henüz 19 yaşındayken ehliyet alabilmek adına gerekli olan evrakları temin edebilmek için muhtarlığa gidildiğinde yaşanılmış vaziyet.
ehliyet alabilmek için gerekli olan ilmuhabir ve kütük kaydını ilgili muhtarlıktan almam gerekiyordu ve dolayısıyla muhtarlığa doğru yavaş yavaş yol almıştım. Yazın en haşmetli günleri ve güneşin altından yürürken de alnımdan damlayan burcu burcu ter ile mücadele edebilmek için bakkala girdiğimi ve bir soğuk küçük su ile bir selpak mendili aldıktan sonra mahallede konuşlu bir apartmanın zemin katındaki dükkanına yerleşmiş muhtarlığın kapısını araladığımı iyi hatırlıyorum.
muhtarlığın kapısını araladıktan sonra, içeride kimse olmadığını ama muhtarlık ofisinin arka tarafında, ofise bir kapı ile bağlı mutfak ya da tuvaletin kapısı olduğunu varsaydığım kapıya doğru iyice yaklaştığımda içeriden tuhaf tuhaf iniltiler duydum. ya hastalanmış ve yardım isteyen birinin ya da duhul anında kendinden geçmesine ramak kalmış bir adamın iniltileriydi bunlar. "belki hastalanmıştır ve yardıma ihtiyacı vardır" diye düşünerek cesaretimi toplayıp elimdeki sudan bir fırt çektikten sonra ilgili kapıyı çatırt diye açtım. aman allahım bir de ne göreyim; muhtar emmi kadının yüzünü mutfak tezgahına yapıştırmış, götünü havaya domaltmış, basma eteğini sırtına atıp donunu dizine indirdikten sonra arkasına geçmiş bir güzel pompalamakta. ve öyle bir zevklenmiş ki, benim kapıyı açıp da manzarayı birebir gözlediğimin, yani basıldığının farkında bile değil. kadın, kapının sesini duymasıyla diğer tarafa bakmakta olan yüzünü kapıya doğru çevirmese o da farkına varmayacak varlığımın. beni görmesiyle "abouuuvvv!" narası atan kadının bir anda toplanmasıyla muhtar emminin "noluyo leaaaa, öhühehühühü" diyerek açık fermuarından başını uzatmış pipisiyle birlikte bana dönüp poz vermesi bir oldu. ve birkaç saniyelik gecikmeden sonra kendine gelip fermuarını çekti ancak ben o sırada muhtarlığın kapısından kendimi dışarı atmıştım bile.
hızlı hızlı adımlarla uzaklaşıyordum ordan. ne de olsa hacı olduğunu bildiğim bir adam, ayaküstü zevk esnasında pişti olmuştu. tam muhtarlık ofisinden 20 metre felan uzaklaşmıştım ki muhtar emmi "yiğenieemmm, gel bi laaa, gel" diye bağırmaya başladı. "niye gelicem ya, allah allaaa" diye bir cahil atarlanmasıyla cevap verdikten sonra ilgili muhtarın "la bi gel bak, allahaşgına gel la" demesi, iyiniyetli olduğu konusunda beni ikna etti. Gittim tekrar muhtarlığa, içeri girdik, koltuğuna oturdu, ben de ayakta duruyordum. kadın ortada yoktu ve zannımca mutfaktan da dışarı çıkmamıştı. bana,"otur yiğenim otur, o benim ikinci avrat, guma geldi, yannış annama, milletin gulağına kotu laf gitmesing, e mi yiğenim" diyerek tavsiye babında uyarılarda bulundu. sonra "de bakıyım sen ne istiyon" diyerek ekledi.
velhasılı kelam o gün ilgili muhtar, bütün işlerimi parasız ve kusursuz yaptı. hatta daha sonra neler apıcaam konusunda çok iyi ipuçlarıyla memnun mesut gönderdi beni evime.
söz verdiğim için bu olayı kimseye anlatmadım. o zaman resmen iğrenmiş, adamı tecavüzcü sıfatıyla anmıştım bir süre. toyluk işte, şimdi başıma gelse "oooo, aslan dayım, yakışır" diye pohpohlar, sırtına da iki sıvazlardım.