muhammed in hayatı boyunca 35 farklı eşinin olması

entry45 galeri2
    38.
  1. Ateistlerin sayıyı gitgide artırdığını gösteren iddia. Yetişemiyoruz artık, dine iftira atarken yavaş olun biraz.
    1 ...
  2. 37.
  3. 36.
  4. hey maşşallah dedirten olaydır. bizim padişahlar bile bu kadarını yapamadı. bu durumda olup, şu an yaşayan bir tek kişi tanıyorum: mehmet ali erbil.
    1 ...
  5. 35.
  6. 25 yıl boyunca sadece, kendisinden 15 yaş büyük iki evlilik geçirmiş 2 çocuklu hz. hatice annemizle evli kalmış peygamber efendimizden bahsediyoruz.
    siyer şart.

    http://istekuran.com/peygamberimizincokesliligi.html
    0 ...
  7. 34.
  8. peygamberlik misyonunu, bizden 1500 yıl önceki devri, kabilelerin islama davet şekillerini bilmeyen beyinsizlerin 1gr akılla yapabilecekleri karalamadır. lütfen sağlam kaynaklardan peygamberimizin evliliklerindeki amaç ve hikmetlere bakınız diye tavsiyede bulunmakta bir borçtur.
    0 ...
  9. 33.
  10. --spoiler--
    hz muhammedin boşadığı hanımları:
    1. dahhak kizi fadime
    2. zabyan kizi aliye
    3. kab kizi mileyke

    hz.muhammed'in nikahlayıp sonradan ayrıldığı kadınlar:
    1. numan kizi esma
    --spoiler--

    boşadığı hanımları ile nikahlayıp sonradan ayrıldığı kadınlar arasındaki fark nedir allasen.
    6 ...
  11. 32.
  12. TAM LiSTE :

    PEYGAMBERiMiZiN EŞLERi:

    HATiCE

    Huveylid kızı Hatice, ticaretle uğraştığından “tâcire”, temiz ahlâklı olduğundan da “tâhire”diye anılan bir Mekkelidir. Daha önce başından iki evlilik geçen ve birinci evliliğinden bir oğlu, ikinci evliliğinden de bir kızı olan Hatice, Peygamberimizle, o henüz elçilikle görevlendirilmemiş iken evlenmiştir.

    Peygamberimizin, kendisinden 15 yaş büyük olan bu itibarlı kadınla yaptığı evlilik, –Hatice 65 yaşında ölene kadar– 25 sene sürmüştür. Hatice’nin önceki evliliklerinden olan 2 çocuğuyla birlikte 7 çocuklu olan bu aile, dost ve düşmanların ortak kabulü ile karşılıklı sevgi ve saygının esas olduğu örnek bir ailedir. Peygamberimize iman eden ilk insan ve ilk kadın olan Hatice, büyük ve ağır görevinde o’na hep destek olmuş, her zaman o’nun yanında yer almıştır. Peygamberimizin Hatice ile evli kaldığı bu dönemle ilgili olarakolumsuz eleştiri hiç yapılmamış, yapılamamıştır. (Allah, ondan razı olsun.)

    SEVDE

    ilk Müslümanlardan olan Zem’a’nın kızı Sevde de Mekkelidir. Putperestlerin baskısı sonucu kocasıyla birlikte Habeşistan’a hicret etmiş, ama kocasının orada ölmesiyle, 50 yaşında dul kalmış ve himâyeye muhtaç hâle gelmiştir. Çünkü akrabaları henüz Müslüman olmamışlardı ve Müslüman olduğu için de ona düşmanlık besliyorlardı. Bu yüzden Sevde onların yanına dönemiyordu.

    Sevde’nin bu durumunu bilen Müslümanlar onu, Hatice’nin ölümünden sonra yedi çocukla bir başına kalan Peygamberimize eş olarak önerdiler. Bazı kaynaklar Sevde’nin nikâh sırasında Peygamberimize şu sözleri söylediğini kaydetmektedir: “Ben seninle, erkeğe arzu duyduğum için değil, sırf Peygamber hanımları arasında Allah’ın huzuruna çıkabilmek için evlendim. Bana buna göre davran, ey Allah’ın Rasûlü!”

