Türk tiyatro adamı, oyuncu, yönetmen, yönetici, eğitmen, çevirmen, makale yazarı, sinema yönetmeni, çağdaş Türk tiyatrosunun kurucusu Muhsin Ertuğrul, 1909'da profesyonel olarak sahneye çıktı.
Çeşitli tiyatro topluluklarında çalıştı. Paris ve Berlin'e gitti. 1918'de Berlin'de 'Beranien Düşesi' adlı filmde oynadı. Aynı yıl 'Samson', 'Kara Lale Bayramı' ve 'Şeytana Tapanlar' filmlerini yönetti.
1921'de Darülbedayi'de yönetmen olarak çalışmaya başladı ve ülkemizin ilk özel film yapım şirketi olan Kemal Film'in yerli film yapımına başlaması için yardımcı oldu.
Türkiye'de ilk filmini 1922 yılında ('istanbul'da Bir Facia-i Aşk') yönetti. 1921-24 yılları arasında bu şirket adına altı film çekti.
1924'te Sovyetler Birliğine gitti. Orada 'Tamilla' ve 'Spartaküs' adlı filmleri çekti. 1923 yılında çektiği 'Ateşten Gömlek' filminde baş rolde oynayan Neyyire Neyir ile evlendi.
Türkiye'ye dönüşünde yeniden Darülbedayi'de çalışmaya başladı ve 1928'de ülkemizin ikinci büyük yapım şirketi olan ipek Film'in kurulmasına öncülük etti.
ipek Film, 10 yılı aşkın bir süre Türkiye'nin tek film yapım şirketi olarak kaldı. Yeniliğe açık olmalarıyla tanınan ipek Film, Ertuğrul'a her türlü harcama yetkisi vererek çağdaş düzeyde teknolojinin ülkemize girmesini sağladı.
Böylece Ertuğrul 1931 yılında ilk sesli Türk filmi olan 'istanbul Sokaklarında'yı çekti. Bu filmin hemen ardından ipekçiler ilk sesli film stüdyosunu kurdu.
1928-41 yılları arasında ipek Film adına 20 film çekti. 'Aysel Bataklı Damın Kızı', 'Şehvet Kurbanı', 'Bir Kavuk Devrildi' gibi filmler ilgi gördüyse de genel olarak sinema alanında başarısız kabul edildiler.
Muhsin Ertuğrul, köklü bir tiyatro geleneğine sahip olduğu için filmlerinde daha çok teatral bir tarzla çalışıyordu. Zaten 1947'den sonra sinemadan uzaklaşmaya ve tiyatro alanında çalışmalarını yoğunlaştırmaya başladı.
1953 yılında çektiği ve büyük bir başarısızlıkla sonuçlanan ülkemizin ilk renkli filmlerinden biri olan 'Halıcı Kız', Muhsin Ertuğrul'un son sinema çalışması oldu.
Muhsin Ertuğrul'un Halide Edip Adıvar'ın 'Ateşten Gömlek' adlı romanından uyarladığı filmde kamera önüne geçen Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir sinema filminde oynayan ilk Müslüman Türk kadınları oldu.
Türk sineması ilk uluslararası ödülünü Muhsin Ertuğrul'un 'Leblebici Horhor' adlı filmiyle kazandı. Film, ikinci Venedik Film Festivali'nde Onur Ödülü aldı.
Kendi deyişiyle, daha düzenli, daha iyi ve daha güzel olana erişmeyi amaçlamış tiyatro anlayışını (meliorizmi) benimseyen Ertuğrul, çağdaş Batı tiyatrosunu Türkiye'de kurumsallaştıran, 60 yıllık sanat yaşamı boyunca çağdaş tiyatro kültürünü tüm kurumlarıyla getiren ve uygulayan kişi olarak anılır.
çağdaş tiyatronun kurucusu demek yanlış olmaz heralde. ses tiyatrosu'nun fuayesinde mengu ertel tarafından kendisinin fotografından yapılmış bir kolaj çalışması mevcuttur.
günümüzde bir çok tiyatro ustasının, usta olarak kabul ettiği, çağdaş türk tiyatrosunun kurucularından biri olarak kabul edilen, türk tiyatrosunun ufkunu geliştiren, carll albert le birlikte ankara konservatuvarlarının temellerini atan 'tiyatroda seyirciye saygı' ilkesini çok detaylı bir şekilde benimseyen, 'seyircinin hükmü kesindir, temyize gitmez' diyen, büyük tiyatro adamıdır.*
oyuncularına: "Sakın seyircinin arasına girmeyin. Sizi hayalindeki kişi olarak yaşatsın. Aksini yaparsanız onların üzerindeki sihrinizi yitirirsiniz." demiş efsane.
Türk tiyatrosunun batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilir., sinema alanında da 1922-1939 'da Türkiye’de film yapan tek kişi olmuştur. (1892, istanbul – 1979, izmir)
Sıkı bir solcu olduğunu daha birkaç gün önce öğrenmiştim.
Türk sanatına katkısı bir yana, Atatürkün de canlı canlı izlediği eserlere imza atan herkes benim için saygıdeğerdir.