Eski sevgilimin samimiyetsizligini goruyorum kendisinde. Tamam bi donemin arabesk-ozgun-rock-pop-alternative karmasi olmus olabilir. Belki ortalamanin ustunde sarki sozleri de; yinede bence kendini bi cipa atarak okyanusun ortasina sabitledigi kesindir. Surekli melankoliden beslenmesi ve kendisini mesih gibi goren bazi hayranlariyla anlamlandiramadigim sahsiyet. Bide cem adrian var o na benzer. Dinledik dinlemedik degil. Lakin bu adamlar napiyor biri soylesin. Biliyorum sizin hassas gonullerinizdeki ilahlarinizi elestirdigim icin basacaksiniz eksiyi. Yinede bu anlamsiz karanliklarin ic giciklayici duygusalliklarinda kaybolup gidecek Bi tepki olarak kalacak. Politik, realist, evrensel ve muzikal etkinlik dengesi yakalayamamis spagetti canavari na tapamak kolay. cogu insan bi kucuk prens gezegeni bi kurk mantolu madonna tahayyulu olmadi kendi dogal inzivasinin hac vazifesiyle tutunacak bir tini arar. Simyaci yi cok sevebilirler; sonra birden gercek dunya ya donup acimasizligin dibine de vurabilirler. Lakin baskalarinin gozlerinin isigiyla, kulaklarinin safligiyla ya da duygularinin nane mollaligiyla mutevazilik adi altinda besleniyorsa bazi akimlar biraz kafayi kaldirip gokyuzune bakip sadece dogayi dinlemekte size yetebilir.
"Varoluş...Dünya ve yaşam...Acı...Hüzünler satın aldığım aşklar...Tılsım...Replikler halinde küçük mutluluklar...Yitirişler...Gözyaşının yağmur olup aktığı dayanılmaz zamanlar...Şarkılar...Sözcüklerin savruluşu doğmamış vakitlere...Ayrılık sahnelerinde hiç istemeden rol alış...Mevsimlerin geçip gidişi gözlerimizden...Rastlantılar ve yeniden şekilleniş...Yaşlılık...Çöl gibi kavrulan kalp manzaraları...Çirkin ve güzelin ayırt edilişi...Kötülüğün şeytansı yüzü...Güzelliğin meleksi gülümseyişi...insan ve hayatı sorgulayış...Çocukluk ve saflık...Okul yılları...Gençlik ve ivme kazanış...Hem sevindiren hem üzen bir yol alış...Müziğin büyüsüyle kutsanış...Albümlerim...Resmin rengarenk boyalarıyla düşlerin şarkılarına doğru uzanış ve tuvallerim...Yazmanın derin huzuruyla ak sayfalarda tüketilen kalemlerin ortaya çıkardığı kitaplarım...Sonsuz ve koşulsuz...Son bir nokta bekleyen görsel bir şölen edasında,seyredilmeyi bekleyen sürrealist filmlerim...Yazgıya boyun eğiş ve dünyayı selamlayış...Ve sevginin gücü...Hepsinin ve her şeyin özünde gidilmesi gereken tek adres ve içinden geçilmesi manevi bir huzur veren tek kapı...Ben o adres ve o kapıdayım...Sevginin gücüne inanlar için o adres ve o kapı sonsuza kadar açıktır..."
şeklinde bir otobiyografi yazmış iksir içtim değiştim albümünde zannımca harikalar yaratmış şarkıları bayatlamayan yıllarca dinlenebilen nadide sanatçı.
lise zamanlarında en çok dinlediğim değişik isimli abimizdir. o zamanlar şöyle de bir esprimiz vardı ki:
- neden çocuklar beni gösteriyor?
+ beni mi gösterecek çocuklar saçına sakalına tipine bi bak önce!
- yağmur yağsa güneşin yerine
+ ha gayret baba biraz daha zorla?!!
Mutevaziligin dibine vurmuş adamdır. Konsere geldigi barda,kulise sadece ıhlamur isteyip bizi epey şaşırttı. Konserleri ise muhabbet eder gibi;sıcak ve oldukça keyifli.
o müthiş, çatlak sesi nasıl çıkarabiliyor, bir insan nasıl böyle yetenekli olabiliyor merak ettiğim sanatçı.
türkiye de gerçek sanatçıların medyatik olmaması şaşırtıcı.
popüler olmaya çalışmayan, sadece hislerini sesine döküp iyi bir müzik yapmak için çabalayan adamdır. günümüz şarkıları sadece dönemlere göre yapılıyor;
yaz dönemleri : hareketli , kışları : melankolik tarzında..
bazı şarkılar ise açıp her zaman dinlenebilecek evrensel diye nitelendirdiğimiz şarkılardır. bu adam ise evrensel şarkı yapıp sesini kulaklarımızla işitip kalbimizde hissetmemizi sağlıyor.
dün gece performance hall'de sahnede olan sanatçı.
şarkılar iyiydi ve içten bir konserdi ama o şarkıyı soylemeyeydi iyiydi.
yeterince sorumluluk beni hırpalıyorken, üzdü.