faşizmin ruhsuzlaştırdığı piyonlardan biriydi.piyon olarak yaşadı, elleri kan içinde öldü.
ha gerisinde insan sevgisinden yoksun, can almaya meyilli bir mezbahane insan bıraktı orası ayrı.
tanıdığım bi abi vardı muhsin yazıcıoğluna yakın isimlerdendi. muhsin yazıcıoğlu tarafından milis eğitmek için bazı arkadaşlarının ve kendisinin bosnaya çeçenistana azerbaycana gönderildiğinden bahsetmişti. hatta kendisinin şu anda azerbaycana girişi yasaktır. ne olduysa artık. rahmetle anıyoruz muhsin başkan.
ölümüyle ilgili beni üzen tek hadise enkazdan sağ çıkıp, epey bir mesafeyi sürünerek kat ettikten sonra donarak ölen gazeteci olan politikacı.
ha, bununla birlikte elleri en az onunkiler tarafından kirli başka politik figürlerce öldürülmüştür. değirmenlere karşı verilen savaşta insanlara olmayan suçlar yüklenirken bu kişinin neden öldüğünün sorgulanmıyor oluşu da ayrı bir mesele.
ölümü aydınlatılmalıdır, evet. ölümüne sevinmiyorum. bir katil olduğunu düşünsem de ona "keşke o da güzelce donacağına acı çekerek, kıvranarak ölseydi" de diyemem. ama, üzüldüm diye yalan da konuşamıyorum, hiçbir şey hissetmiyorum ölümüyle ilgili. nüfus tabelasından azalan bir sayıdan başka bir şey değil o.
ben onu küçükken akrabam olduğu sözleri ile tanımıştım. televizyona çıkan az-çok tanınan birisiydi,sivaslıydı ve şarkışlalıydı bizim gibi.o yüzden akrabamız olmalıydı.bir nevi tatmindi belki de ama büyüklerim öyle diyordu ve ben onu akrabam olarak tanıdım ilk.ve vefat ettiğinde akrabadan da öte bambaşka biri olarak biliyordum artık.
çocukluk işte.her söylenene kanıyorsun ve nerde adını duysam akrabam diyordum gerine gerine.sokak arkadaşlarımdan farkım oluyordu çünkü.okulda arkadaşlarıma böylece hava atabiliyordum.ben tanınan birinin akrabasıydım.
gençlik işte.kanın deli akıyor.farklı olmak istiyorsun.bir siyasi kimliğin olsun istiyorsun.elin ile bir siyasi işaret yapmak,siyasi müzikler dinlemek,kendine düşman üretmek ve dostlarınla dolaşmak istiyorsun.e bir de ailen de baskı uygulayınca sana - "oğlum bırak da bu işleri derslerine çalış." dediğinde daha da marjinal olmak istiyorsun ve daha bir hırsla sarılıyorsun ona.büyük kuzenlerin seninle dalga geçiyor sen ise hırsından ağlıyor ve daha da keyiflendiriyorsun onu.kızıyorsun...küsüyorsun...susuyorsun...
360 derece olmuyor bakış açın. dar açı ile bakıyorsun olaylara. ona göre yorumluyor ona göre konuşuyordum.onun doğrusu benim doğrum onun yanlışı benim yanlışım olmuştu. kıt kanaat biriktirdiğim paramla,saklaya saklaya sipariş ettiğim dergiler ile destek olmaya çalışıyordum ona. o dergiler ile lisede dolaşıyor arkadaşlarıma nispet yapıyordum.
sonra eziklik yaşadım bir nevi.çünkü ben onun okuduğu ilkokulu bilirken henüz onun adını bilmeyenler vardı.partisinin %1 oy alması ise cabasıydı.haberlerde göremiyordum.internet sitelerinde en az tıklananlardandı. yine de şevkim kırılmıyordu.çünkü ona inanıyordum.çünkü onu seviyordum.gizli gizli duvarlara onun adını yazıyor,sınıftaki arkadaşlar ile onun için tartışıyordum.sözlükte ona laf atanlara eksiyi basıyor özel mesaj ile laf atıyordum.
