bir canım var dost yoluna koymuşum
benim yaradanım sensin sevdiğim
dünya yansa kıyametler kopsa da
benim yaradanım sensin sevdiğim
deryasın damlalar sende saklanır
dertler derman olur sende aklanır
bütün güzellikler sende toplanır
benim yaradanım sensin sevdiğim
gelmiş geçmiş velilerden velisin
fadime ananın sanki elisin
akarsu'nun bağbanısın gülüsün
benim yaradanım sensin sevdiğim
'sevdiğim' dediği kimdir ben çıkaramadım. yardım bekliyorum.
yakılması üzücü olan kişidir.
bir canlının (bakın insan demiyorum 'canlı' diyorum) yakılarak öldürülmesi büyük günahlardandır. kendine 'müslüman' diyen birisi allah'tan korkuyorsa bunu yapmaktan korkmalıdır.
muhlis akarsu sivas iline bağlı kangal kazasının minarekaya köyünde 1948 yılında doğdu. anadolu insanının ezeli mesleğinden olan rençberlikle geçinen bayram efendinin üç oğlunun en küçüğüdür. 1962'de ilkokulu minarekaya'da bitiren muhlis dost, malum nedenlerle tahsil yapamadı. yapamadı ama kendi beldesinde var olan nefis anadolu geleneklerinden istifade etmesini bildi.
genellikle kış günlerinde yapılan bektaşi cem ve cemaatlarında yörenin seyyitlerinin ve ozanlarının etkisinde kaldı. pek körpeyken, şiir yazmaya, deyişler, nefesler kurmaya başladı. bu arada bağlama çalmaya, zakirlik yapmaya yöneldi. etkileyici bir sesin sahibiydi akarsu. o'nu 1960'lı yılların dev ozanları arasında aniden parladığını görürüz. 1972 de kendisinin çok saygı duyduğu seyyit halil beyin kızı mühibe (leyla) hanımla evlendi. bu evlilikten üç kızı oldu. pınar (17) çınar (15) damla (8)
önceleri klasik bektaşi kalıpları içinde ismini duyuran, sesini sazını dinleten ünlü arkadaşım, yetmişli yıllarda türkiye'de başlayan devrimci kıpırdanışlara yabancı kalmadı. zamanın dev ozanları, ihsani, ali izzet, nesimi, çırakman, gibi isimlerle sahnelerde görüldü.
son derece yanık ve tok sesiyle bir zamanlar plak ve kasetlerde rekor düzeyde eserler sergiledi. *
2 temmuz 1993'te aramızdan ayrıldı fakat sesi hala kulaklarımızda...
arif sağ, erdal erzincan ve mahsuni şerif'le çalışmış onlarla deyişler söylemiş, yaşasaydı günümüzün en çok dinlenen ozanlarından biri olacak, sivas katliamının bir kurbanı olan ozan.
Muhlis Akarsu, 1948 yılında Sivas'ın Kangal ilçesi Minarekaya köyünde doğdu. Küçük yaşlardan itibaren katıldığı muhabbetlerde ve cemlerde Alevi-Bektaşi kültürünü öğrendi;saz çalıp türkü söylemeye başladı. Kısa zamanda sesinin güzelliği ile fark edildi. Gençlik yıllarında geldiği istanbul'da Mahzuni Şerif'in, Davut Sulari'nin deyişleriyle tanıştı. ilk söylediği deyişlerde gerek saz çalış gerekse okuyuş itibarıyla Davut Sulari'nin etkisi görülür. Davut Sulari'nin kendine özgü bol hançere hareketlerini içeren tavrından uzun süre kurtulamayan Akarsu, kendi deyişlerinde de bu tavrı-kısa bir süre de olsa- denemiştir. Daha sonraları deyişlerinde ve deyiş söyleme tavrında Sulari'nin etkisinden kurtulduğu görülür. 1970'lerden itibaren dönemin etkili aşığı Mahzuni Şerif'in izleri belirir Akasu'da...Uzunca bir süre Mahzuni'nin deyişlerini çalar, okur. Bu arada Alevi-Bektaşi aşık geleneğinden de kopmaz. Pir Sultan, Kul Himmet gibi büyük ozanların birçok deyişini geleneksel kalıplardan çıkmadan seslendirir. 2 temmuz 1993 de madımak yangınında vefat etmiştir.~http://www.turkuler.com .~