Işığı yokoluşta bulan "şey"... Mum aydınlatmaz, kendi tükenişin sergiler; bu sergileme halidir ki etrafında geniş bir ışık halesi oluşturur. Bu bir anlamda son sözleri, bir anlamda asıl varlığı olan yok oluşa kavuşurken ki durumudur. Aslında mum, ışığın olmadığı bir ortamda kendi oluşunu ışığa, yokluğa çevirendir.
Bazen o kadar ağır yanar ki sönecek zannedip umutsuzluğa kapılır insan. Sonra sabrettikçe daha güçlü yanar ve insana ısı ve ışık verir. Ama bu kez de hızlı yanmaktadır sönmesin diye uğraştıkça. Süreç başlamıştır. Tükeniş başlamıştır artık. Geriye dönüş yoktur. Tükenip biter er ya da geç. Bitecek gibi gelmez asla en başta... Ardında o tuhaf kalıntılar kalmıştır...
Ooo bir kahraman. Oooo bir yaratılış harikası. Şu an çılgınca aradığım nereye attığımı hatırlamaya çalıştığım ve bulamazsam uykunun haram yarının zehir olmasına neden olacak olan, ortodonti tedavisi görenlerin vazgeçilmezi.
öyle kokulusunu, renklisini almaya gerek yoktur. bildiğin elektrik söndüğünde kullandığın mumu sapla şarap şişesine. yak. bak nasıl romantik, güzel oluyor.
bülent ortaçgil'in bir şarkısı. şöyle bir giriş yapar;
"büyük ateşler çabuk farkedilir ve çabuk söndürülür. ama mum gibi önemsiz bi ateş üzerinde kimse durmaz bile yanar durur. elektrikler gelir söndürmeyi bile akıl edemessiniz. bu şarkıdaki mumda onun gibi bi mum içimizde yanan ve farkedilmeyen bişeyleri söylüyo"