    Peygamberimizin bu evliliği beş yıl devam etmiş ve Sevde’nin ölümü ile son bulmuştur. Bu târihte Peygamberimiz 55 yaşındadır.

    ÂiŞE

    Peygamberimizin evlilikleri içinde en çok irdelenen ve eleştiri konusu yapılan, Âişe ile olan evliliğidir. Bu konuda, Âişe’nin henüz küçük bir çocuk iken Peygamberimizle nikâhlandığı, büyümesi için üç yıl beklendiği ve ondan sonra gerdeğe sokulduğu hikâyesi bir hayli yaygındır.

    Peygamberimizin küçük bir çocukla nikâh kıyması bakımından dikkat çeken bu hikâyenin aslının iyi araştırılması gerekir. Bu konu ibn ishâk’ın Sîyer‘inde, ibn Hişâm’ın Sîret‘inde, ibn Sa‘d’ın Tabakât‘ında, Taberî’nin Târih‘inde, Mevlânâ Şiblî’nin Asr-ı Saadet‘inde ve Ali Himmet Berki ve Osman Keskioğlu tarafından hazırlanan Hatemu’l-Enbiyâ Hz. Muhammed ve Hayatıadlı eserde genişçe yer almaktadır. Bu kaynaklardan öğrendiğimiz târihî gerçek ise şudur:

    Âişe, Peygamberimizle nişanlanmadan önce, Mut’im oğulları‘ndan Cübeyr ile nişanlıdır.Yani, evlilik çağındadır ve Peygamberimizle evlendiğinde küçük bir çocuk değildir. Yukarıda adını verdiğimiz târihî eserlerden bazısı, Peygamberimizin, Cübeyr ile nişanlı olan Âişe’yi babası Ebû Bekr’den istediğini, Ebû Bekr’in de Peygamberimize, Mut’im oğulları’yla konuşacağını ve ancak onlar nişanı bozarlarsa o zaman Âişe’yi kendisine verebileceğini söylediğini, putperest olan Mut’im oğulları’nın ise, Müslüman olan Âişe’nin oğullarını da kendi dinine döndüreceğinden korkarak, bu nişanı bozmak arzusunda olduklarını yazmaktadırlar.

    ilk olarak; Âişe’nin, Mut’im oğulları’ndan Cübeyr ile nişanlı olduğu tartışmasız bir gerçektir; çünkü eldeki tüm târih kitaplarında bu bilgi kayıtlıdır. ikinci olarak, bu nişanın islâmiyet’ten sonra olması mümkün değildir. Çünkü, mü’min bir kadının, müşrik bir erkekle evlenmesini yasaklayan Bakara/221 âyeti, Ebû Bekr’in kendisi gibi Müslüman olan kızını bir müşriğe vermesini engellemektedir. Dolayısıyla Ebû Bekr, kızı Âişe’yi, Mut’im oğulları’na, kendisi Müslüman olmadan evvel nişanlamış olmalıdır. Demek ki Âişe, daha o zamanlarda bile evlilik çağında olan bir kızdır ve yörenin iklim şartlarına göre en az 12-14 yaşlarındadır. Diğer taraftan eldeki tüm târih kaynaklarının mutabık oldukları ve Ana Britannica‘nın da yazdığı gibi Âişe, Peygamberimizle hicretten önce nişanlanmış, hicretten sonra nikâhlanmıştır. Bazı kaynaklar hicretten evvel nikâhlanıp, hicretten sonra gerdeğe girdiğini yazsalar da, yine tüm kaynaklarda yer alan aşağıdaki metin, bu iddia ile uyuşmamaktadır:

    Medîne’nin havası Mekkeli Müslümanlara çok dokunmuştu. Mekkeli Müslümanlar hep hastalanmışlardı. Hasta olanların içinde Âişe de vardı. Hastalık geçince Ebû Bekr, Hz. Muhammed’in huzuruna gelip şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Neden nişanlınÂişe’yi kendi evine almıyorsun?” Hz. Muhammed cevaben, “Mehir yüzündeney Ebû Bekr, şu anda Âişe’ye mehir ödeyecek durumda değilim” dedi.[2]

    Görüldüğü gibi metinde açıkça nişandan söz edilmektedir. Ayrıca, nikâh anında tesbit edilip muaccel [peşin] veya müeccel [vadeli borç] olarak verilebilecek mehirin henüz tesbit edilmemiş olması da nikâhın hicretten hemen sonra kıyılmadığını gösterir.

