“zihnimizi edebiyat dekore eder. kalbimiz ile beynimiz arasında işlek kanallar, koridorlar, tüneller açar. ahlaki olgunluğun, vicdan hassasiyetinin, gönül ferahlığının imkânlarını; edebiyat sanatı sayesinde keşfederiz. bir kumandanı, deliyi, anneyi, büyücüyü, talebeyi, avukatı, fahişeyi; korkağı, cömerdi, zavallıyı, kurnazı, dâhiyi, tembeli, salağı… kelimelerden tanırız. sağlam bir edebiyat donatımı, bize insanların ruhunu sezme, insanlığımıza hakim olma, sahip çıkma gücünü verir. birbirimizi hakikaten tanımamız, sahiden anlamamız, derinden kavramamız edebiyat sayesindedir.”
harika dil yeteneğine sahip yazar. kitaplarını okurken asla sıkılmaz, eğlenir, üstüne bir de ilginç şeyler öğrenip şaşırır kalırsınız. yazdığı üç romanın da kurgusu ve işlenişi pek iyi olmakla birlikte korkma ben varım eseri en sağlamıdır. aşkı, cinayeti, macerayı, ironiyi kaleminden mutlaka okunması gereken aydın kişi.
evvelinden takip ettiğim canım cicim yazar bey abim.
buraları okur musun bilmiyorum ama yeni kitap çıkar artık köşe yazılarınla mutluluğu bulamıyorum. mümkünse ruhi mücerret gibi değil ama tamam eğlenceliydi filan ama sen de biliörsün ki en afilli kısmı kapağıydı.
korkma ben varım gibi olsun kalitelisinden. dublörün dilemması da başka şimdi ilk göz ağrımızdı. yaz ama lüffen. sen yazarsın yahu okuyanlarını düşün azıcık de ki mesela imza günümdeki sevgili s bekliyordur mutsuzdur yaşam enerjisinin kaynakları tükenmiştir. ''iki cihan aşkım Şebnem'in jelibon dudaklarının arasından çıkan buhar, bana hayatın özü, özeti gibi görünüyor.'' gibi cümleleri başka nerede bulacaktır diye bir düşün ama lütfen.
sağdan sağdan popüler kültürün bi parçası olmaya doğru yol alsa da, ilk kitabını okuduğumda kullandığı dili, seçtiği kelimeleri, kafa yakan betimlemeleri yüzünden derinden sarsıldığımı hatırlıyorum, her cümleyi tekrar tekrar okumak istemiştim. sonrasında o dil bağımlılık yapıyor, kitapları bitmesin istiyorsunuz.
Geçenlerde dublörün dilemması'nı okuyup neden daha önce okumadım diye kendime kızdığım, en kısa zamanda diğer kitaplarını da okumak istediğim, zihninde kültür festivali kopan, ilginç bir beyne sahip yazardır.
hayranıyım. aydın nasıl olmalı'nın canlı örneği bu adam. sadece insan olmanın önemini, ideoloji köleliğinin sakıncalarını çok güzel anlatan biri ve ben ilk defa bir yazarla tanışmak istiyorum. kalemine kuvvet...
dün itibarı ile "dublörün dilemması" kitabını bir çırpıda okuyup bitirdiğim zeki bir yazar.
kitap başlangıç olarak vasat başlasada olayların kenetlenmesi ile belli bir düzene giriyor.
kalemi sağlam, üslubu özgün fakat kurgu ve olay akışı zayıf bir yazar. kitapta belli ince noktalar göze çarpıyor bunlar zeka pırıltıları diyebileceğim göstergeler, bu yönü ile beni kazandı.
ahmet mithat gibi hikayeyi bölmesi hoşuma gitmedi bunu belirtmem lazımdı.
sonuç olarak eğlenceli kitaplara imza atan, belli bir kitlenin desteğini almaya da çalışmayan nev-i şahsına münhasır bir zât. okuyun.
hızlı tüketilen cinsten üç romanı, 2 şiir, 2 de deneme kitabı yazarı kimse.
bir şey anlatmaya koyulduğunda anlattığı şeyi unutup anlatmaya dalıyor sanki. o yüzden kendini yazarak anlatsın isterim.
üsküdar kitap fuarında gelmemesinin nedeni: https://www.youtube.com/watch?v=rdEV8V1Q4mk
biraz daha uzun olanı anlaşılır: https://www.youtube.com/watch?v=BK7DZRuvo1g
tamamı internette yok herhalde bu videonun varsada ben bilmiyorum.taa mayısın 25 inde yapılmış bu konuşmayı niye şubatın sonuda kırpıp sadece hükümete sadece başbakana ağız dolusu saydırdı sövdü bunun için bişey düzenledi gibi pompalıyosunuz lan bazı man kafalarda bunun vineını yapmış akpiçler orosbu çocukları sizi anlamadan dinlemeden
bida hepsinden ayırı olarak şu tiviti anlamadım https://twitter.com/kilic...status/567312002243383296
neden talihsiz kardeşim biri bana bi anlatsın hele
na günlere kaldık amk.
--spoiler--
Soru: Aktör Tamer Karadağlının önce Sayın Cumhurbaşkanından korkuyorum deyip bir gün sonra Onun müthiş karizması çok etkileyici gibi sözler söylemesi ne anlama geliyor?
Romanlarını okumak nefis zevk veriyor ancak gözlemlediğim kadarıyla yapmacık bir tarafı var. sanki konusurken kendisi degil, düşünceleri kendisine ait değil gibi.
Kısa bir dönem yazmış olsada yeni şafaktaki yazılarından da anlaşılacağı gibi iyi cümle kurmanın ötesine geçemeyen ama gene de afili ve vicdanlı hergelenin tekidir. Yapı söküm akımı da sanki onun için doğmuştur diye içimden geçip atlas okyanusu na karışıyor.
dengesizin biri.
sol tarza özenip aynı zamanda da ne kadar boktan olduğunu farkettiği için solcu olamayan, sağ cenahta ise bu özentisini yaşatamama kaygısıyla aidiyet kuramayan, değişik şeyler yapayım derken asla klasikleşemeyecek sığ eğlencelikler üreten, hakan günday gibi ortaokullu çocuğun film izleyip kurduğu hayal dünyası ve nevrotik genç iç heyecanını roman diye yazan birinin kitaplarına onlarca kez baskı yaptırtan seviyesiz memleket ergenlerinin sevdiği bir yazar.
yıllar önce şehrengiz, merdiven gibi dergiler çıkaran hakan arslanbenzer ve etrafındakilerin "yeni birşey uyduralım" diye oturup salladıkları "neo-epik" edebiyat grubuyla beraber takılıp o dönemde adını duyurmaya başlamıştır. o zaman yazdığı şiirler fena değildir.
30undan sonrakilerin okumaya tenezzül etmeyeceği bir isimdir.
özellikle terör örgütlerine sempati duyan inançlı/ inançsız gençlerin bu yazarı okuması gerekiyor. çünkü murat menteş ölümü değil hayatı kutsuyor, savaşı değil barışı anlatıyor.
yeni ve olması gereken türk aydınına yaklaşmış bir isim. mutlaka okuyun.