Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim;
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum.
Kekik kokulu konyaklardan aşarak,
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum.
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum.
Zikre dalmış her şey cıvıl cıvıl
Güne gülümserken papatyalar
Dua gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum;
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi
Sana ulaşmak istiyorum.
Durun kapanmayın pencerelerim,
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk,üşüyorum.
10 saat oldu ve halen bir veriye ulasilamadi, akillara soru isareti getiren bir kaza olarak tarihe gececektir. hani bbg evi gibiydik hani kus ucsa haberiniz olurdu. bu insanlar kazada yaraliysa kan kaybindan ölmüstür. devlet burda yegane sorumludur.
simdi siyasetinize baslatmayin ulan, ne muhsin ne kaza, önemli olan devletin ne yapmaya calistigini anlamak.
*
komplo teorisi: acilimi yapilmaya baslanan kürdistan meselesinin önünde duran ve tasviye edilen ya da edilmek istenen politikaci.
hakkında burada yazılanlardan sonra milliyetçilikten, kafa tokuşturmacılıktan nefret eden benim gibi bir insanın bile sempatisini kazanmış olan insandır.
kaza geçirmesine üzülmek ya da üzülmemek meselesini dahil etmeden kendisinden bahsedecek olursak; memlekete hayrı dokunmamış hatta maraş katliamının yapıldığı sırada ülkü ocaklarının başında bulunmuştur. yani piyondur, faşisttir, gericidir. ama geçmiş olsundur, en nihayetinde insandır. adam gibi adam demişler, ona da gülmemek elde değil.
maras ve sivas katliamlarindaki parmagindan dolayi yargilanmadan olmesini istemedigim talanci bir partinin genel baskani. kendisine sinir oluyorum ayri konu ama boyle bir olum onun icin kolaylik ve yaptiklarinin yanina kalmasi olur.
helikopter düştüğü vakit sağ olsa bile,kazanın üzerinden bu kadar zaman geçmişken,berit dağı'nın yükseklerinde, -15 derecede ve 1,5 metrelik kar kalınlığı arasında -en pozitif ihtimalle- donarak öldüğünü düşünmekteyim.
inanlardan özür dileyerek kendisine allahtan rahmet yakınlarına sabır diliyorum. eksi bilemem kaç derecede karlar içinde bir dağ iyi ihtimallerin yok olduğu bir yer.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun bacanağı Dr. Rıfat Aslanoğlu, arama-kurtarma çalışmalarına tepki gösterdi. Helikopterden 112 Acil Servisi'nin yaklaşık 20 dakika arandığını ve konuşulduğunu savunan Aslanoğlu;Ancak buna rağmen yer tespiti yapılamamış. Cep telefonlarının çektiği bölgede birkaç nokta var. Bölgeye gittik. Bölgeyi çok iyi bilen köy korucuları saatlerce araçlarda bekletildi. Bölgeyi bilmeyen askerlere arama yaptırıldı. Askerlerde pek arama yapmadılar. içişler Bakanı buraya brifing almaya gelmiş. Ne yapılmış ki bilgi veriliyor; tepkisini dile getirdi.
ölmesini istemediğim adamdır. öldüyse kendi adıma üzülmeyeceğim, kenan evren yargılanmadan öldüğünde ne kadar üzülürsem, o kadar üzüleceğim bu insana. insan olması mıdır bilmiyorum düşünebilen ve bilinci olan canlı bir varlık olması ilgilendiriyor beni, ama yine de biri ölünce üzülmek zorunda olmak anlayışına inanmıyorum. her neyse, sevecen bir insan mamafih.
''biz bencil olduk , herkes şimdi önce kendi çıkarlarını düşünüyor ..bu hastalıklı şeyleri biz hep avrupadan aldık'' diyen büyük adam. sanırım sahip olduğu milliyet fikirlerinin fransız ihtilali kaynaklı olduğunu bilmiyor. ama yine de temiz adam, dürüst adam, iyi siyasetçi.
