akşam habertürk'te saçmalamıştır biraz. kitaplarından kazandıklarını nerede harcıyor merak ettim. açmış mı bir yer filan, insanlara balık vermeyip tutmayı öğretmiş mi mesela?
güzel konuşuyor ama eleştirmeyi sadece hükümeti eleştirmek sanıyor.bi de tahammülsüz diyor.sen bi chp yi eleştir bak bakalım bi daha gün yüzü görüyo musun?burayı okuyosan duy sesimi tek taraflı entel.
geç keşfettiğim bir yazar. daha doğrusu keşif üzerindeyim hala ama farklı bir çizgisi var gibi kafası fazla görenlerden gibi, bakalım anlayabileceğiz mi?
tnt'de estirmektedir şu dakikalarda. geleneksel ramazan şakşakçılarının ezberini bozarak anaakım medyada bir daha herhangi bir programa çağrılmamayı garantilemiştir kanaatimce. fakat doğru bildiğini, doğru olanı dile getirmiş, takdirimi kazanmıştır. aslansın.
"Aşk insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil; tarihini, müzigini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor."
çok iyi bir yazar fakat çok kötü bir romancıdır. roman değil de deneme yazsa daha başarılı olur bence. onu çok iyi bir yazar yapan özellikleriyle çok kötü bir romancı yapan özellikleri aynıdır. örneğin karakter yaratmada başarısızdır. bir programda kitap okumayan insanlarla ilgili bir tartışma esnasında "dostoyevski okumamış bir psikologa mümkün değil, güvenmem" dediğini hatırlıyorum. böyle diyen bir romancı olarak karakter yaratmada bu kadar güdük kalması "şahane" doğrusu. hakkını yemeyelim karakter yaratamıyor demekten kastım farklı ağızlardan anlattığı metinlerdeki hikayelerin kahramanlarına bakıldığında cümle kurgusundan espri anlayışına, küfürlerinden centilmen tavırlarına kadar sanki hepsi aynı insanmış izlenimini uyandırıyor bir yerden sonra ister istemez. evet bir karakter yaratıyor eyvallah da isimler değişiyorsa da kahraman hep aynı kişi. bir de mesela, sallıyorum, göbekli diye tasvir ettiği insanı metnin ilerleyen bölümlerini okumaya devam ettikçe göbekli olarak hayal edemiyorsunuz bir türlü nedense. göbekli, şişman ve hantal insanın düşünüş tarzını ve tavırlarını yansıtmakta güçlük çekiyor anlatım ya da ben kıt anlayışlıyım. sıklıkla da detaylı tasvirlere girmektense şu yönetmenin x filmindeki y'nin ikizi gibiydi deme kolaycılığına kaçıyor çoğu yerde.
kitabın sonuna 'devamı 121. sayfada' yazmış zira akabinde 121. sayfaya döndüğümde bir sonuca varamadım. çözen varsa aydınlatın şu kardeşinizi a dostlar.
yazar görmemiş insanların yazar olarak nitelendirdiği değişik bişey... yeni şafak ve yan projelerinde boy da gösterdiğini de öğrendikten sonra kitaplarını masaüstlerinde sattığım günlere lanet olsun dedirten ve kimi taklitçi kimi popülarite peşinde kimi de aç yazarımsı insanlardan oluşan afili filintalar isimli sitenin kurucusu...
bütün kitaplarını okumak istediğim sıradışı yazar.
--spoiler--
insan kendi samimiyetinin altını çizmeye kalkıştı mı ister istemez üstünü de çiziyor. samimiyet mahremiyetle mukayyet olsa gerek.
--spoiler--
hani insan bazen gökte yabancı bir cisim görür de gözlerine inanamaz ya, yanındakine "benim gördüğümü sen de görüyor musun?" diye sorar. ben de seninleyken gözlerime inanamıyordum. kulaklarıma inanamıyordum. vücudumdaki hiçbir hücreye inanamıyordum. kimseye soramıyordum da "benim gördüğümü sen de görüyor musun?" diye...