    Sonuç olarak kaynakların verdiği bilgilerden anlaşılıyor ki Âişe, Peygamberimiz ile evlendiğinde, çocuk yaşta olmayıp, nişanlısından ayrılmış genç bir kızdır.

    Peygamberimizin bu evliliği, hem kızıyla evlenerek kendisini şereflendirdiği Ebû Bekr’in islâm’a daha fazla maddî ve manevî yardımını sağlamış, hem de Âişe’nin herkes tarafından bilinen islâm’ı anlama ve anlatma yönündeki dirâyeti sayesinde Peygamberimizin elçilik görevini yaparken duyduğu rahatlık için isâbetli bir karar olmuştur.

    HAFSA

    Ömer kızı Hafsa, okuma-yazma bilen ve Habeşistan’a göç eden cefakâr Müslümanlardandır. Kocası Hunays b. Huzâfa Bedir’de şehid oluncaHafsa dul kalmıştır.Onun bu durumuna çok üzülen babası Ömer, sahabenin ileri gelenleri arasından ona uygun bir eş aramıştır. Sonuçta Hafsa ile Peygamberimiz evlenmiş, böylece Ömer gibi güçlü bir kişi ileakrabalık bağları kuran Peygamberimiz, elçilik görevinde büyük bir destek daha sağlamıştır.

    HUZEYME KIZI ZEYNEB

    Kocası Bedir’de şehid olan ve 60 yaşında dul kalan Zeyneb’e evlilik teklifini bizzat Peygamberimiz yapmış ve bu evlilik iki yıl sonra Zeyneb’in ölümü ile son bulmuştur.

    UMM SELEME

    Habeşistan’a hicret eden Müslümanlardan olan ve okuma-yazma bilen Umm Seleme, kocasının Uhud’da yaralanıp, iki ay sonra o yara sebebiyle ölmesi sonucu 4 çocuk ile dul kalmıştır. Himayeye muhtaç olan Umm Seleme, sahabenin ileri gelenleri tarafından kendisine yapılan evlenme tekliflerini yaşlı oluşunu bahane edip reddetmiştir. Peygamberimizin elçi göndererek yaptığı aynı yöndeki teklifi de yaşlılığını, çocuklarını ve kıskanç bir yapıda oluşunu bahane ederek reddeden Umm Seleme, Peygamberimizin, “Yetimleri zaten yanıma alacağım. Kıskançlığının gitmesi için Allah’a dua edeceğim. ihtiyarlığın ise bir engel değil” sözleri üzerine nikâhlanmaya razı olmuştur.

    CAHŞ KIZI ZEYNEB

    Peygamberimizin Cahş kızı Zeyneb’le evliliği, her Müslüman tarafından inceden inceye bilinmelidir. Çünkü bu evliliğin her yönü hikmet ve ibretle dolu olup, önemine binâen de Kur’ân’da yer almıştır. Ayrıca bu evlilik, gerçekleri çarpıtarak Müslümanların zihinlerini bulandırmak isteyen islâm düşmanları tarafından bu amaçlarına alet edilmek istendiğinden, Müslümanlarca iyi öğrenilmelidir.

    Öncelikle şu husus bilinmelidir ki, bu uygulamanın tarafları saygı ve övgüye lâyık kişilerdir. Çünkü bu evlilik, islâm devriminin teorik öğretilerinin pratik hayata geçirilen ilk uygulamasıdır. Bu evlilik ile Arap toplumundaki iki yanlış ortadan kaldırılmış ve iki tabu yıkılmıştır.

    ilk olarak; Müslüman kadınların câhiliye bakış açısıyla, Müslüman da olsalar itibar etmedikleri, hor gördükleri, evlenmek istemedikleri azatlı köleler, toplum içinde hür kişilerle aynı seviyeye getirilmiştir. Yukarıda başka bir vesile ile zikrettiğimiz Bakara/221 âyeti, Müslümanlara şu tavsiyelerde bulunmakta idi:

    Ve müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikâhlamayın. iman etmiş bir câriye –sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da– müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikâhlamayın; iman etmiş bir erkek köle –sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da– müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise kendi bilgisi ile cennete ve mağfirete çağırır. O, öğüt alıp düşünürler diye insanlara âyetlerini ortaya koyar. (Bakara/221)

    Ama bu âyetin önerisinin hayata geçirilmesi lâzımdı ki amaç gerçekleşsin. işte Peygamberimiz bu amacı gerçekleştirmek için, halasının kızı olan Zeyneb’i, kölesi (evlâtlığı) Zeyd ile evlendirmek istedi. Ama Zeyneb toplumda yer etmiş tabulara göre gururuna dokunan bu işe pek sıcak bakmadı ve Peygamberimizin ısrarına rağmen bu evliliğe razı olmadı. Tam bu sırada Allah’ın emri geldi ve tartışmalar bitti:

    36.Ve Allah ve Elçisi bir işte hüküm verdiklerinde, hiçbir mü’min erkek ve mü’min kadın için kendi işlerinde serbestlik yoktur. Ve kim Allah’a ve Elçisi’ne isyan ederse o, açık bir sapıklıkla sapmıştır.

    (Ahzâb/36)

    Emir büyük yerden gelince itaat şart oldu ve hür Zeyneb ile azatlı köle Zeyd evlendi. Böylece islâm’ın insanları eşit kabul ettiği, islâm toplumunda insanların hür ve köle diye ayrıma tâbi tutulamayacağı, hür bir Müslüman kadın ile Müslüman bir kölenin evlenebileceği, bu somut olayla tüm dünyaya gösterilmiş oldu.

    ikinci olarak da; evlâtlıkların öz evlât olarak kabul edilmesi yanlışı ve bundan doğan neticeler ortadan kaldırıldı. Bu konuda da Yüce Allah’ın bir tavsiyesi mevcut idi:

    4.Allah, bir er kişinin göğüs boşluğu içinde iki kalp yapmadı; insan hem mü’min hem kâfir olmaz, mutlaka bundan biridir. Ve Zıhar’da bulunduğunuz; kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız eşlerinizi de sizin anneleriniz olarak kabul etmedi. Evlâtlıklarınızı da sizin öz çocuklarınız saymadı. Bu, sizin ağzınızla söylemenizdir. Allah ise hakkı söyler. Ve Yol’a kılavuzlar.

    5.Evlâtlıkları kendi babalarına nisbet ederek çağırın; bu, Allah katında daha hakkaniyetlidir. Artık, eğer babalarını bilmiyorsanız artık onlar, dinde sizin kardeşleriniz ve sözleşmeyle yakınlık kurduklarınızdır. Kalplerinizin kasıt göstererek yaptıkları; bilinçli, planlı- programlı yaptığınız şeyler dışında hata olarak yaptıklarınızda ise, sizin için bir vebal yoktur. Ve Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

    (Ahzâb/4-5)

    Evet, islâm’a göre (Nisâ/23) de evlâdın eski karısının nikâhlanması caiz değildir. Ama evlâtlık, Kur’ân hükmüne göre öz evlât sayılamayacağından, evlâtlığın eski karısı, evlâdın eski karısı hükmünde değildir, dolayısıyla da bir kimsenin evlâtlığının eski karısı ile nikâhlanmasında bir sakınca yoktur. işte Peygamberimizin Zeyneb’le evlenmesi, evlâtlıkların öz evlât gibi telâkki edilmemesi gerektiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.

    Toplumdaki bu yanlışı ortadan kaldıran ve bu tabuyu yıkan ilk uygulama Rabbimizin talimatı ile olmuştur:

    37.Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: “Eşini yanında tut ve Allah’ın koruması altına gir!” diyordun da insanlardan çekinerek Allah’ın açığa vuracağı şeyi kendi içinde saklı tutuyordun. Oysa Allah, Kendisine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duymana çok daha lâyıktı. Artık Zeyd, Zeyneb’ten ilişkisini kesince, Biz Zeyneb’i seninle evlendirdik. Ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri zaman, evlatlıklardan ayrılan kadınla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

    38,39.Allah’ın kendisine farz kıldığı şeyde Peygamber üzerine, daha önce gelip geçen kimselerde; Allah’ın verdiği elçilik görevini tebliğ eden, O’na saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve Allah’tan başka kimseye saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duymayan kimselerle ilgili Allah’ın uygulaması olarak bir güçlük yoktur. Allah’ın emri, ayarlanmış, belirlenmiş bir kaderdir. Hesap görücü olarak Allah yeter.