''şimdi efendim ... düzeltelim yasin hayal'in attığı bomba değil, maytapları biraraya getirip yapmışlar işte, bomba sayılmaz.. o gün çocuk koymuş maytapları, koyduktan sonra bir kız çocuğu geçiyomuş ordan ona bir şey olmasın diye yasin hayal kızın üstüne atlamış yaralanmış, bakın o yüzden de hafifledi cezası...(para mevzusunda) çocuğun (y.h.) ailesi şimdi mağdur olunca tabiii... verilmiş.'' hakkında duygusuz bir şiir yazdığı adamı öldüren çocuk hakkında hikayeler uydurmasına rağmen dürüst ve ahlaklı. çünkü iki çocuğu var.
kendisini eleştiren gazetecilere, "Onları gecenin karanlığında ya da gündüzün aydınlığında ansızın bir sürpriz bekliyor. Kınından çıkarılan bir kılıcın kahpe soyluların kökünü kazıyana kadar bir daha kınına girmeyeceği bilinmelidir" diyen adam. ama bunları söylerken iki çocuğu vardı, ve oğlu furkan knight online'da char'ını sattığı için normal bir aileye sahipti. fakat faşist diyenin dili bükülsün.
"kitabın isminden de belli. kendi adını ve soyadını yazmış. avrupa'ya piç lazım. eğer piçlerle iç içeyseniz, ruhunuzda piçlik varsa avrupa sizi kucaklar. yeter ki türklüğe hakaret edin." elif şafak'a diyor bunları, eleştirinin kitabını yazmış büyük siyasetçi.
"iktidara geldiğimizde idamı geri getireceğiz. barzani'yi diyarbakır'da yargılayıp habur kapısı'nda infaz edeceğiz." bu kadar da insancıl. ama doğru, idam gayet normal, bunun yanısıra barzani klasik bir orospu çocuğu o nedenle asılmalı. ama kendisi buzların üstünde acı çekmemeli, masum insanların kullandığı köprülere bomba kurmuş, insanların eşitliğine inanan insanları sadece düşünceleri yüzünden katletmiş olabilir, iki çocuk babası, affetmek gerekir.
"Bugün olsa Çatlı'nın cenazesine yine giderim" ne diyim ben buna bilmiyorum.
"Yasin'in konusunu da görüşeceğiz. Avukatı da çağıracağız, avukat da gelecek. Hee Yasin'in sonraki ceza olayını mı, hı, hı, tamam görüşürüz." yasin arkadaşımızın öldürdüğü kişiye şiir yazmıştın değil mi muhsin abi?
10-15 dakika daha ayırsam, bunlardan onlarcasını daha kolayca çıkarır koyarım bu entry'nin içerisine. muhsin yazıcıoğlu benim için hiçbir şey ifade etmeyen adam, kimse de arkasından 'gebersin soğuklarda götü düşsün itbok' demiyor, ki kendisi muhtemelen onlarca solcu hakkında bu ifadeleri kullanırken, ki kendisi tanrıya inanmayanlar için, milliyetçi olmayanlar için ne beddualar ederken.
ama üzülüyorum, bu kadar insanın bir katile tapınmasına üzülüyorum. insanların katledilmesini 'dönemin şartlarıydı', 'zaten olmadı çünkü biz bilmiyoruz' şeklinde geçiştirmeye çalışan insanları gördükçe miğdem bulanıyor. ben burada bu adamın bütün yaptıklarını ortaya döksem de bir şey değişmeyecek, ona da üzülüyorum.
umarım şu anda olduğu yerde küçük bir köpek yavrusu gibi büzüşmüş, yaptıklarını, yok ettiği hayatları düşünüyordur. ama sanmıyorum, o tip şeyleri düşünebilmek için önce insan olmak gerekiyor.
muhsin yazıcıoğlu bizim gibiler için yargılanmadığı sürece çoktan ölmüştü, helikopteri düşmüş düşmemiş, ne fark eder...
