yaratıcıyla, meleklerle, insan üstü varlıklarla konuştuğunu iddia eden ve hatta konuştuğu varlıkların kendisine; çevresinde ki bazı kadınlarla evlenme hakkı olduğunu o kadınların sadece kendisine helal kılındığını söylediğini iddia eden kişi.
21.yy'da inanıp inanmamak kişinin kendi bileceği iş başıma bir iş gelmeyecekse ben inanmıyorum, bilim kurgu geliyor bana inanan varsa saygılar.
Bir peygamber ama en abartılanı kardeşim peygamberlerde insandır sen burada Allahın Hz.Muhammed için dünyayı yarattığını söylüyorsan isaya Tanrı demekten pek bir farkı yok.
Türkiye gibi laik bir ülkede bu kadar çok kullanılmasına anlam verilemeyen bir bedevi ismi.
Çocuğa muhammed ismini verip, doğumdan itibaren ona deve sidiği içirerek islam zırvalarına inandıran ebeveynler, bu ülkenin her şeyden önce sizlerden kurtulması gerek.
Dindar olmayabilirsiniz ben de dindar biri değilim ama bu kadar inananı olan bir dinin peygamberinden askerlik arkadaşı gibi bahsediliyor olmasını saygılı bir tutum olarak görmüyorum.
Demiyorum ki Hz. Muhammed diyin. Arapların adeti babasının adı ile tanıtmak. Muhammed bin Abdullah denilebilir istenirse.
Fakir tuccar. Okudugum kaynaklardan kendi derlemem;
'Efendi tuccar oldugundan cok geziyormus. Diger kitaplara ulasma imkani edinmis yani. Sonra gitmis magaraya derleyip toplamis. Yayinevi gibi dusun kendi baskisini koymus. Zaten puta tapan arap hemen arkasindan gitmis o donemde putran daha cazip cunku.'
Zeki adammis donemin reformisti. O kadar insani bir dusunce altina toplamak cok zor olsa gerek.
sahih buhari 1553 no lu hadis;
rivâyete göre şöyle demiştir: ben altı yaşında bir kız iken nebî salla'llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti.
(üç sene sonra) biz medîne'ye hicret ettik. hâris ibn-i hazrec oğullarının menziline indik. müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. bu cihetle saçım döküldü. (hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem ümmü rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. ben de annemin yanına geldim.
beni ne edeceğini bilmiyordum.
annem elimi tuttu. tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu.
ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. nihâyet soluğum biraz yatıştı. sonra annem biraz su aldı. onunla yüzümü, başımı sıvazladı. sonra beni eve koydu.
evde ensâr'dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. bunlar bana: "hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin!" di(ye alkışla) dılar.
annem beni bu kadınlara teslîm etti. bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve resûlullah'a teslîm ettiler. beni hiçbir şey sıkmadı.
ancak resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'i habersiz görünce sıkıldım. (resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. yanında ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. beni resûlullah yanına oturttu). ensâr kadınları beni resûlullaha takdîm ettiklerinde, ben dokuz yaşında bir kızdım...