    40.Muhammed, sizin er kişilerinizden hiç birinin babası değildir. Ancak O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Ve Allah, her şeyi en iyi bilendir.

    (Ahzâb/37-40)

    Görüldüğü gibi olaylar, tarafların iradeleri dışında gelişmiş olup, yaşananlar, takdir edilmiş bir kaderdir. Ama bir tabunun yıkılması ve bir yanlışın düzeltilmesi hususunda örnek olma şerefi de, Zeyd ile Zeyneb’e aittir. Ayrıca Zeyneb, Allah’ın talimatlarına itaat etmesinin ve gösterdiği özverinin dünyadaki karşılığını, Allah’ın Elçisi’ne eş ve Müslümanlara ana olmak şerefiyle almıştır.

    UMM HABÎBE

    Umm Habîbe, Mekke’nin amiri, bir dönem islâm dininin ve Peygamberimizin düşmanı, Bedir ve Uhud’un baş aktörü Ebû Süfyân’ın kızıdır.

    Habeşistan’a göç eden Müslümanlardan olan Umm Habîbe, kocasının Habeşistan’da Hristiyan olması sebebiyle onu terk etti. O zamanlar islâm’ın en büyük düşmanı olan babasının yanına da dönemeyen ve Habeşistan’da yapayalnız kalan Umm Habîbe’yi Peygamberimiz Medîne’ye getirtti ve onunla evlendi. Böylece en büyük düşmanına damat oldu. Onun sayesinde kurulan akrabalık bağları, Müslümanlara gelebilecek zararları tam olarak ortadan kaldırmasa da önemli ölçüde azalttı. Mekke’nin fethinde de büyük rol oynayan bu evlilik de, islâm’ı yayma ve destek sağlamaya yöneliktir. Aşağıdaki âyet, bu olaylardan sonra inmiştir:

    7Belki Allah, sizlerle onlardan kendilerine karşı düşmanlık beslemekte olduğunuz kimseler arasında bir sevgi oluşturur. Allah, en iyi güç yetirendir. Ve Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

    (Mümtehine/7)

    HÂRiS KIZI MEYMÛNE

    Daha önce iki kez evlenmiş olan ve ikinci kocasının ölümü sonrasında hayatını hizmetçi olarak Peygamberimize vakfetmek isteyen Meymûne, Peygamberimizin evlendiği son kadındır. Peygamberimiz, gösterdiği özveri karşılığında bu kimsesiz kadınla nikâhlanmış ve onu mü’minlere anne yaparak şereflendirmiştir.

    CÜVEYRiYE

    Benû Mustalık savaşı’nda kocası ölen ve ganimet taksiminde Peygamberimizin payına düşen Cüveyriye, kabile reisinin kızıdır. Esirlik ona zor gelmiş, Peygamberimiz de onu hürriyetine kavuşturmuş ve ona evlenme teklif etmiştir. Bu teklifi memnuniyetle kabul eden Cüveyriye ile Peygamberimizin evliliği, şu sonuçları doğurmuştur:

    • Müslüman mücâhidler Cüveyriye‘nin kabilesinden aldıkları tüm esirleri serbest bırakmışlardır.

    • Peygamberimizin bu hareketi ile esirleri küçük görme tabusu yıkılmıştır.

    • Cüveyriye’nin kabilesinin tümü Müslüman olmuştur.

    SAFiYE

    Esas adı Zeyneb olup, Hayber’de bir Yahûdi kabilesinin reisi olan Huyey’in kızıdır.Hayber savaşı’nda kocası ölen Safiye de, Cüveyriye gibi esir düşmüş veganimet taksiminde Peygamberimize isâbet etmiştir. Peygamberimizin câriyesi olmuş ve kendisine “ganimet payı” anlamında “Safiye” denmiştir.

    Peygamberimiz onu azat edip, isterse kavmine dönebileceğini söylemesine rağmen o Peygamberimizi tercih ederek Müslüman olmuş ve mü’minlerin annesi olma şerefine ermiştir.