bir gün lisede...bir öğle arasında...ve seçim zamanında...yine ondan bahsediyordum.akşama halı saha maçı ayarlamıştı arkadaşlar.ve ben erkenden eve gidip ayakkabı ve formam ile maça gitmeliydim.gitmeden önce haberlere bakmalıydım.belki muhsin başkanımın haberini yaparlardı.e ne de olsa sadece seçim zamanında televizyonda görebiliyordum onu.
kalbim küt küt atıyordu.kanepeye uzanmıştım.ekranda "bbp helikopteri düştü" yazıyordu.içinde o da vardı.
gün boyu televizyon başında bekledim.bir müjde bekliyordum.korkuyordum.onun ölebileceğine henüz hiç hazır değildim ve ben daha ona bir oy dahi verememiştim.babam bana üniversiteyi kazanmam halimde siyasete girebileceğimi söylemişti.össye çalışırken,hayaller kurarken nerden çıkmıştı bu kaza şimdi?kaç gün geçmişti.müjde diye aldığım haberler asılsız çıkmıştı.
ve bir gün...ölüm haberi verildi haberlerde...ben hayatımda hiç böyle ağlamamıştım...hiç bu kadar üzülmemiştim.* salya sümük ağlamıştım ve gözlüğüm afedersiniz bile bundan nasibini almıştı.
babam,annem yanıma gelmiş onları da göndermiştim yanımda.sevgilime bile cevap vermiyordum.gerçek miydi tüm bu olanlar?
bulunduğum ilçede ne bir ilçe teşkilatı ne de parti ile yakın birileri vardı.tektim gerçekten.ve bunu o vefat edince daha iyi anladım.sanki bendim ilçemde ondan sorumlu kişi.sanki bana taziyeye geliyordu millet.her tokalaşmam,beni biraz daha acı gerçeğe yaklaştırıyordu.
bin bir zorluklarla cenazeye gidebilmiştim.tekbir sesleri ile açılmıştı ağzım günler sonra.herkesin değerini anladığı bir zamanda,seni herkese anlatırken yorulup "kimse bizi anlamıyor" dediğim bir zamanda şimdi herkes senin iyi olduğunu söylüyordu.ben ise "keşke kimse senin değerini anlamasaydı da sen hayatta olsaydın" diyordum...diyordum ama boşuna diyordum.
şimdi üniversitedeyim...siyaset bilimi okuyorum...3 senedir...ve geriye dönüp baktığımda yaptığın yanlışları da görebiliyordum artık.sorguluyorum ben.
duygularımı bir kenara bırakarak da diyorum ki..sen gerçekten o iyi insandın...yaptığın yanlışlarına rağmen sen o oy vermeyi hak eden insandın.sen,senin yolunda yorulmanın eziyet değil zevk olduğunu ispat ettirendin.sen hala içimde sevgisi olan...hala resmini gördüğümde gözlerimi doldurandın...sen muhsin yazıcıoğlu...sen benim fikir örgümdün...
kendisinde ve arkadaşlarında döneklik olmayan sadece ve sadece inandıklarını yapan lider. bir zamanlar bir akım içinde patlak veren şamanizme dahi dur deyip yaptığı onca fedakarlık ve hissesini bir kenara bırakıp dostlarıyla gidecek kadar da gözü kara. muhsin yazıcıoğlu karanlık bir el değil en fazla o ellerin genç ve gözü kara yıllarda içindeki vatan ve millet sevgisini istismar ettiği bir anadolu ve allah adamıdır. ruhu şad olsun .
Ben bir ileri bir geri gitmem.
Bugün söylediklerimi iktidara gelince unutmam.
Futbol oynamadığım için sıkışınca en önemli konularda mutabakat lazım diye topu taca atmam.
Çözerim dediğim meseleleri çözerim.
Çalım atmayı bilmem.
Haksız bir dava uğruna sultanlık yapacağıma,
Gerekirse haklı davada tek başıma yürüyeceğimi söylüyorum.
Ben Avrupa Birliği kapısında zorlanan, aşağılanan Türkiye istemiyorum.
Ben kendi medeniyetimle olurum.
Ben yeniden Tük-islam medeniyetinin inşaatını istiyorum.
Evet adım Muhsin Yazıcıoğlu,
Bende ve arkadaşlarımda döneklik olmaz.