1978'de Balgat katliamı zanlılarından Ankara ülkü ocakları başkanı Abdullah Çatlı'nın yakalanması üzerine, emniyeti, "Bu size son ihtarım. Abdullah´ı bırakmazsanız Ankara´nın 150 yerinde bomba patlatacağız" diye tehdit ederek Abdullah Çatlı'nın serbest bırakılmasına yardımcı olmuştur.Ne insanmış(!!!) anlayın işte.
sözlüğü ikiye bölmüş kişidir. maalesef 30 sene önceki tuzaklara hala düşebildiğimizi göstermiştir. 30 yıl öncede kardeş kardeşe kırdırılmamış mıydı? aynı silahtan çıkan kurşunla hem sen hem ben ölmemiş miydik? hala yanı yerde mi dönmüş dolaş mışız peki? bugün yine alsak silahları vurur muyuz birbirimizi? hümanizm çığlıkları atanlar? size nooldu ? faşistlerden geçtim diyelim,size ne oldu?
duygusal mekanizmanız çifte standartla mı çalışıyor? aferin hepimize...
peki ölmek üzere olan birinin aciziyetine sevinmek? bilmiyorum ama ben türküm. benim kültürümde bu yok. sen ne isen onu bilemem işte...
1978 de tipli gençlerin aileleri çocuklarının meşum kaderinden haber aldıklarında ne hissetmişlerse, sivas'ta otel içindeki yakınlarından insanlar nasıl çaresizce umutlarını kesmişlerse, maraşta çarpı işareti çizilen ve mezara çevrilen evlerde çoluk çocuk nasıl çaresizce neden olduklarını bilmedikleri bir vahşeti beklemişse, rakel dink yerde yatan koca adamı gördüğünde ne duyduysa umarım bunlar ölürken gözünün önüne gelmiştir muhsin beyin. ölümlere üzülmemek ya da oh olsun demek pek de insani olmayabilir, ama hayatı boyunca insana dair en önemli şeyi yaşama hakkını birilerinin elinden almakta beis görmemiş, öyle yada böyle dolaylı ya da doğrudan yakın dönem utanç haritamızın hep köşetaşlarında bulunmuş bir adamın ölümüne üzülmek vicdanımıza kabul ettirilebilir bir şey değil. maraş'ı yıllarca biz içimiz cız ederek hatırladık şimdi maraşın icimizi yakmasının müsebbiblerinin de icini cız ettiriyorsa maraş ismi,farklı nedenlerle de olsa ilahi adaletin çok da adil gelmese de tuhaf bir tecellisi olsa gerek.
kazanın hemen ardından iha muhabiri ismail güneş'in 112 acil servisle yaptığı konuşmaları dinleyince -ne yazık ki- kazadan kurtulma ihtimali olmadığı anlaşılıyor. zira iha muhabiri, düşen helikopterde sıkışıp kaldıklarını, etrafı göremediğini, soğuk bir hava ile beraber sis ve tipi olduğunu ve helikopterdeki hiç kimseden ses gelmediğini anlatmıştır ki, bu durumda kazanın üzerinden yaklaşık 20 saat geçtiği düşünüldüğünde yaralı olma ihtimali dahi azalmaktadır.
abdullah çatlı'nın yakın arkadaşıdır. rahmetli çatlı da bir kaza sonucu hayata veda etmişti. su an için kesin bir bilgi yok muhsin yazıcıoğlu'nun hayatta olup olmadığına dair. insanın aklına geliyor bu da mı bir suikast diye. allah ailesine sabır versin.
türkiye de arama kurtarma çalışmalarının ne kadar etkili sonuçlar verebildiğinin(!) bilmem kaçıncı kanıtıdır. yazık ki bu ne ilk ne de son olacaktır...
burada gelip insan haklarından, kürtler'in haksız yere itilip kakılmasından, türk milletini kendini en tepede görmesinden, hatta milliyetçi olmaktan midesi bulananların gerçek yüzlerini göstermiş adamdır.
nihayetinde her zaman söylediğimiz gibi bir insandır.
bu kadar zaman ulaşılamamış olması gerçek anlamda rezalettir. insan değerinin önemini gösterir.
son olarak kuvvetle muhtemel allah rahmet eylesin diyeceğimiz siyasi liderdir.