    Bu evlilik sayesinde de, çevredeki Yahûdilerin kin ve düşmanlıkları hafiflemiştir.

    MARiYA

    Peygamberimiz, elçiler göndererek çevredeki hükümdarları islâm’a davet etmekteydi. Bu davetlerden biri de Mısır hükümdarına yapılmış ve o günküMısır hükümdarı Peygamberimize bir jest olarak iki kız kardeşi; Mariya ile Sirin’i hediye olarak göndermişti. Sirin, Peygamberimiz tarafından şair Hasan b. Sâbit ile evlendirilmiş, Mariya’yı da Peygamberimiz nikâhlamıştır. Bu evlilikten ibrâhîm doğmuş, ama küçük yaşta ölmüştür.

    Bu evlilik, islâm dininin yayılmasında çok büyük rol oynamıştır. Bizans sınırları içerisine yapılan tüm seferlerde Mısır hep Müslümanların tarafını tutmuş; ya doğrudan desteklemiş ya da tarafsız kalarak islâm kuvvetlerine dolaylı yardımda bulunmuştur. Mısır’ın islâm dini ile müşerref olmasında Peygamberimizin Mariya ile evlenmesinin rolü büyük olmuştur.

    NETiCE

    Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere Peygamberimiz, bekârlığında da, evliliğinde de iffet örneği bir kişidir. Hayatının hiç bir döneminde, kadın düşkünü olarak nitelenmeyi gerektirecek bir davranışta bulunmamış, hele şehvet, hep uzak kaldığı bir özellik olmuştur. Bazı islâm düşmanlarının, O’nun seks manyağı olduğu yolundaki iftiraları, ancak o’nun otuz erkek gücünde olduğu yalanını uyduran sözde Müslümanların hastalıklı beyinlerinde yarattıkları hayalî kişilik için söz konusudur.Eşlerinin kimlik ve kişilikleri de yakından incelendiğinde durumun böyle olduğu daha da açıklık kazanmaktadır.

    http://istekuran.com/peygamberimizincokesliligi.html
    2 ...
  13. 37.
  14. http://istekuran.com/peygamberimizincokesliligi.html

    önemli not:Peygamberimizin çok eşliliği; maddî, manevî, siyasî, sosyal alanlarda yardım ve destek sağlaması ve elçilik görevinde zorluk çekmemesi için kendisine tanınmış bir ayrıcalık olup başkalarını ilgilendirmez; sünnet olarak başkaları tarafından tatbik ve taklit edilemez.
    1 ...
  15. 36.
  16. insanı dini sorgulamaya iten olay. 1 erkek 35 kadın.
    6 ...
  17. 35.
  18. evlendiği,boşandığı,evlenip ayrıldığı?

    bu neyin kafası emmoğlu dedirten ateist sıçmığı.
    2 ...
  19. 34.
  20. En fazla 4 tanesi ile ilişkiye girebilir. islamiyette peygamber efendimiz savaşta ve açlıktan ölen erkekleri hanımları ile evlenmiştir. Buna pekala yaşlı kadınlarda dahildir. Bunu bu yaşına kadar öğrenmeyip libido ayet indirmiş demek ayrı bir şerefsizliktir. Ayrıca kadın hakları savunucuları hala bu hareketi o kadınların bakımını üstlenmek için yaptığını anlamak istememektedir. Çünkü onların zihniyetinde kadın savunucusu islamiyet kavramı yok.
    4 ...
  21. 33.
  22. eşlerinden sadece ayşe hiç evlenmemiştir, diğerlerinin hepsi duldur, ve 55-65 yaşları arasındadır, bazılarının çocukları vardır filan. evet şehvet işte di mi.