Biz inandığımızı yaptık.
inandığımızı yapmaya devam ediyoruz.
Talablarda Türkmenler katlediliyor.
Musul, Kerkük Kürtçe yer olarak ilan ediliyor.
Ankarada Barzani Kürdistandan bahsediyor.
Ama iktidar susuyor.
Böldürtmeyeceğiz,
Soydurtmayacağız,
Türkiyemize, Mirastarlarımıza herşeyiyle sahip çıkacağız. Var mısınız? VARIZ
Ben Türküm, Türk esir olmaz.
Ben Türküm, Türk Devletsiz olmaz.
Ben Türküm, Türk Bayraksız olmaz.
Ben Türküm, Türk Ezansız olmaz.
Ben Türküm, Türk Hürriyetsiz olmaz. "
vatana çok hizmet etmiş, tek suçu vatanı karşılıksız sevmesi ve verilen her görevi kusursuz uygulamasıdır, diğerleri gibi kendi menfaati için çalışmış cebini doldurmuş olsa hayatta olurdu.
kulaktan dolma bilgilerle gelip caz cuz eden her seyi bilen elemanlar oncelikle at gozlugunu cikartip muhsin baskanin neler yaptigini ogrensin. sivas diyor mesala git bir oku ogren bos cemkirme arif sag'in aciklamalarina bak.
baskan ne demis evladim, imanin iktidar olmadigi yurekte seytan devrim yapar.
türkiye siyasetinin görmüş olduğu en büyük ırkçı siyasilerden biri. bunun aksini söylemek akıl ve mantıktan yoksun olmakla eşdeğerdir. ırkçılık bir insanlık suçudur ve bu bağlamda kendisi de diğer fikirdaşları gibi aynı kaderi paylaşamadan ölmüştür.
aynı kaderi yaşayamamadan kasıt; ırkçı fikirleri taraftar toplama kapsamında ve bu fikirleri eyleme geçirerek binlerce insanın ölümünden sorumlu tutulup savaş mahkemelerinde yargılanmaktır.
ne yazık ki kendisi gibi bir sürü ırkçı kafa yapısına sahip türk siyasetçi savaş suçlusu olarak yargılanamadı henüz.
''öldürülüşünün'' 3.yıl dönümünde saygıyla anıyoruz kendisini bu milletin yetiştirdiği temiz evlatlardandı. yok savaş suçlusuydu yok kıldı tüydü diye saçma sapan konuşan liseli gençlerede o klavyeyi balkondan aşşağıya atmalarını öneriyorum.
hala sanki hiç ölmemiş gibidir. insanın kabullenemediği gerçekler vardır ya hayatta, ölümü de bunlardan biridir. gönül isterdi ki daha uzun yıllar yaşasın, saçlarına aklar düşsün, torunlarını, düğünlerimizi, çocuklarımızı görsün. olmadı. iyi adam, dürüst adam, adam gibi adam, amca gibi amca, lider gibi lider.. Rabbim mekanını cennet etsin, ruhun nurla dolsun.
Nice meşakkate göğsünü gerdi
Yılmadı ki muhsin yazıcıoğlu
Vatan bayrak büyük sevdamdı derdi
Kalmadı ki Muhsin Yazıcıoğlu
Bayrak sevdasıyla verdi hizmeti
Mamak'ta yaşadı onca zahmeti
Birliği sağlamak oldu serveti
Çalmadı ki Muhsin Yazıcıoğlu
Şarkışla'dan doğup Maraş'ta battı
Şad olsun ebedi uykuya yattı
Sönmeyen meşale, bir gül bıraktı
Solmadı ki Muhsin Yazıcıoğlu
Milliyetçi ruhu asla sönmedi
Zulüm gördü, ilkesinden dönmedi
Gönüllerde yaşayacak, ölmedi
Ölmedi ki Muhsin Yazıcıoğlu
Çağlayancerit'le Yerköy arası
Oldu kem talihin zifiri karası
Sarılır mı bu acının yarası
Gelmedi ki Muhsin Yazıcıoğlu
Döngel Köyü göndermedi yüzünü
Keş dağı da karla örttü gözünü
Gülbahçe'de yaşla yazdı sözünü
Silmedi ki Muhsin Yazıcıoğlu.