7. nesil silik yazar. nerden buldum hangi başlıkta karşıma çıktı bilmiyorum ama gerçekten kaliteli yazarmış. ekşi sözlüğe geçmiş. uludağ için büyük kayıp doğrusu.
hikayeleri komik ve sağlam bir kalemi varmış. yazık olmuş yazarı.
her şey için teşekkür ederim uludağ sözlük. her umut, her iyi niyet ve kubbemde bıraktığınız her hoş sada için. 30'uncu yaş günümde bütün iyi yanlarımı alarak gitgide uzaklaşıyorum. allahaısmarladık.
45813. sıradayken her nasıl olduysa bu sabah 07:02 am itibarı ile ekşi sözlüğe transferi gerçekleşmiştir. uludağ sözlük maceramda bana eşlik eden herkese teşekkür ediyorum.
hanidir kulağımda çınlayan kendimce kıt kanaat inandığım devrimimin marşı ile "kızıl meydan" diyiverdiğimiz sikindirik bir ilçe terminalinin avlusunda ıslık çalarak gezindiğimiz yaşlar. abamız da obamız da yıkık dökük. yürek cehennem gibi. "kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette"
inanmışız benim paşam. dünyayı değiştirebileceğimiz fikri mermer bir sütun gibi kubbemizi ayakta kılardı. ille de sevdiğimiz kız olurdu başka semtlerde, kılığımızdan utanıp giremediğimiz. geceleri tavaf edebilirdik, bir fasıla, sevdiğimiz kızın evini. yaş 17, istemeden olmuş; yürek, adriyatikten çin seddine dek.. büyümek istiyoruz deliler gibi, dünyanın değişmeyeceğini bilmeyerek..
ucuzluk, ki bu o zamanın en çıkma mallarının toplandığı tarım işçilerine, kendi hısm-akrabasına ve çok çocuklu işçi-memur ailelerine satış yapabilen bir çeşit dükkandır; evet ucuzluktan alınmış ayakkabılarımız aralık ayı gelmeden patlardı. kar-kışın ortasında yalın ayakla karda yürümek zorunda da kalabilirdik. bazı günler yerdeki balçıkların buz tutmuş olmasını dileyerek çıkardım evden. böylece çoraplarım ıslanmayacaktı. okuyordum.
bi gün teneffüse hiç çıkmadım. tabanı çatlak ayakkabımın varlığı bütün kimyamı bozabilecek kadar üzdü mü, yoksa gururun ender rastladığı gençlerden biri miydim bilmiyorum. merdiven inip çıkarken tabanlarım görülecek diye sabah girdiğim okuldan, akşamüstü kargaşasının telaşına vardırarak çıkabildim. günler boyunca bu taktikle teneffüslerde geometri çalıştım, kitap okudum, şiirler yazdım.
fakir bir ailenin en büyük oğlu olarak mitolojik tanrılar gibi babamla bölüştüm bütün erdemini. insanın ne ile yaşadığını öğrendim.
yorumlarını beğendiğim, yardımsever, kaliteli, anlayışlı yazar. zamanında doğum günümü kutlamışlığı da vardır.*
ama gel gelelim ne zamandır haber alamıyoruz kendisinden.*