    bu arada bulunduğu dönemde istediği her genç kızla, istediği sayıda evlenebilecekken bu yolu tercih etmesi, elbette, şehvettir.
    5 ...
  23. 33.
  24. ya ne olacağıdı amk looserlari dedirten vakiadir. sen de çalış, kazan, peygamber olamasan bile ne bileyim bir semt şeyhi ol, senin de olsun güzel kardeşim...
    2 ...
  25. 32.
  26. 31.
  27. ilk entry'de tuhaf bir şey var: "nikahlanıp ayrıldıği kadınlar" kısmı. Yani bunlarla hiç evlenmedi mi? Evlendiyse niye "boşandığı kadınlar" diye ayrı bir kısım daha var Ve niye orada isimleri yok?
    0 ...
  28. 30.
  29. iftira atınca elinize ne geçiyor? kutsallara saldırınca elinize ne geçiyor? ciddi ciddi merakla soruyorum. ulan dalga geçtiğiniz bir peygamber. kabul edersin ya da etmezsin, ama saygı göstermek zorundasın.
    0 ...
  30. 29.
  31. dalgageçmeyin lan ........................
    0 ...
  32. 28.
  33. saygi denen seyin tukendigini gosteren baslik, klavye basindasin yaz istedigini, ne guzel hayat dimi, her olayi o zamanki sartlar altinda degerlendirmek gerekiyor, inanmadigim, fakat gercekse de o zaman oyle olmasi gerekiyormus dedigim olay. arkadasindan bahsetmiyorsun burada. ki yazilarimi okursan ak falan olmadigimi anlarsin, fakat saygi farkli bir sey.
    2 ...
  34. 27.
  35. yapmayın beyler bayanlar entryleri okurken çarpılma hissi uyandı lan.
    2 ...
  36. 26.
  37. içiniz kokmuş lan sizin.
    karanfil neym yokmu.
    1 ...
  38. 25.
  39. Peygamberimizin evlilikleri allahın emriyle gerçekleşmiştir.Zevkinden değil islamiyeti yayma amaçlı yapılan evliliklerdir.Mesela bi kabileden biriyle evleniyorsun ve o kabileyi islamiyetle tanıştırıyorsun.Yada kölelik yapan kadınları himayesine almak için yapmış bu evlilikleri.Koskoca peygamber len sizin gibi hatun kaldırmak için mi yapçak.Belkide yalandır bilemiycem ama doğruysa da sebebi yazdığımdır efenim.
    3 ...
  40. 24.
  41. Hz Süleymanın 700 karısı 300 cariyesi vardı aç oku incili. Çoğu hristiyan peygamberleri bu soydan gelmişken bunlar kendi milletlerinin dininin peygamberine hakaret etmeye çalışır, gider batılışcam diye hristiyan siki yalarlar. Keranacı da senin anandır denilesi piçlerin üşüştüğü bu başlığı sikeyim. Selçuklu'yu, Osmanlı'yı, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar Hz Muhammed ümmetinden Türklerdi. Dinde kavimcilik olmaz, Arabın arap olmayana üstünlüğü yoktur. Büyük peygamberler en bozuk milletlere gönderilmiştir. Türklere bir Hz Musa bir Hz isa gelmediyse sevinmeniz lazım.

    (bkz: Yahudilik ve Hristiyanlığın Gerçek Yüzü)
    (bkz: ABD'de evlenme yaş sınırının 10 olması)
    1 ...
  42. 23.
  43. dinlerin hepsi çıkar ilişkisi zaten.keşke eskide yaşasaydım da ben peygamberliğimi ilan etseydim.din ilk düzenbazla,ilk gerizekalının karşılaştığı zaman ortaya çıkmış birşeydi zaten.
    1 ...
  44. 22.
  45. Hz Süleymanın 700 karısı 300 cariyesi vardı aç oku incili. Çoğu hristiyan peygamberleri bu soydan gelmişken bunlar kendi milletlerinin dininin peygamberine hakaret etmeye çalışır, gider batılışcam diye hristiyan siki yalarlar. Keranacı da senin anandır denilesi piçlerin üşüştüğü bu başlığı sikeyim. Selçuklu'yu, Osmanlı'yı, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar Hz Muhammed ümmetinden Türklerdi. Dinde kavimcilik olmaz, Arabın arap olmayana üstünlüğü yoktur. Büyük peygamberler en bozuk milletlere gönderilmiştir. Türklere bir Hz Musa bir Hz isa gelmediyse sevinmeniz lazım.

    (bkz: Yahudilik ve Hristiyanlığın Gerçek Yüzü)
    (bkz: ABD'de evlenme yaş sınırının 10 olması)
    2 ...
  46. 21.
  47. askerlik arkadaşı sanki ziktiğimin adamın üslubu boktan, beynide osuruk kokusu yayıyor etrafa.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük