"schmelzeriniyiniyetliolduğunusöylemekzorama.........................................................................................................................müller'de kendini kolay yere bırakmış anlaşılan" şeklinde maç anlatan efsane spor spikeri.
futbol maçlarından artık yavaş yavaş emekli edilmesi gereken spiker. maçta edebiyat yapmaktan pozisyonlara odaklanamıyor. tamam iyi güzel, heyecanlı anlatıyor gol pozisyonlarını ama ya geri kalan zamanları?
basketboldaki gibi her dakika sayı olmuyor futbolda. haliyle adam da sıkılıyor. levante - getafe maçında ben kimin kime pas verdiğini, kimin sarı kartlı olup dikkat etmesi gerektiğini, yardımcı hakemin taç kararının doğru olup olmadığını da merak ediyorum murat abi. ama sen ne yapıyorsun? kulübün köklerinden, felsefesinden bahsediyorsun. sonra lafı evvelsi gün oynanan barselona maçına, o maçta harika bir gol atan messi'ye, sahalara dönen abidal'e bağlıyorsun. ben de kopuyorum maçtan mınakoyayım. sonra pozisyon oluyor birden hiddetleniyorsun:
basketbol maçlarını ondan dinlemek çok keyifli ama futbol maçlarını kendisinin sesinden dinlemek on kat daha keyifli dediğim spiker abimiz. ayrıca 1998 dünya kupası zamanında da okay karacan ile fransa'dan canlı yayınlar yapmıştı kendisi. sanırım ntv grubundan emekli olacak.
futbol maçlarını da en az basketbol maçları kadar başarılı sunduğunu düşündüğüm spiker. hatta bir adım ileri gidip türkiye'de mevcut maç spikerleri arasında ilk 3'te olduğunu da söyleyebilirim.
öncelikle kendisi hakkında şu bilgiyi vermek istiyorum: murat kosova league of legends'ın türkçe versiyonundaki seslendirmelerde görev aldı. yani bu tarz oyunlarla içli dışlı. o nedenledir ki, barcelona'nın son maçında messi için "büyücü faydasız, manası yok" demişti. yalnızca bu sözleri bile pek çok insanın gönlünü fethetmeye yeterli aslında. kendisi gerçekten sempatik biri. sempatik ve samimi. içinden geldiği gibi davranıyor. içinden geldiği gibi seviniyor. bunu yaparken maçı berbat da etmiyor. berbat etmek şöyle dursun, kendisi heyecanlandıkça seyirci de heyecanlanıyor. sıkıcı maçlara bile ekstra heyecan katabiliyor.
zaman zaman kendini kaybettiği oluyor doğru. ama dediğim gibi, içinden geldiği gibi hareket ediyor. içinden geldiği gibi seviniyor. jamon gordon topu tokatlayıp basketi attığında ulur gibi bir ses çıkarmış olması da bu yüzden. düşünün, murat kosova o şekilde sevinmeseydi, o çığlıkları atmasaydı jamon gordon'ın basketi ne kadar zaman daha hatırlanacaktı? fakat şu haliyle o basket asla unutulmayacak. maçı izleyen herkes "murat kosova'nın çıldırdığı basket" olarak hatırlayacak o basketi.
son olarak şunu da eklemek istiyorum ki, ben bu adamı daha çok görmek, sesini daha çok duymak istiyorum. başarısını hep sürdürsün. manası hiç tükenmesin.
basketbol maçı anlatırken beni benden alan ama iş futbola gelince sesi kısma sebebi spiker. gerçi suç onun değil doğuş grubunun. senin elinde ercan taner var olmadı emre gönlüşen var hadi o da olmadı gökhan çetinbaş var yapmayın etmeyin.