bugün

"gizlenmenin en iyi yolu göz önünde bulunmaktır, tıpkı kasanın önündeki kız gibi. herkes onu görür ama kimse kim olduğunu bilmez" demiştir üç aynalı kırk oda'da
MiKA

Gökyüzünde yapıştırma bir yıldız
Şimşekler ormanında
Bir tek yıldırım
Selofan yağmurlardan sonra
Yine patinaj
Çekimine girdiğimiz
Manyetik alan
Dağılıyor elyaf ve aşk
Sezon değişiyor
Parabolik aynalarda
Başka bir set kuruluyor
Yepyeni bir dizayn
Işıl ışıl göz alıyor megastar mikalar
Klip hızında karton film derinliğinde
Bir marka gibi yaşanıyor aşklar
Merkezi sistem yönetiyor ayrılıkları, açıklamaları
Acı yok. Can yakmıyor tuzla buz olsa da
Dağılmış mika parçaları

Kesin çözüm
Acele servis
Buyrun, siz ne arzu etmiştiniz?
nilüfer parçasıyla hep müslüm gürses'e söz yazsa dediğim kişidir.
(bkz: aşk tesadüfleri sever)
kendisiyle ilk tanismamiz diyalektik mutsuzluklar siirine denk gelir. onun ardindan diger tum eserleriyle hasir nesir olmama ragmen hala en sevdigim ve belki en iyi siiridir.
sezen aksunun seslendirdiği 'sevgili' şarkısının yazarıdır. sevgili tanımı bu kadar iyi yapılamaz.
SiS ÇANLARı

ağır yol, uzak yapılar
yaklaşmak için yaklaşık tanımlar
onlarla çıktık yola
yollarda kaldık
sis bastı her yanı
tutukluk çeken silahlar gibi
sözcükler, fısıltılar, mırıldanışlar
eksilerek vardık bir yapıya
O mu, değil mi?
Kim bilebilir şimdi
kılavuzlar şehit
şehitler hain
gözlerimiz karanlık bir pusuda
çoğumuz büyümüş, kimimiz ölmüş
kendimiz bile tanıdık değiliz artık
gözümüzden silinen düşün sabahında
önümüzde açılan yeni bir uzay
Şimdiki Zamana ait bomboş ve ölü anlar
ne başka yer ne başka zaman
bizler için hala biryerlerde çalınan
sis çanları var
belki bir gün buluşur diye
aynı ormanda kaybolan çocuklar
ayaküstü yaşanmış aşk hikayeleri 2. ile beni benden almış yazardır.
*
her durakta ölümsüz bir aşk edineceğim
bir bakıştan, bir duruştan,
çağrışımın sonsuz hızından
unutulmaz bir sevgili daha bırakacağım ardımda.
belki de yaşanabilecek en güzel serüveni
terk edeceğim
daha otobüsün ilk basamağında.
kim bilebilir ki?
sonrayı, sonrasını kim bilebilir?
gizli gizli veda edeceğim ona; görmeyecek
ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim
otobüs camına bağrında bir ok ile
bir aşk levhası çizecek, ah min-el!
bu da ötekiler gibi,
kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden
yaşayıp gidecek..
--spoiler--
her ayrılığın sonunda yaşanan sessizliğin karşılığı
hangi sözlükten bakılacak?
--spoiler--
önemli bir mardinli şair.. harika bi kalemi var.. türk edebiyatı'nın önemli isimlerinden..
ben sende tüm aşklarımı temize çektim diyen yazar.
her aşk önceki aşkları temize çekmek degil midir.
olum öncekileri baban mı yaşadı düşünsene....
aramıza mevsimler deil bir hayat girdi diyen yazar.
zaten araya sadece mevsimler girseydi adı sevda olurdu.
hatta leyla ile mecnuna beş basardı.
fırsatları sayısız sanıp, hep ileride bir gün karşılaşacağımızı sandığımız birisini, bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu?
karşımıza erken çıkmış insanları yolun dışına sürerken; bir gün geri dönüp, onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?
hayat her zaman cömert davranmaz bize. tersine, çoğu kez zalimdir. her zaman aynı fırsatları sunmaz. toyluk zamanlarını ödetir. hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların, savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün...
bir akşam üstü yanımızda kimsecikler olmaz;
ya da olması gerekenler yanımızdakiler değildir...
"her erkekte aradığın erkeğin yalnızca bir parçasını bulursun. gerçek bir kadın için gerçek bir erkek allah gibidir; her yerdedir ve hiçbir yerdedir. aşk da budur zaten. başka birşey değil. aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç!"
ATEŞTE UNUTULMUŞ FERMAN

herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınar
kendi külünde söner bütün rüzgarlarına yazıldığın akşam

ateş tadında kum tadında kalarak
derinleştirir bazı ayrılıkları zaman

al ağrını git burdan
en uzun eylülü ömrümüzün

uyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gurur
ne göğsündeki kaplan

seçilmiş taş milyonlarca taş arasından
başını vurduğun
çok gençti genç olmak için bile
kendi zamanına muhtaç
kendiyle dargın

daha yolun başında görülüyordu
menzilindeki noksan

ömrünce sızlayacak
kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman.
liberal-eşcinsel-vasat şair/yazar. gerçi şairliği yazarlığına göre iyidir.
öyle zordur ki, kurşunu havada, sevgiyi de yürekte tutmak! bazen duygularımız bizden erken yaşlanır ve bizden hayatın geri kalanını alır. hayatın, kendini anlayanları cezalandırmasıdır bu. durup durup ardına bakan kadınlar vardır. geçmişi düşünmekten şimdiyi yaşayamazlar. herşeyi didikleyip duran, mazisinin gölgesinden, anılarının yükünden bir türlü kurtulamayan, gözleri ufuk yorgunu kadınlar. güçlü, köklü bir biçimde yeni arkadaş edinecek yaşları geride bıraktıysan eğer, hasar görmüş eski arkadaşlıkları onaracak çağı da geride bırakmış oluyorsun. zaman ilerledikçe birçok sey, daha zor olmaya başlar. beklentisi yüksek olan kadınların yalnızlığı daha koyu oluyor. büyük lafların gölgesinde geçen hayatlar, bir daha iflah olmuyor,geçip gittiğiyle kalıyor. zaman, aşk... herşey! ayrılıkları ayrıntılar acıtır. kadınları mahveden erkekler değil, ayrıntılardır. erkekler, erkekliklerinin tadını alabildiğine çıkartırken, kadınlar bu konuda da umutsuzdurlar. çünkü kadınlık bekler. ummak ve beklemek kadınlığa verilmiş iki cezadır.

(bkz: murathan mungan)
1
nasılsa oyle yaşanacaktı
söylenecek bir bahane hep vardır
ha bugün yalnız
ha günün ötesi
seni sevmek beni harcamak olmayacaktı
2
sana yüklediğim anlamları
senmişsin gibi düşünme
aldanırsın.
sen o anlamlarla
sadece bende varsın
3
ben seviyorsam
sen bahanesin

"..aslında giden değil kalandır terk eden.. giden de bu yüzden gitmiştir zaten.."

Murathan Mungan
türkiyede herşey olabilirsiniz ama rezil olmazsınız sözüyle takdir almış,başka yönleriyle ise pek takdire şayan olmayan yazardır.

küçük yaşımda meskalin kitabını okumaya cüret ederek hayatımın hatalarından birine imza attım galiba,ama kitabın içeriğinden değil de yaşımın küçüklüğünden kaynaklanan bir hata bu.şimdilerde tekrar okumak istedimse de kitap evin derinliklerinde şu an ulaşılamayan bir yerlerde olduğu için bu isteğim de kontürpiyede kalmış görünüyor.

takdire şayan olmayan yönü ise ülkesi üzerinden popüler olma çabası diyeyim şimdilik,belki açarım daha sonra.
-bilardo topları-

Ayrıldığımız gündü.

Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı, herşey bambaşka

görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta

"Biliyor musun " dedin. "Sen neye benziyorsun biliyor musun?"

Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, hem keder veren

gizli bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırgınlığı.

Sis ışığa çıkmıştı. Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye

benzeyen derin bir korkuyla.

"Neye?" dedim,yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar

gibi,"Neye?"

"Bilardo toplarına."

"Neden?" dedim.

"Yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da

ondan..."

Bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi

birbirimizden uzaklaştırmaya.

Beni terk etmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu.

Sonra iki arkadaşım geldi,birinin omzunda ağladım,hangisiydi

şimdi

hatırlamıyorum. Sonra birlikte başka bir kente gittik,anlarsın ayrılığın

ilk

günlerinde o eve katlanamazdım, sonra ben başka aşklara, sonra başka

evlerin

duvarlarına başka takvimler aştım

Şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakaların sesi patlıyor

kulaklarımda

ardından bilardo topları

dağılıyor dört bir yana

Seni hatırlıyorum o soğuk ışıkta bir daha

bir daha

bir daha
başarılı şair başarılı yazar..özellikle yaz geçer başucu kitabıdır.

arasaydılar büyümemiş bir sevinci bulurlardı belki
çok yoklanmış yüreğimin bir yerinde
uzun bir yolculuk gibi yaşadıkları kısacık sokaklardan vazgeçselerdi
ben oradayken
belki de hala orda olurdum ben
kendime yazdıgım hayatları ayıklamakla geçmezdi ömrümün yaprak zamanı..
ölü bir yılan gibi aramızda yatıyordu
yorgun, kirli umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
ben sende bütün aşklarımı temize çektim.
murathan mungan.
mezopotamya üçlemesi gibi mükemmel bir eserin yaratıcısı.

mahmud ile yezida gibi içler acısı bir aşk hikayesini okurken mezopotamyanın o anlamlı coğrafyasında derin ve tarihi bir yolculuk yapıyorsunuz. agıtlar, stranlar ve gözyaşları eşliğinde, bir yezidi çembernin içinde buluyorsunuz kendinizi.
Artık heyecanlandırmıyor beni
garlar, peronlar, benzin istasyonları,
uykulu mola yerleri, yabancılıklar,
bilmediğin dağ rüzgarlarıyla ürpererek uyanmak
bir gece vakti, dalgın bakışmalar
sonra uykusuz sabahlarda indiğin sahil kasabası
daha gövdene uyanmadan serin tuz, kıştan kalma dalgalar

bir yerlerde beklediğini sandığımız büyük rüyalar
galiba artık heyecanlandırmıyor kimseyi
nicedir eksildi içimizden o çekip gitme duygusu
eski neşesine bir türlü kavuşamayan kalbim
saçıp savurdu buraya gelene kadar
içindeki şarkıları
şimdi gündelik hayatın sade gürültüsü, kuru düzeni kuşatırken
sessizliğimi
ardına saklandığım kelimeler
kadar bir hayat
ölmeden önce okunacak, yazılacak birkaç kitap...
(bkz: onlar ceset kuşları)

aşk dediklerinde çocuktum.
gözlerimin kesilen ellerden yapıldığını
öğrendiğimde
bir katliam gibi sevişmeyi
düşünemezdim, çoktum
onlar ceset kuşlarıydı
deniz en büyük ölü
afrika uyanmıştı ya
ben boğulmuştum.
son yıllarda yazdığı en iyi hikaye kitabı olan "eldivenler, hikayeler" ile bestseller olması gereken aşmış yazar. edebiyat dünyamızın en çalışkan yazarlarından biridir. kitaplarının kapak tasarımlarıyla bile itinayla ilgilenmektedir.