firavunun geçtiği sırada kapanması yani med olay ilahi bir olay olamaz mı?
inanan birisi için var olan herşeyi allah yaratmıştır. yani allah'ın yatarmadığı soyut veya somut hiçbir şey yoktur. yani kimisinin bazı şeyleri açıklamaya çalışma çabaları, amaçları sebebiyle* gereksizdir.
musa aleyhisselam sadece bir aracıdır. denizin yarılması da, var olan her şey gibi allah'ın isteğiyle olmuştur. zamanlaması da.
şuara sûresi
52 - Biz, Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.
53 - Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:
54 - "Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır."
55 - "(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar. "
56 - "Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu.)
57 - Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,
58 - Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.
59 - Ve onlara israil oğullarını mirasçı yaptık.
60 - Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler.
61 - iki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler.
62 - Musa: "Hayır, aslâ! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."
63 - Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi,
64 - Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik.
65 - Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık,
66 - Sonra da ötekileri suda boğduk.
67 - Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
68 - Ve şüphesiz, işte o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
o değil de neden o kadar kitap arasından atalar bu kitapların baki kalmasını istemişler. garip. güçlülerin kitapları baki kalmış belki kim bilir. zaten de her yıl update alıyor bu kitaplar. neyse.
musaya ilham geldiğine inanıyorsun da denizin yarıldığına mı inanmıyorsun diye düşündüren olgudur.