'Her insan kendisi olması karşılığında topluma bir bedel öder. az ya da çok ama mutlaka bir bedel. kimse bedelsiz kendi olamaz. bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.'
Murathan Mungan'ın dediği gibi bazen akışına bırakmak gerek: "Yürüyüp geçeceksin, hep yürüyüp geçeceksin. Ben öyle yaptım. Hep yürüdüm. Herkesin her şeyi anlamasını bekleyemezsin. Sen yürüyüp gideceksin. Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki!"
Bazı anlarda yüzün aldığı bir ifade insanın zihninde sonsuzlaşıyor. insan o ifadeyi her şeyden cok daha fazla özlüyor. O yüzün sahibiyle günün birinde darılıp ayrıldıktan hatta ondan nefret ettikten sonra bile o ifadeyi özlüyor.
eşcinseldir. "üç aynalı kırk oda" romanında mardinli eşcinsel bir gencin içsel çatışmalarını anlatır. ezberinizi bozmak istiyorsanız tavsiye ederim. murathan mungan aynı zamanda çok iyi bir şairdir. " yalnız bir opera" şiiri favorimdir.
yaz başıydı gittiğinde.
bir aşkın ilk günleriydi daha.
aşk mıydı, değil miydi?
bunu o günler kim bilebilirdi?
"eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen"
notunu buldum kapımda.
altına saat:16.00 diye yazmıştın,
ve 16.04'tü onu bulduğumda...
''terk eden'' adlı şiiri ile birçok insanın duygularına tercüman olmuştur.
kimdi giden kimdi kalan
giden mi suçludur her zaman?
ne zaman başlar ayrılıklar
dostluklar biter ne zaman?
her geçen gün bir parça daha
aldı götürdü bizden.
aynı kalmıyordu hiçbir şey
değişiyordu her şey kendiliğinden.
artık çözülmüştü ellerimiz
artık bölünmüştü yüreğimiz.
birimiz söylemeliydi bunu
ötekini incitmeden.
kimdi giden kimdi kalan
aslında giden değil, kalandır terk eden.
giden de bu yüzden gitmiştir zaten
Çocukluk başlı başına bir memlekettir, hatta sılasıdır insanın. Büyüdükçe sıla özlemimiz artar, hayat giderek gurbetleşir. Sanki ne yaşarsak yaşayalım hep gurbetteyizdir. Büyümek, gurbete çıkmaktır.
vefasızlığa dair ne varsa
beyaz, kızıl biraz mavi
ufak bir çocuk muzurluğuyla
hadi çak elindeki kibriti
at gönlümün ormanlarına
umuda dair ne varsa yak gitsin
senin burnunda çilleri parlayan çocukluğun geçsin
benim gençliğim
selamı sabahı da keselim
bir bir daha bin etmez ya
balçık da güneşle sıvanmaz ya
biliyorum
konduramıyorum
senin başı arşa değen sözde asaletin
yeminler bozduran sessizliğin
ve olmayan herşeyin
ben gidiyorum
zalim bir ışık geliyor
sallanan tuğlalardan
çok kaybettim
vakit yok
duvara yaslı masamı artık çeviriyorum
gidiyorum